Ermeni Soykırımı'nın 97. yıldönümü nedeniyle Taksim Meydanı'nda düzenlenen anma etkinliğinde, 24 Nisan 1915'te Ermeni toplumunun önde gelen 250 isminin dönüşü olmayan bir yola sürüldüğü ve Ermenilerin sesinin kesilmek istendiği ifade edildi.
1915 Ermeni Soykırımı'nın 97. yıldönümü nedeniyle dün akşam saat 19.15'te Taksim Meydanı'nda bir anma etkinliği düzenlendi.
Aralarında Rakel Dink, Orhan Dink, Arat Dink, sanatçı Metin Kahraman, Prof. Dr. Gencay Gürsoy, BDP milletvekilleri Sabahat Tuncel ve Sırrı Süreyya Önder, gazateci yazar Oral Çalışlar, Prof. Dr. Baskın Oran, sanatçı Ferhat Tunç ve Sevag Balıkçı'nın ailesinin de bulunduğu yaklaşık 500 kişi Taksim Meydanı tramvay durağında bir araya geldi.
Bu yıl düzenlenen anma etkinliğinde katılımın önceki iki yıla göre çok daha kalabalık olması dikkat çekti.
Ermeni Soykırımı'nda kaybedilen insanların anılmasını protesto eden Halkın Kurtuluş Partisi üyesi yaklaşık 30 kişi de anma etkinliğinin düzenlendiği alanın yaklaşık 20 metre gerisinde eylem yaptı.
"Ermeni soykırımı emperyalizm yalanı" ve "Kahrolsun Amerikan emperyalizmi" şeklinde slogan atan grupla anma etkinliğine katılanlar arasında polis yoğun güvenlik önlemi aldı.
"24 Nisan faili meçhul geleneğinin başlangıcı"
Ermeni türkülerinin çalındığı anmada 1915'te 23 Nisan'ı 24 Nisan'a bağlayan gece İstanbul'da evlerinden alınarak tutuklanan ve bir daha pek çoğundan haber alınamayan Ermeni aydınlar anıldı.
Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP) sözcüsü Şenol Karakaş, yaptığı konuşmada, 24 Nisan'ın 1,5 milyon Ermeni'nin öldürüldüğü Ermeni soykırımının başlangıcı olmasının yanı sıra aynı zamanda devletin faili meçhuller geleneğinin başlangıcı olduğunu söyledi.
Karakaş, 23 Nisan'ı 24 Nisan'a bağlayan gece, Ermeni toplumunun önde gelen isimlerinin tutuklandığına dikkat çekerek, Ermeni halkının sesinin kesilmek, direniş gücünün kırılmak istendiğini ifade etti.
"Unutulmamış geçmiş, geleceğin teminatıdır"
Anma etkinliğinde Irkçılığa ve Milliyetçiliğe DurDe Girişimi adına basın açıklamasını Zişan Tokaç okudu.
24 Nisan 1915'te 250 kadar Ermeni aydınının evlerinden alınıp Çankırı ve Ayaş'a, dönüşü olmayan bir yola sürüldüğünün ifade edildiği açıklamada bu insanların Ermeni toplumunun sesi olduğunun altı çizildi.
"Bu insanlar Meşrutiyet sonrasının özgür ve eşit günlerine inanmıştı. Düşleri, dönüşsüz yollarda kendileriyle birlikte kaybolup gitti."
"Ermeni halkı kafileler halinde çöllere sürüldü. Erkekler öldürüldü, kiliseler, okullar harabeye döndü. Mal mülk el değiştirdi. Soykırım sonunda Ermenilerin varlığından sadece yasaklı fısıltılar kaldı."
"Susulunca unutulmadı, inkar edildikçe yok sayılmadı yaşananlar. Aksine yara iltihaba dönüştü, çözümsüzlükler kemikleşti. Birçok vicdanlı Müslüman ellerinden geldiğince Ermeni komşularını kurtarmaya çalıştıysa da bu topraklar bir daha iflah olmadı."
"Hrant Dink, yarayı sarmanın gereğini hatırlatmış, 'Bugün hala unutmayı savunanlar, aslında sadece geçmişten değil, gelecekten korkanlardır. Unutulmamış geçmiş, geleceğin de teminatıdır' demişti.
Kaynak: Bianet