Türkiye'nin gündeminden düşmeyen HES projeleri, her geçen gün vadilerdeki yaşam savaşını törpülüyor. Hukuk ihlalleri, rüşvet çarkları, çantacılar, simsarlar, lisans devirleri ve planlama hataları yüzünden ortaya çıkan tablo tam bir rezalet boyutunda.
Dört bir yanıyla çürüme belirtileri gösteren sektörden yükselen kokular yakın gelecekte daha net ortaya çıkacak.
Başbakan Erdoğan'ın, HES'ler konusundaki tavrı 'Allah'ın suyunu paraya çeviriyoruz', 'eskiden su akar Türk bakar' diyorlardı, 'şimdi su akar Türk yapar' diyorlar şeklinde özetlenebilir. Erdoğan'ın görüşü, aynı zamanda devletin resmi görüşü haline gelmiş durumda. Bakanından bürokratına, müdüründen memuruna kadar görünürde hakim olan görüş bu yönde. HES ateşinin düştüğü vadilerde büyük bir yaşam savaşı verilse de halkın büyük çoğunluğu da HES'ler konusunda başbakandan farklı düşünmüyor.
ABD Törenle Barajlarını Yıkıyor
Ancak Türkiye'nin her konuda kendisine model aldığı ABD, barajlar konusunda geçtiğimiz günlerde ülke tarihinin en önemli dönüm noktalarından birini yaşadı. Washington yakınlarında bulunan 33 metre yükseklikteki Elwha barajının geçtiğimiz hafta sonu adeta törenle yıkılması, Amerikalıların akarsuların yönetimi yönünde bir kaç yıldır gerçekleştirdikleri geniş çaplı değişimin son adımı olarak yorumlandı.
Onlar Da 'Su Boşa Akıyor' Demişlerdi
ABD yönetiminin kabusu haline gelen barajların yıkılmasıyla ilgili ayrıntılara geçmeden önce kısa bir anımsatma yapmakta yarar var. 1800'lerin sonunda başlayan büyük barajlar yapma konusunda ABD'li yöneticilerin hemen hepsinin görüşü de aynıdır. Dönemin yöneticilerine göre doğa vahşi bir güçtür ve insanoğlunun onu eğitmesi gerekmektedir. ABD Jeolojik Tetkik Dairesinin, 1881-1889 yılları arasındaki başkanı Wesley Powell'in 'nehirler denize israf ediliyor' sözü, 1902'de Başkan Roosevelt'e de ilham verir ve büyük baraj ve sulama projelerinin temeli atılır. Hintli aktivist Vandana Shiva'nın 'bgts' yayınları arasında çıkan 'Su Savaşları' kitabından aktardığımız bu ayrıntıların yanına, yine Shiva'nın dikkat çektiği Ordu Mühendis Kıtaları'nı da ekleyelim. 1775'te ABD ordusu bünyesinde kurulan mühendis kıtalarının 32 bin sivil, 300 de asker personeli olduğunu kaydeden Shiva, ABD'nin baraj projelerini yürüten bu devasa örgütün ülke sınırlarını aşarak 'Yeşil Devrim' hareketiyle üçüncü dünya ülkelerinde barajlar inşa ettiğini aktarıyor.
Yüzyılın başında doğayı terbiye etmek kibriyle devasa barajlar ve HES'ler inşa eden Amerikalılar, bugün son kullanma tarihi gelmiş on binlerce barajı büyük maliyetler karşılığında sökmenin derdine düşmüş durumda. Nehirlerin restorasyonuyla ilgili ayrıntıları, uzantıdaki videolardan izlenebilir:
Washington Post, Barajların Yıkılmasını Mercek Altına Aldı
Amerikalıların nehirlerin restorasyonu yönünde attığı adımları inceleyerek bu konudaki görüşleri de yansıtan bir makale yazan Washington Post yazarı Juliet Eilperin, ABD'deki barajların kaldırılması çalışmalarının 2006-2010 yılları arasında 241 barajın yıkılması ile birlikte artış gösterdiğini ve bu konuda yüzde 40 oranında artış olduğunu kaydetti. Yıkılan barajların çoğunluğunun ülkenin doğu ve içbatı kesiminde yer aldığını ve dokuma fabrikalarıyla kağıt ürünleri üreten işletmeler dahil 20. yüzyıl sonlarında tüm sanayinin enerji ihtiyacını karşılayan kaynaklar olduğunu belirten Eilperin, makalesinde zaman içerisinde yıpranan altyapı ve azalan balık rezervleri tehdidiyle yüz yüze kalan insan topluluklarının, akarsuların kontrol altına alınmayıp serbestçe aktığında daha fazla ekonomik fayda sağlayabileceğini anlayarak, ülkenin her köşesinde kilit noktalardaki su yolları üzerinde kurulan barajları bir bir yıkmaya başladıklarını aktarıyor.
