Akdeniz göçmenler için büyük bir mezar gibi. Sadece geçen yıl yaklaşık 2000 göçmen Akdeniz'e geçmeye çalışırken kayboldu. Çoğunun denizde boğulmak üzere 1988'den bu yana resmi verilere göre 17 bin göçmen umut yolculuğunda hayatını kaybetti.
25 Mart günü 72 kişinin bulunduğu göçmen teknesi Libya’nın başkenti Trablus'tan İtalya'nın Lampedusa adasına doğru yola çıktı. Teknede 47 Etiyopyalı, 7 Nijeryalı, 7 Eritreyalı, 6 Ganalı ve 7 Sudanlı göçmen vardı. 20’si kadın olan göçmenler arasında 2 çocuk da vardı. Ganalı tekne kaptanı Akdeniz'de 18 saat yolculuk ardından yakıtlarının kalmadığını belirterek yardım istedi.
Göçmenler uydu telefonu aracılığıyla İtalya'daki bağlantıları, Roma’da Habeshia mülteci barınma merkezi sorumlusu papaz Moses Zerai ile ilişkiye geçtiler. Zerai İtalya sahil güvenliği ile ilişkiye geçerek uyardı. Sahil güvenlik yetkilileri bir süre sonra geri arayarak, teknenin yerini Trablus'tan yaklaşık 90 kilometre uzakta tespit ettiklerini söyledi. Sahil güvenliği Zerai’ye alarm verdiklerini söyleyerek ‘ilgili makamları’ bilgilendirdiklerini, her şeyin kontrol altına olduğunu belirttiler.
HELİKOPTERDEN BİRKAÇ BİSKÜVİ PAKETİ
Sahil Güvenliğin verdiği bilgi doğruydu, zira kısa bir süre sonra bir helikopter göründü. Pilotlar helikopterden tekneye su petleri ile birkaç paket bisküvi indirdiler. Ve mültecilere, yardım gemisini beklerken bulundukları noktada kalmaları yönünde uyardılar. Helikopter gitti ancak kurtarma gemisi gelmedi.
Akdeniz'deki NATO operasyonlarına katılan ülkelerin hiçbiri tekneye bakmak üzere giden helikopteri üstlenmeyerek, varlığını inkar etti. Malta "gereksiz yere olayın ortasında" bulunduğunu söylüyor. Ancak İtalya Sahil Güvenliği, Malta yetkililerini bilgilendirdiklerini doğruluyor. Zira "tekne Malta arama kurtarma bölgesi içerisinde bulunuyordu" diyorlar. İtalya yetkilileri bununla da kalmayarak, mültecileri taşıyan bir tekneye dikkat çekerek, gerekli görüldüğünde kurtarma çalışmasının başlatmasını içeren genel bir alarm verdiklerini ifade ediyorlar.
Tarih 27 Mart gününü gösterdiğinde hala görünürde hiçbir yardım yoktu. Yakıtı bitmiş olan tekne kontrolsüz bir şekilde kendi halinde ilerliyordu. Kurtulan 11 kişiden biri olan 24 yaşındaki Etiyopyalı Ebu Kurke, The Guardian gazetesine önce su, ardından da yiyeceğin nasıl tükendiğini ve havanın da nasıl kötüleştiğini anlattı.
FRANSIZ UÇAK GEMİSİ GÖRMEZDEN GELDİ
29 Mart günü bir ara yardım umudu göründü. Bir uçak gemisi tekneye birkaç mil kadar yaklaştı. Uçak o kadar yaklaşmıştı ki görmemeleri mümkün değildi. Gemiden iki uçağın bir süre tekne üzerinde uçmaları bunu doğruluyor. Mülteciler pilotlara yardıma ihtiyaçlarının olduğunu anlatmak için her şeyi yaptılar. Ancak uçaklar gemiye geri döndükten sonra gemi mültecileri kaderine terk ederek uzaklaşmaya başladı.
Mültecileri kaderine terk eden gemi Fransız Charles de Gaulle uçak gemisiydi. Fransa hükümeti önce olayı inkar etti. Ancak Charles de Gaulle gemisinin teknenin bulunduğu alana yakın bir yerde olduğu kanıtları ile yüzleşince Fransız yetkililer 'yorum yok' diyerek tutum değişikliğine gitti.
