Karaburun Bilim Kongresi’nde “Kapitalizm Öldürür” başlıklı bir oturum yapıldı. Oturumda, kapitalizmin Dilovası’nda, Kütahya’da ve Efemçukuru’nda ölüm saçan uygulamalarına yer verildi.
Karaburun Bilim Kongresi’nde, “Kapitalizm Öldürür” başlıklı bir oturum düzenlendi. Oturumda Türkiye’de çeşitli bölgelerinde kapitalizmin ölüm saçan uygulamalarına ilişkin örnekler verildi. Oturumda Onur Hamzaoğlu da “Dilovası: Kâr da Maksimum, Kanser de” başlıklı bir konuşma yaptı.
Kongrede gerçekleşen “Kapitalizm Öldürür” başlıklı oturumu Ersin Vedat Elgür yönetti. Oturumda Onur Hamzaoğlu, “Dilovası: Kâr da Maksimum, Kanser de”, Hasan Şevki Çifçi “Türkiye’nin Çevre Politikasının Çöküşü: Kütahya Gümüş Madeni Örneği” ve Alp Yücel Kaya “Efemçukuru’nda Neler Oluyor veya ‘Acele Kamulaştırma’ Nedir?” başlıklarında konuştu.
Kocaeli Üniversitesi öğretim üyesi Hamzaoğlu konuşmasında cezalandırılmak istendiği araştırmasına ilişkin bilgiler sunarken, Dilovası’nın sermayenin doğa ve insan ile ilişkilerini göstermesi açısından önemli ama tek olmayan bir örnek olduğunu kaydetti. Hamzaoğlu 70’li yıllarla birlikte kapitalizmin krizi aşmak için farklı alanları egemenliği altına almaya çalıştığını kaydederken bugün kapitalizmin artık daha önce keşfetmediği ve verimsiz bulduğu alanları da sömürmeye başladığını ifade etti.
Kâr da kanser de maksimum!
Hamzaoğlu Dilovası’nın boya ve çeşitli sanayilerinin devlerini, 13 tane özel limanı içinde barındıran bir ilçe olduğuna dikkat çekerken, bugün Türkiye’de kimyasal maddelerin girişinin yüzde 95’inin Dilovası'ndan gerçekleştiğini ifade etti. Hamzaoğlu Dilovası’nda da patronlar için, kârın maksimizasyonu için kurtarılmış bir organize sanayi bölgesi yarattığını söyledi. Bu durumun buradan akarsu geçtiği için yasalara aykırı olduğunu vurguladı. Hamzaoğlu, konuşmasında, Dilovası’nda ölüm nedenlerine ilişkin veriler ve yaşamınıı yitiren vatandaşların aileleri ile yaptıkları görüşmelerden elde ettikleri sonuçlara ilişkin bilgiler sundu. 1995-2004 arasında ilçede her yüz ölümden 33’ünün kanserden olduğuna dikkat çeken Hamzaoğlu, ilçede 10 yıldan fazla yaşayanlar ile 10 yıldan daha az yaşayanlar arasındaki 4,4 kat daha fazla ölüm oranına da işaret ederken, kanser nedenli ölüm oranlarının bu ilçede genel ortalamanın çok üstünde olduğunu ifade etti.
“Bebekler doğmadan zehirleniyor”
Hamzaoğlu konuşmasında daha henüz doğmamış çocukların, annelerinin karnında kirli havaya maruz kalmalarından dolayı bebeklerin ilk kakalarında, annelerin ilk sütünde ağır metallere rastlandığını ifade etti. Hamzaoğlu yaptıkları araştırmalardaki bilgiler üzerinden düşüncelerini gazetecilerle paylaştığı için cezalandırılmaya çalışıldığını ifade ederken, bu meselenin “Onur Hamzaoğlu meselesi” değil, "bir akademisyen olarak görevini yapan insanların susturulması" olduğunu kaydetti. Sözlerini “paylaşmamak sorumluluk doğurur” sözleriyle tamamlayan Hamzaoğlu, edindiği bilgileri paylaşmasa bu sorumluluğu taşıyamayacağını ifade etti.
“Türkiye’de çevre politikası bitmiştir"
Oturumun diğer konuşmacılarından Çevre Mühendisleri Odası Genel Sekreteri Hasan Şevki Çifçi ise yaptığı konuşmada, Kütahya gümüş madeninde yaşanan siyanürlü suyun sızması vakasını değerlendirdi. Bu olayın Türkiye’de artık çevre politikasının bittiğini gösteren bir olaylar zinciri olduğunu ifade eden Çiftçi, bu örneğin mevcut sermayenin çıkarlarına dayalı sistemin nasıl işlediğini, toplumsal taleplerin nasıl dikkate alınmadığını gösterdiğini vurguladı. Yaşanan olayın bir ihmaller zinciri olduğunu ifade eden Çiftçi, bu zincir içerisinde dönemin bakanlarından Veysel Eroğlu’nun “gram sızıntı yok” açıklamasını hatırlattı. Olayda yaşanan bilimsel bilgi kirliliğine dikkat çeken Çiftçi, olayın olmasının ardından beşinci gün yapılan içme suyu analizinde, suda dünya standartlarının üç katı, Türkiye ortalamasının ise yüzde 40 üzerinde siyanür çıktığını kaydetti.
Bunca ihmale, vurdumduymazlığa rağmen tesise para cezası bile verilmediğini kaydeden Çiftçi, bu olayın Türkiye’de çevre politikasının nasıl kokuşmuş olduğunu, yapılan düzenlemelerin sadece bir kılıftan ibaret olduğunu gösterdiğini ifade ederek sözlerini tamamladı.
Ne için “acele kamulaştırma?”
Oturumda “Efemçukuru’nda Neler Oluyor veya ‘Acele Kamulaştırma’ Nedir?” başlıklı bir konuşma yapan Kaya ise, “acele kamulaştırmanın” kamu yararı ilkesine göre yapılması gerekirken, burada alınan kararın, kamu yararı kavramının da nasıl yeniden yapılandırıldığını gösterdiğini ifade etti.
Konuşmasında kamu faaliyetlerinin özelleştirilmesi çerçevesinde bu yapılandırmanın olduğunu ifade eden Kaya, 2000’li yıllarla birlikte Bakanlar Kurulu tarafından alınan acele kamulaştırma kararlarının nasıl arttığına ilişkin bilgiler sundu. Şu ana kadar 119 acele kamulaştırma kararının çıkarıldığını söyleyen Kaya, bu kararların 103 tanesinin 2004 sonrasında alındığına dikkat çekti. Bu kararların genişleyen piyasayı daha da derinleştirmek için alındığını ifade eden Kaya, kamu yararı kavramının çok siyasi bir kavram olduğunu ve ancak verilen mücadeleler ekseninde şekillendiğini vurguladı.
“Kapitalizm Öldürür” başlıklı oturum, dinleyicileri katkı ve sorularıyla son buldu.