6 Eylül 2011 Salı

Cinayetleri anlatan eski korucu ölüm tehdidi alıyor

Cinayetleri ve köy yakmaları basına anlatan 12 yıllık eski korucu Ethem Seyhan, korucular ve askerler tarafından ölüm tehdidi aldığını söyledi. Bu nedenle köyüne geri gidemediğini belirten Seyhan, “Devlet beni yıllarca kullandı, sonrada bu hale getirdi. Bütün koruculara sesleniyorum, yarın bir gün sizin de başınıza gelebilir. Ne benim ne de ailemin can güvenliği yok. Halkımın adaletine sığınıyorum. Hepsinden af diliyorum” dedi.

Eski korucu Ethem Seyhan geçen yıl “8 kişiyi kurşuna dizdik, 20 köyü yaktık” diyerek, 12 yıl boyunca devlet ve korucuların zoru ile Şırnak ve Mardin’de insanlara yaptıkları işkenceleri DİHA’ya itiraf etmişti. Yaptıklarından pişmanlık duyması ve kendisine yapılan haksızlıklar nedeniyle yaşadıklarını kamuoyu ile paylaşan Ethem Seyhan, anlatımlarında “1990’lı yıllarda Korucubaşı Cengiz Kaymaz ve Kutlubey Köyü Jandarma Karakolu Komutanı Haydar Kürekçi ile birlikte İdil, Midyat ve Nusaybin'e bağlı 20'yi aşkın köy yaktık. Köylülere işkence yaptık. Suçları PKK'ye yıktık” demişti.

“YOL KESİP, 4 KİŞİYİ KURŞUNA DİZDİK”

Yaptığı itiraflar nedeniyle tehditler aldığını ve daha önce yaşadığı Mardin’ın Midyat İlçesi’ne bağlı Kutlubey Köyü’ne dönemediğini belirten eski korucu Ethem Seyhan ANF’ye konuştu. Köyüne gidemediği için ailesi ile birlikte İzmir’e yerleşen Seyhan, şunları anlattı:

“Ben bir köy bekçisiydim. Bizim köyde bulunan karakol komutanı ve köydeki korucuların baskılarından dolayı korucu oldum. Yıllarca birçok yere gittik ve birçok yerde halka işkenceler etik. Etmediğimiz zaman, bizi ölümle tehdit ediyorlardı. 1993 yılında başımdan korkunç bir olay geçti; Bir sabah saat 05.00 gibi arabalarla 27 korucu ve Kutlubey Köy karakolundan uzman çavuş Ali ve Arif de bizle birlikte geldi. Alkadasuse bölgesine geldik. burada pusuya yatarak Çalpınar arabalarının gelmesini bekledik. Aradan bir saat geçti ve araba geldi. Hemen önünü kestik ve yolcuları indirdik. Cengiz Kaymaz, bütün yolcuları tek sıraya dizerek, onlara 'Ben kimin ismini okusam öne çıkacak' diye bağırdı. Daha sonra 4 ismi saydı, onlar öne çıktılar. 4 kişiyi yan yana dizen korucubaşı, silahının namlusunun en başta bulunanın karnına dayayarak, ateş etti. 4 kişi orada yere yığıldı. Daha sonra hepimiz arabayı taradık. Tam o sırada Ahmatê Halo denilen biri kafasını kaldırarak, bana baktı. Ben de silahımı ona doğrulttum ve onu taradım. Olaydan bir yıl sonra bize dava açıldı. Mahkeme bizi serbest bıraktı. 1998 yılında korcubaşının verdikleri emirleri yerine getirmediğim için beni sıkça tehdit etmeye başladı. Daha sonra gidip o olayı benim tek başıma yaptığımı anlatıp, yalancı şahitler tutarak, ben ve Tacettin Sakan, Nevat Aydın, Halit Aktar, Rahmi Kaçmaz, Vecdi Özbay, Mehmet Şeyhan, Tevkif Akbay, Abbas Taş ve Şehmus Şeyda'yı yakaladılar. Her birimiz 6 yıl ceza evinde kaldık. Suçsuz olduğumuz anlaşılınca serbest bırakıldık.”

