Derelerin Kardeşliği Platformu Dönem Sözcüsü Şan, HES projeleri, görmezlikten gelinen şalt sahaları ve yüksek gerilim hatlarını günümüzün Çernobil'i olarak nitelendirdi, “Çernobil’i unutmayacağız, unutturmayacağız” dedi.
Derelerin Kardeşliği Platformu Dönem Sözcüsü Ömer Şan, Çernobil'in 26'ncı yılında yazılı bir açıklama yaptı. “Doğal yaşam alanlarımızı kanser virüsü gibi sarmalayan HES projeleri, görmezlikten gelinen şalt sahaları ve yüksek gerilim hatları ile günümüzün Çernobil’idir. Çernobil’i unutmayacağız, unutturmayacağız” dedi.
26 Nisan 1986’da Ukrayna’nın Çernobil kentindeki nükleer enerji reaktörünün patlamasıyla büyük bir nükleer facia yaşandığını hatırlatan Şan, ‘radyasyon’ denilen ‘ölüm bulutları’nın insan yaşamını ve gelecek nesilleri, doğal yaşam koşullarını tehdit ederek, ölümcül sonuçlar doğurduğunu ifade etti.
Çernobil’in etkilerinin hala devam ettiğini kaydeden Şan, “Aradan geçen 26 yılda, yurdumuz insanı ve özellikle de doğusuyla, batısıyla ve ortasıyla Karadeniz insanı Çernobil’i unutmadı! Unutamaz ve unutmayacak” diye belirtti.
Doğu Karadeniz’in hemen her evinde, Çernobil’in etkileriyle yaşanan kanserden ölümlerin devam ettiğine, çocukların sakat doğmasına neden olduğuna dikkat çeken Derelerin Kardeşliği Platformu Sözcüsü Ömer Şan, “Çernobil’le birlikte halkımızı, yurdumuz insanlarını ‘enayi ve aptal’ yerine koyan, insan yaşamını umursamadan gerçekleri saklayarak, bilimi dahi baskı altına almaya çalışan siyasetçiler, kamu yöneticiler ve hatta bilim adamlarını da unutmadık, unutmayacağız” dedi.
Çernobil’in etkilerinin bugünde saklandığını belirten Şan, geçen yıl yaşanan Fukuşima nükleer faciasını hatırlattı, “Bütün dünyada nükleer karşıtlığı hız kazanıp, nükleer projelerden vazgeçilirken; ülkemizdeki nükleer dayatma konusunda yaşanan gelişmeler, işte tam da bu vurdumduymazlık, aymazlık ve pişkinliğin diğer bir göstergesidir” diye kaydetti.
Erivan’daki Metsamor Nükleer Santrali'nde sızıntı yaşandığını söyleyen Şan şunlara dikkat çekti: “Yaşanan sızıntı özellikle doğu bölgelerimizde etkisini göstermiş ve bu yönde tehlike boyutunda ölçümler yapılmıştır. Hemen başımızın ucundaki bu tehlike göz ardı edilerek, neredeyse hiçbir önlem alınmazken; ülkemizdeki yaşamın vazgeçilmezi sularımız, derelerimiz, vadilerimiz, doğa ve bütün bunların ayakta tuttuğu, var ettiği yaşamlarımız, iktidarların ve şirketlerin topyekun saldırılarıyla karşı karşıyadır…
Bugün, başta Doğu Karadeniz Bölgesi olmak üzere, yurdumuzun bütün bölgelerindeki doğal yaşam alanlarımıza geri dönüşümsüz zararlar vererek, insan yaşamını ve doğal yaşamı tehdit etmekte olan Hidroelektrik Santralleri (HES’ler) de bizim için bir başka Çernobil’den farklı değildir!”
“Sularımız, vadilerimiz ve derelerimiz, kısacası tarihi, sosyal ve kültürel değerlerimizi barındırdığımız doğal yaşam alanlarımız rant ve çıkar hesapları ile yağmalanmaktadır” diyen Şan, HES projelerinde üretilen enerjinin dağıtımı için kullanılan yüksek gerilim hatlarının Çernobil benzeri kanser vakalarının tetikleyicisi olduğuna dikkat çekti.
Kaynak: ETHA