Geçmişte Radikal Görüştü, Şimdi Geniş Kabul Görüyor
Makalesinde, barajların yıkılmasıyla ilgili görüşlere de yer veren Eilperin, bu yıkımları çevresel nedenlerden dolayı destekleyen Amerika Nehirleri Grubunun başkanı Bob Irvin'in “geçmişte radikal olarak görülen düşüncenin günümüzde hakim görüş olarak benimseniyor. Bütün yaşananlar doğanın kendisini nasıl yenileyebildiğine dair deneyler olarak nitelendirilebilir ve Elwha bunun en büyük örneğidir" yönündeki görüşünü aktarıyor.
Nehirler Restore Ediliyor
Yerel topluluklar ve çevreci grupların hukuki itilaflar oluşturarak yükselen seslerinin, ABD yetkililerini normal şartlarda bugün varlığını sürdürebilecek bazı barajların kaldırılması yönünde harekete geçirdiğini belirten Eilperin, "bu kararlar, barajın varlığının önem taşıdığı Kuzeybatı Pasifik gibi bölgelerde siyasi tartışmalara yol açsa da, aynı zamanda bugünkü tarihsel uzlaşmalara da şekil vermiştir. İçişleri Bakanı Ken Salazar bir beyanında, 'Elwha Nehri restorasyon çalışması, toplumun geniş bir kesiminin desteğiyle, nehirlerimizin ve geçimini bu nehirlerden sağlayan toplumların yaşatılmasını sağlayacak çalışmalara bir temel sağlayarak, nehir restorasyonu alanında yeni bir dönemi başlatmaktadır' şeklinde ifadeler kullandı" diyor.
Barajların Yıkımına Karşı Çıkanlar Da Var
Eilperin'in çarpıcı makalesinin önemli bölümlerinde ayrıca şu bilgilere yer veriliyor: "2009 sugücü verilerine göre, bölgedeki elektrik ihtiyacının yüzde 70'ini karşılayan Kuzeybatı Pasifikte ki önde gelen nehirlerin üzerine kurulmuş olan barajların yıkılması yönündeki bu baskı, Hükümet Meclisi Doğal Kaynaklar Komitesi Başkanı Doc Hastings gibi siyasete yön veren etkin kişiler tarafından eleştirilmektedir. Hastings barajların yıkılması için kaynak yaratılmasını engellemek için çaba sarfetmesinin yanında Başkan Obama'nın balık, yaban hayat ve parklar müsteşarlığına atanmak üzere barajların yıkılmasını destekleyen Amerikan Nehirleri eski başkanı Rebecca Wodder'ı seçmesini engellemeye de uğraşmıştır. Hastings bir röportajında, barajların sadece elektrik üretmediğini,aynı zamanda sulama, eğlence ve ulaşımda da faydalanıldığını belirterek 'Barajların kaldırılması sürecini kuşku ile izlemekteyim' dedi.
İhtiyacın Yüzde Onunu Karşılıyor
1940 yılında Birleşik Devletlerin elektrik ihtiyacının yüzde 40’ını karşılayan barajlar bir zamanlar ulusun enerji kaynağı olarak büyük rol oynadı. Bugün, Birleşik Devletlerdeki barajların üretim kapasiteleriyle övünç duyulan sadece yüzde 3 kadarının üretimi ile ihtiyacın yüzde 7 ila 10'u karşılanmaktadır. Ortalama bir kömür santralinin 500 megavatlık kapasitesiyle karşılaştırıldığında Elwha nehri üzerindeki 19 megavatlık iki baraj çok mütevazı bir miktarda elektrik üretiyor. Ulusal Hidrolik Enerji Birliği Başkanı Linda Kilisesi Ciocci, hidroelektriğin düşük karbon emisyonu nedeniyle ideal bir enerji kaynağı olduğunu söylüyor. Ciciocci, endüstriyel barajları geliştirmenin yanında dalga ve gelgit enerjisi gibi teknolojik yeniliklerle birlikte 15-20 yıl içinde üretim kapasitesini yüzde 66 oranında arttırmayı umuyor.
80 Bin Baraj 50 Yaşına Geldi
ABD'deki 80 bin barajın 50 yıl önce inşa edilmesi, ülke çapında devlet yetkililerini endişelendiriyor. Bugünlerde yetkililer, üretim kapasiteleri dolan bu barajlardan nasıl kurtulacağını düşünüyor. Duke Üniversitesi'nden Nehirbilim ve politika profesörü Martin Doyle, ABD'deki barajların yüzde 85'inin 2020 yılına kadar ömürlerini tamamlayacağını tahmin ediyor.
Milyonlarca Dolarlık Söküm Maliyeti Fonlardan Pennsylvania Eyaletinde sökülen toplam 186 barajın neden olduğu zararları gidermek için ödenen tazminatların küçük bir ülkenin bütçesine eşit olduğu belirtiliyor. Devlet fonları milyonlarca doları bulan barajların kaldırılması maliyetini karşılamak için ülke genelinde büyük çabalar sarfediliyor. 1900'lü yılların başında sadece bir kaç yıllık enerji üretimi için inşa edilen dev barajlar bugün Amerikan devletinin en büyük sorunlarından biri haline gelmiş durumda."
Yusuf Yavuz
Kaynak: kesfetmekicinbak.com