ANLATTIKLARI KARIŞTIRMIŞ!

Serbest bırakıldıktan sonra halka yaşatılan vahşeti basınla paylaşan Seyhan, daha sonra köyüne dönmüş. Ancak köye varır varmaz köy karakolu tarafından gözaltına alınmış. Seyhan, gözaltında korucular ve askerler tarafından tehdit edildiğini belirterek, şöyle konuştu:

“Gazeteciye anlattıklarım bir gazetede çıkmıştı. Bunun için gözaltına alındığımı anladım. Cengiz Kaymaz’da orada oturuyordu. Önce haberin bana ait olup olmadığını sordular. Ben de haberin bana ait olduğunu söyledim. Bunun üzerine yanımda duran iki koruyucu bana vurmaya başladılar. Sonra askerler bizi ayırdı. Daha sonra karakol komutanı bana ‘Sen kimsin lan! Bu anlattıkların Ankara’yı karıştırdı’ dedi. Bende dedim, ‘Siz bizi kullandınız yıllarca sonra da bütün suçu bize yüklediniz. Bunun üzerine bana hakaretler edip, beni ölümle tehdit ettiler. Sonra da beni Midyat savcılığına götürdüler. Savcı bana haberi sordu bende aynen kabul etim beni serbest bıraktı.”

“CAN GÜVENLİĞİM TEHLİKEDE”

Serbest bırakıldıktan sonra köyüne gidemediğini belirten Seyhan, “Orada korucular tarafından defalarca tehdit edildim. Tehditler artınca geri ailemle birlikte İzmir’e geldim” dedi. Burada da tehditlerin devam ettiğini ifade eden Seyhan, “Bazen telefon açıp, bana küfür ediyorlar ve beni ölümle tehdit ediyorlar. Can güvenliğim tehlikede köyüme gidemiyorum. Devlet beni yıllarca kullandı, sonrada bu hale getirdi. Bütün koruculara sesleniyorum, yarın bir gün sizin de başınıza gelebilir. Bakın ben ve ailem göçebe hayat yaşıyoruz. Ne benim nede ailemin can güvenliği yok. Birkaç sefer savcılığa gitmeyi düşündüm. Sonra dedim ki, beni bu hale getiren devlet bana ne kadar yardımcı olur ki? Halkımın adaletine sığınıyorum. Hepsinden af diliyorum” dedi.

“ÖNCE PKK’YE YIKMAYA ÇALIŞTILAR”

Ethem Seyhan, 1986 yılında ilk olarak köy bekçisi olarak göreve başlamış. 1990 yılında ise köyündeki korucular ve köy karakolu tarafından zorla korucu yapılmış. Korucubaşı Cengiz Kaymaz, işlediği suçların ortaya çıkmasından korktuğu için 1991-1995 yılları arasında yaşanan bütün suçları Seyhan’a yüklemiş ve cezaevine girmesine neden olmuş. Kısa süre sonra suçsuz olduğu anlaşılan Seyhan, 2007 yılında serbest bırakılmış. Korucubaşı Kaymaz’ın, 1990’lı yıllarda Mardin’de işlenen suçları önce PKK’ye yıkmaya çalıştığını söylüyor. Ancak görgü tanıklarının ortaya çıkması ile birlikte 1993 yılında bir köy minibüsünün önünü keserek, 8 kişiyi kurşuna dizen korucuların, önce olayı PKK’ye, daha sonra ise kendisinin de aralarında bulunduğu 6 korucuya yıktığını anlatıyor. Savcılığa da, “8 kişi dönemin karakol komutanı ve korucubaşı Cengiz Kaymaz’ın emri ile öldürüldü. Minibüsün taranmaması durumunda o operasyona katılan bütün korucular ölümle tehdit edildiler. Bu nedenle minibüsü taradık” ifadesini verdiğini söylüyor.

Kaynak: ANF