27 Eylül 2011 Salı

Medyanın Kürt Sorunundaki Ağız Birliği

Türkiye Barış Meclisi'nin düzenlediği "Kürt Sorunu ve Medya" panelinde İslami ve milliyetçi medyanın Kürt sorunun yansıtırken barış dilini kullanmayarak iki tarafı birbirine ötekileştiren bir tutum sergilediği belirtildi.


Türkiye Barış Meclisi'nin düzenlediği "Kürt Sorunu ve Medya" panelinde son dönemdeki çatışma ortamında medyanın Kürt sorununu nasıl yansıttığı ve çatışmayı yükseltmedeki rolü konuşuldu.

Taksim Cezayir Toplantı Salonu'nda  moderatörlüğünü Gençay Gürsoy'un yaptığı toplantıda  Galatasaray Üniversitesi'nden Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu, Radikal Gazetesi Yayın Koordinatörü Bülent Mumay, Dr. Savaş Çoban ve T24 Genel Yayın Yönetmeni Doğan Akın konuştu.

"Tarafların ortak zeminde buluşmaları gösterilmeli"

İnceoğlu, barış gazeteciliği üzerine yaptığı sunumda,  medyanın terör haberlerini basitleştirdiği, kişiselleştirdiği ve olayların bazı boyutlarını öne çıkartırken bazı boyutlarını görmezden geldiği bu yüzden de olayın bütününü görmediğini söyledi.

"Medyadaki mülkiyet ilişkilerinin barış gazeteciliğine çok da imkan veremeyeceğini bilsek de, medya çatışmanın sonuçları ve bağlantının izlerini de sürmeli. Şiddetin yalnız görünen değil görünmeyen etkileri de haberleştirilmeli, tarafların ortak zeminde buluşmalarını sağlayacak kısımları göstermeli."
İnceoğlu bugünkü Gözcü gazetesinin "Pazarlığı bırak, göz yaşına bak" manşetini diğerini dışlayan nefret söylemine örnek olarak gösterdi.

"Ötekini dışlamada ortaklık"

Doğan Akın, son 10 yılda normalde bir araya gelmeyecek İslami ve milliyetçi basının Kürt sorununa bakışta ortaklaşarak Türkçülüğün ötekini dışlaya dilini benimsediğini söyledi.

Akın, medyada haber verme kriterinden önce kanaat ve o meselenin nasıl görülmesi gerektiğine dair 90 yıllık dayatmalar olduğunu söyleyerek bunun bir demokrasi sorunu olduğunu belirtti; ayrıca Kürt medyasında da objektifliğe dair sıkıntılar yaşandığını bunun üzücü olduğunu söyledi.

"Medya 90'lardaki kadar kötü değil"

Bülent Mumay, medyanın 90'lardaki kadar trajik noktada olmadığını söyledi.

"90'larda medya ordu ve iktidarın dilini hemen benimsedi. O dönem bölgeden bilgi alma güçlüğü de vardı;  medyanın köy yakma ile ilgili tek fotoğraf yayınlamaması bir utançtır ama aynı zamanda bir sonuçtur."

Mumay, 90'larda "Manyağa Bak" manşeti atıldığında İnsan Hakları Derneği merkezinin basılıp insanların öldürülmeye çalışıldığını hatırlatarak medyanın bu süreçten gereken dersi aldığını söyledi ve MİT-PKK görüşmesinin beş yıl önce medyada "hainler, ihanet" başlıklarıyla yansıtılacağını söyledi.

"Tüm kesimler çaba sarf etmeli"

Savaş Çoban, sözlerine Barış annesi Rahime İnce'nin "Medya beş gün vicdanlı yayın yapsa, bu savaş biter" sözleriyle başlayarak Akın gibi iktidar yanlısı medya ile ana akım medyanın Kürt sorunu meselesinde "ağız birliği" yaptığını söyledi.

"Yeni Şafak'ın BDP'lileri hedef gösteren manşeti, Cnntürk'te Mehveş Evin'in PKK saldırısı karşısında gazeteciliği  bırakarak askeri taktik uzmanı kesilmesi ve Flash tv'nin Kandil'e yapılan bombalı saldırıyı gol sesleriyle vermesi barış dilinin kullanılmamasına örnek."
Çoban, barış dilini yaratmak için gazeteci, akademisyen ve sanatçıların çaba sarf etmesi gerektiğini söyledi.

Soru cevap kısmında Çoban'ın Radikal gazetesinin diğer gazeteler gibi barış dilini kullanmadığını söylemesine Mumay, Radikal'i diğer gazetelerle aynı kefeye koymanın mümkün olamayacağına gazetenin bugünkü ilk sayfasını örnek göstererek yanıt verdi.

Kaynak: Bianet