6 Nisan 2012 Cuma

"Kaybettik ama Zamanaşımı Var"

20 yıl önce gözaltında kaybedilen Hüseyin Toraman'la ilgili yapılan soruşturma hazırlığı zamanaşımıyla sonlandırıldı, kararda "şüpheli aramalara rağmen bulunamadı" denerek, Toraman'ın gözaltında öldürüldüğü kabul edilmiş oldu.

27 Ekim 1991'de gözaltına alınan ve kendinden bir daha haber alınamayan Hüseyin Toraman ile ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca başlatılan hazırlık soruşturması, olayın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle düştü.

Türkiye İnsan Hakları Vakfı'ndan (TİHV) Evren Özer'in bilgi edinme başvurusunu ihbar kabul eden İstanbul Cumhuriyet Savcısı Veysi Büyükkılıç, 14 Ekim'de soruşturma başlatmıştı.

Büyükkılıç, soruşturmayla ilgili sonucu 14 Şubat'ta açıkladı:




"Tüm aramalara rağmen şüpheli bulunamadı. Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 102/6. maddesinde belirtilen 20 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan soruşturmaya yer olmadığına karar verildi."

İlk soruşturma da sonuçsuz kalmıştı

TİHV'den Özer, 31 Mayıs'ta Başbakanlık İletişim Merkezi'ne (BİMER) başvuru yaparak, 90'lı yılların başında işlenmiş faili meçhul cinayetlerin, işkence vakalarının ve gözaltında kayıpların zamanaşımına uğraması riskine dikkat çekti ve 27 Ekim 1991'de gözaltında kaybedildiği iddia edilen Toraman'ın akıbetini sordu.

BİMER, başvuruyu İçişleri Bakanlığı'na, bakanlık da Adalet Bakanlığı ile Emniyet Genel Müdürlüğü'ne gönderdi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Hazırlık Büro, Özer'in ifadesini ihbar, Özer'i de şikayetçi kabul ederek Özer'i bilgisine başvurmak üzere ifadeye çağırdı.

Özer, savcılığa verdiği ifadede, " Toraman'la ilgili 1991'de Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı'nda açılan soruşturmanın bir sonuca ulaşmadığını" söyledi.

Mehmet Ağar: "Çocuğunuz emniyettedir"

Hüseyin Toraman'ın kız kardeşi Sakine Toraman, 29 Ekim'de Cumartesi Anneleri/İnsanları'nda yaptığı konuşmada şunları söylemişti:

"Kardeşim bundan tam 20 yıl önce, evinin önünde bir arabaya zorla bindirilerek kaçırıldı. İstanbul Emniyet Müdürü Mehmet Ağar, 'Çocuğunuz emniyettedir eve gidin' dedi. Komiser, bahsedilen arabayı durdurduklarını, arabadakilerin de polis olduğunu söyledi. Kasetler gazetelerde yayınlandı. Sonuçta söylenenler inkar edildi."

"Ağar ve çetesi yavaş yavaş konuşmaya başladı. Başka polisler de konuşacaktır. Daha söylenecek çok söz var. Analar vazgeçmediler, vazgeçmeyecekler. Yaşadıkları sürece aramaya devam edecekler."

Annesi Hatice Toraman, gözaltında öldürülen Hasan Ocak'ın cenazesinde kardeşi Hüseyin Ocak'a sarılarak "Oğlum, çok şanslısınız" demişti...

TBMM: "Bulunamıyor"

Hüseyin Toraman, 27 Ekim 1991'de İstanbul Kocamustafapaşa'daki evinden bakkala gitmek için çıktı.

Üç sivil polis, Toraman'ı komşularının ve eşinin gözü önünde, 34 ATZ 56 plakalı araca bindirerek götürdü. Ailesinin Emniyet'e yaptığı tüm başvurular sonuçsuz kaldı, Toraman'dan bir daha hiç haber alınamadı.

1991'de Fatih Cumhuriyet Savcısı Zafer Sercan Yetişir'in açtığı soruşturma bir sonuca ulaşmadı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İnsan Hakları Komisyonu bünyesinde oluşturulan kurulun yaptığı araştırmanın ardından hazırladığı raporda, "Kayıp olduğu iddia edilen Toraman'ın bulunamadığı sonucuna varıldı" dendi.

Kaynak: Bianet