DİŞ MACUNU YEDİLER
Göz göre göre 10 günde toplam 61 mülteci susuzluk ve açlıktan hayatlarını kaybettiler. Teknedeki iki çocuk, ilk iki günde hayatlarını kaybettiler. Kurtulanlar, Guardian gazetesine hayatta kalmak için sidik içtiklerini ve diş macunu yediklerini söylediler.
Tekne 10 Nisan günü Libya’nın Misrata kenti yakınlarındaki Zlitan’da karaya oturdu. Libya askerleri hayatta kalan 11 kişiyi tutuklayıp cezaevine koydu. Burada 1 kişi daha hayatını kaybetti. Mülteciler 4 gün sonra serbest bırakıldılar. Hayatta kalan 10 mülteci en son Trablus’ta bulunan Etiyopyalıların yanında gizleniyorlardı.
BM SORUŞTURMA İSTEDİ
Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) BM'den, bölgede yoğun bir güç ile bulunan NATO'nun neden mültecilere yardımda bulunmadığının soruşturulmasını istedi. Uluslararası Deniz Hukuku'nun, askeri dahil tüm gemilere, acil yardım çağrılarını yanıtlama sorumluluğu getirdiğine dikkat çeken UNHCR sözcüsü Laura Boldrini, "Akdeniz vahşi batıya dönüşmemeli. Denizde acil yardıma ihtiyaç duyan insanlara yardımı reddedenler cezasız kalmamalıdır" diyerek tepkisini dile getirdi.
ÜYE ÜLKELER KILINI KIPIRDATMADI
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) dün bu olay başta olmak üzere Akdeniz’de ölen göçmenlere ilişkin bir rapor yayınladı.
Rapora göre geçen yıl yaklaşık 2000 göçmen Akdeniz'e geçmeye çalışırken kayboldu yada öldü.
Hollandalı parlamenter Tineke Strick tarafından kaleme alınan raporda, Nisan ve Mayıs aylarında Akdeniz'de çıkan fırtınalarda hayatını kaybeden göçmenlerle ilgili olarak üye ülkeleri 'kılını kıpırdatmamakla' eleştiriyor.
Raporda özellikle yukarıda anlatmaya çalıştığımız 62 göçmenin göz göre göre ölüme terk edilmesi üzerine kurulmuş.
Raporu kaleme Tineke Strick, "Burada bir iletişim sorunu mu oldu, yoksa bilerek mi ilk yardım müdahalesi yapılmadı? Biz bunu bilmek istiyoruz" diyor. Ancak BM başta olmak üzere hiçbir ülke göçmenlerin ölümüyle ilgili ciddi bir açıklamada bulunmadı.
15 BİN ÖLÜM
Geçen yıl Haziran ayında İtalyan gönüllü yardımlaşma derneği Fortress Europe yaptığı açıklamaya göre 1988'den beri Avrupa sınırları boyunca en az 14 bin 714 insan öldü. Bunların arasında denizde kaybolan 6 bin 344 kişi de var.
Fortress Europe’nun verilerine göre Akdeniz ve İspanya'ya uzanan Atlantik Okyanusu'nun sularında 10 bin 740 göçmen öldü. Libya ve Tunus'tan Malta ve İtalya'ya uzanan rota üzerindeki Sicilya Kanalı'nda 4 bin 100 kişi hayatını kaybetti. 138 kişi de Cezayir'den Sardinya'ya giderken boğuldu. Moritanya, Fas ve Cezayir'den İspanya'ya ulaşmaya çalışan, 4 bin 445 kişi Cebelitarık Boğazı'nda ya da Kanarya Adaları açıklarında öldü; bu insanlar arasında 2 bin 253 de kayıp bulunuyor.
Türkiye ve Yunanistan arasındaki Ege Denizi'nde 823'ü kayıp, 1 bin 315 kişi hayatını kaybetti ve Arnavutluk, Karadağ ve İtalya arasındaki Adriyatik Denizi'nde 603 kişi öldü, bunların 220'si kayıp. Hint Okyanusu’ndaki Fransız adası Mayotte'a ulaşmaya çalışan en az 624 kişi boğuldu. Kayıtlı vapurlarda ve kargo gemilerinde saklanan 153 insan havasızlıktan veya boğularak hayatlarını kaybettiler.
Kaynak: ANF