13 Eylül 2011 Salı

KADIN CİNAYETİ VE MEDYA: Bir Kadını İkinci Kez de Medya Öldürdü

Milliyet Gazetesi’nin “Vahşi Cinayet Kameraya Takıldı” başlıklı haberi tepki çekti. Gülbahar: “Medyanın, kendine çeki düzen vermesi ve toplumsal cinsiyet eğitimi alması gerekiyor” dedi. Sancak, cinayeti sebeplendirmenin, duyarlılık kaybına neden olduğunu belirtti.

Milliyet Gazetesi'nin 11 Eylül 2011 tarihli "Vahşi Cinayet Kameraya Takıldı" başlıklı haberinde, öldürülen kadının "suç geçmişinin" verilmesi ve seks işçisi olduğunun üç kez tekrarlanması tepkiye sebep oldu.

Eski Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği (KA.DER) Başkanı Hülya Gülbahar, medyanın muhabirinden, yayın yönetmenine kendini yenilemesinin gerekliliğini vurgulayarak, bu tip cinayetlere karşı takınılan genel tavrın ve söylemin değişmesinin tek yolunun toplumsal cinsiyet eğitimleri olduğunu söyledi.

"Sorgulamamak, meşrulaştırmaktır"

Gülbahar, "Milliyet'in okur temsilcisi Derya Sazak; doğru söylem konusunda iddialı bir isim. Milliyet de çok okunan, etkili bir gazete. Böyle bir gazetede, bu dili kullanan bir haberin, düzeltilmeden yayımlanması dramatik bir durum. Haber adeta, 'Suç batağında, öldürülmeyi hak eden kadının' cinayet haberi olarak verilmiş" dedi.

Sorgulamayan ve durumla arasına mesafe koymayan haberciliğin şiddeti meşrulaştırdığını ifade eden Gülbahar, haberde adı ve soyadı tam olarak yazılan kadının 22 yaşında olduğuna dikkat çekerek, "22 yaşında bir kadına, fuhuş, uyuşturucu, silah ve örgüt kurma suçlarını yüklerken durup düşünmek gerekiyor. Bu kadın, çetelerin 'kirli' işlerini yıktıkları suça sürüklenen bir kadın. Bunu sorgulamadan haber yapmanın sonuçları ağır oluyor" dedi.

2006 yılında kabul edilen "Çocuk ve Kadınlara Yönelik Şiddet Hareketleriyle Töre ve Namus Cinayetlerinin Önlenmesi İçin Alınacak Tedbirler Genelgesi"nin* uygulanmasının önemine değinen Gülbahar, genelgenin ön gördüğü raporlama yapıldığı takdirde bu sorunların çözülebileceğini söyledi.
"Bu eğitimden geçen muhabir, haberi bu şekilde yazmaz. Editör de, haberi bu haliyle yayımlamaz. Genel yayın yönetmeninden muhabirine kadar, medyanın doğru dili bilmesi şart."

"Cinayetlerin sebeplendirilmesi yanlış"

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Kadın Sorunlarını Araştırma ve Uygulama Merkezi Başkanı Sema Sancak ise, medyanın kadın cinayetlerini katilin "sebeplerini" sayarak vermesinin, toplumun kadın cinayetine bakışındaki eksenini büyük ölçüde belirlediğini ifade etti.

Sancak bianet'in sorularını yanıtlarken, "Kadın cinayetleri her defasında 'sebeplendiriliyor.' Töre, namus, tahrik, aldatma gibi unsurlar belirtilerek, katilin kadını öldürme motivasyonu öne çıkarılıyor. Oysaki, bir insanın yaşam hakkının elinden alınmasının bir 'sebebi' olamaz" dedi.

"Bir ölüm haberinde kadının, 'hayat kadını' olduğunun belirtilmesi, hele ki spot bölümünde vurgulanması, cinayetin detaylarının anlatılması iki noktaya bağlanabilir: Birincisi muhabirin bilgisizliği, ikincisi reyting isteği."

"Haberin ayrıntılarla verilmesi, öldürülen kadını tekrar mağdur ediyor. Kadının memleketinde, ailesinde, onun seks işçisi olduğunu bilmeyenler de, kadının açık isminin belirtildiği haberden bunu öğreniyorlar. Kadın cinayeti haberlerini, kadının toplum tarafından kötü sayılan taraflarını öne çıkararak vermek, zaten düşük olan duyarlılık seviyesini iyice düşürüyor."

Kadın cinayeti haberlerinin mümkün olduğunca detaysız verilmesi gerektiğinin altını çizen Sancak, cinayetin detaylandırılmasının, katili anti kahramana dönüştürme riski taşıdığını söyledi.

"Cinayetin detaylandırılması, katilin cinayeti nasıl işlediğinin anlatılması gibi detaylar, anti kahraman yaratma sürecine hizmet ediyor çünkü kötü örnek de taklit edilir. Bu vakaların olabildiğince detaysız, mağduru daha da mağdurlaştırmayacak, katili de kahramanlaştırmayacak biçimde, ad ve soyadın en fazla ilk harfleri kullanılarak ve cinayetin sebeplendirmesi yapılmayarak verilmesi gerekiyor."

*"Çocuk ve Kadınlara Yönelik Şiddet Hareketleriyle Töre ve Namus Cinayetlerinin Önlenmesi İçin Alınacak Tedbirler Genelgesi", Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın imzasıyla 4 Temmuz 2006'da Resmi Gazete'de yayımlandı. Genelgeye göre, medya kuruluşu, kadına yönelik şiddet ve töre/namus cinayetleri konusunda çalışmalar yapmak ve çalışanlarına  eğitim vermek, yapılan çalışmaları, "üçer aylık dönemlerle ilgili ayrıntılı faaliyet raporları" halinde koordinatör olan Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü'ne (KSGM) göndermek zorunda.

Kaynak: Bianet