28 Eylül 2011 Çarşamba

Sığınma evlerine ‘namus’ kriteri!

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) yetkililerinin önerdiği ‘Hayat kadınları diğerlerinden ayrı bir bölümde kalsın’ formülü kadın örgütü temsilcilerini kızdırdı.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nca Ankara’da yapılan toplantıda, hayat kadınlarının sığınmaevlerine kabul edilip edilmemesi tartışılırken Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) yetkililerinin önerdiği ‘Hayat kadınları diğerlerinden ayrı bir bölümde kalsın’ formülü kadın örgütü temsilcilerini kızdırdı.

Akşam gazetesinin haberine göre, Aile Bakanı Fatma Şahin’in başkanlığında Rixos Otel’de yapılan toplantıda söz alan SHÇEK yetkilileri, mevcut uygulamada hayat kadınlarının sığınmaevine kabul edilmediğini belirterek gerekçesini şöyle anlattılar:

‘Sığınmaevine başvuran hayat kadınları fuhuş yaptığını gizliyor ve şiddet tehdidi altında olduğunu belirterek yardım istiyor. Biz de acil durumda olduklarını düşünerek, hemen kabul ediyoruz. Daha sonra araştırınca, asıl meslekleri ortaya çıkıyor. Ancak o zamana kadar, sığınmaevinden ayrılmak üzere olan kimi kadınları ayartarak, kendi mesleklerine yönlendirebiliyorlar. Bunun örneklerini yaşadık.’

‘İhtisaslaştırma’ projesi

Sorunun çözümü için formül önerisi de getiren SHÇEK temsilcileri, başvuruda bulunan kadınların ‘şiddetten kaçan’, ‘töreden kaçan’ ya da ‘fuhuştan kaçan’ gibi özelliklerine göre ‘ihtisaslaştırılarak’ sığınmaevlerinde ayrı bölümlere ayrılabileceğini belirttiler. Projenin uygulanması halinde, hayat kadınları için bağımsız bir bölüm oluşturulabileceğini ifade eden SHÇEK yetkilileri, böylece fuhuştan kurtulmak amacıyla başvuran hayat kadınlarının da sokağa terk edilmeyeceğini savundular.

“Ayrımcılık olur”

SHÇEK’ten gelen öneri, toplantıya katılan feminist örgütlerin tepkisine neden oldu. Projeye karşı çıkan Kadın Dayanışma Derneği Gaziantep Temsilcisi Aynur Yıldıran, ‘Çok açık ve şeffaf bir toplantı oldu, tüm sorunlar konuşuldu. Ama hayat kadınları için önerilen formüle katılmıyoruz’ dedi.
Yıldıran, şunları söyledi:

“Bir kadın tehdit ve şantajla yıllarca fuhuş yapmaya zorlanmış ve bu hayattan kurtulma fırsatını yakalayamamış olabilir. Sığınmaevleri bu kadınlar için bir fırsata dönüştürülmeli. Bu kadınlara kapıyı kapatmak, çetelere, mafyaya teslim etmek anlamına gelir. Fuhuştan kurtulmak isteyen kadının gideceği başka yer de yok. Bu kadınları, sığınmaevindeki diğer kadınlardan farklı bir bölüme yerleştirmek ayrımcılık olur. ”

“Biz alıyoruz, bir sıkıntı yok”

Mor Çatı’dan Melike Keleş, hayat kadınları için farklı bölüm oluşturulması fikrine sert eleştiride bulundu.

Şiddetten veya fuhuştan kaçan kadınların kategorize edilmesinin yanlışlığına dikkat çeken Keleş:

‘Temsil ettiğim Mor Çatı Vakfı’nın da sığınmaevi var. Bize başvuran kadın kim olursa olsun, ayrımcılık yapmadan kapımızı açıyoruz. Bugüne kadar herhangi bir sorun da yaşamadık. Kadınların geçmişi kimseyi ilgilendirmez. Sığınma noktasına gelen bir kadını, hayat kadını olup olmama kriterine göre sınıflandırmak ve ayırmak, ötekileştirmektir.’Sığınmaevlerine başvuran kadınların en fazla 6 ay kalabildiklerini hatırlatan Keleş, süre sınırlamasını da eleştirdi.

Kadınlar uzun süre kalmıyor

SHÇEK’e bağlı kadın sığınmaevleri fazla rağbet görmüyor. Kapasitenin sadece yüzde 53.7′sinin dolu olması dikkat çekiyor.

Bu sığınmaevlerinde kadınların da yüzde 40.22′si 5 gün veya daha az kalırken, 3 ay veya üzerinde kalanların oranı yüzde 7.41 düzeyinde. Türkiye’de 51′İ SHÇEK, 23′ü belediyeler, 3′ü de sivil toplum kuruluşlarınca işletilen toplam 77 sığınmaevi bulunuyor. SHÇEK’in 1125, belediyelerin 529, sivil toplum kuruluşlarının 42 kişilik kapasitesi var.

Kaynak: CnnTurk