30 Nisan 2012 Pazartesi

"FETHİYE" AVUKATI CEVRİYE AYDIN: "Somut Deliller Yok Sayıldı"

"Fethiye" davası avukatlarından Cevriye Aydın “kadının beyanı maddi delillerle doğrulandığı halde delil yetersizliğinden beraat kararı çıktı” diyor. Karar temyiz edilecek, Yargıtay onarsa AİHM’e başvurulacak.

"Cinsel saldırı anı dışında herşey kanıtlandı. Çok istisnai durumlar dışında, hiçbir davada bu an zaten kanıtlanamaz. Cinsel saldırı alenen işlenen bir suç değildir, görgü tanığı olmaz."

Fethiye'deki toplu tecavüz davasında mağdur kadının avukatlarından Cevriye Aydın ikisi suça sürüklenen çocuk altısı yetişkin, toplam sekiz sanık hakkında  "delil yetersizliğinden"  verilen beraat kararını böyle değerlendiriyor.

Farklı şehirlerden kadınlar her duruşmada otobüslerle Fethiye'ye gidip davanın takipçisi olmuş ve dava cinsel saldırıya karşı mücadelede sembol haline gelmişti.

Avukat Aydın delil yetersizliğine karar verilmesine karşın mağdur kadının beyanının mahkemeye sunulan maddi delillerle doğrulandığını belirtiyor ve somut delilleri şöyle sıralıyor.

* Mağdurun, cinsel saldırıdan dolayı travma sonrası stres bozukluğu yaşadığını, bu travmanın ruh sağlığını bozduğunu ve doğrudan yaşadığı olayla ilgili olduğunu belirten Adli Tıp Kurumu raporu

* Mağdurun 12 kişi arasından yedi zanlıyı gösterdiğini belirten teşhis tutanağı

* Sanıkların telefon trafiğinin mağdur kadının anlatımını birebir desteklediğini ortaya koyan telefon kayıtları

* Olay günü biri hariç bütün sanıkların kadının beyanında anlattığı yerlerde olduğunun baz tespitleriyle ispatlanmış olması

* Kadının tecavüz olayına dair anlattıklarının gerçek olduğunu söyleyen uzman tanık ifadeleri (psikolog ve psikiyatrist)

Davadan çıkan beraat kararının gerekçesi henüz açıklanmadı. Ama mağdur kadının avukatları gerekçeli kararın ardından temyize gitmeyi, Yargıtay'ın mahkeme kararını onaması durumunda ise eksik soruşturmaya dayanan bir yargılama söz konusu olduğu için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurmayı planlıyor.

"Bilirkişi raporu gecikti ve eksikti"

Aydın Fethiye'de mağdur kadınla birlikte savcılık, jandarma, olayın geçtiği kaplıca ve Adli Tıp Kurumları arasında mekik dokuduklarını, soruşturma ve dava sürecinin delil toplamaya yönelik olmadığını ve baştan savma yürütüldüğünü söylüyor:

"En önemli somut delil sağlayacak talebimiz baz tespitinin ve telefon kayıtlarının sağlanması ve şüphelilerin bilgisayarından görüntülerin alınması, oradaki delillere ulaşılmasıydı. Bunlar somut delillerdir, hemen toplanmazsa karartılır. Ancak, bir ay sonra hazırlanan bilirkişi raporunda baz tespitlerine ve telefon kayıtlarına yer verilmiyordu.

"Raporda sadece 'bilgisayarda porno görüntüler var' ve 'suç deliline rastlanmamıştır' ifadesi geçiyordu. Ama mahkeme tüm taleplerimize rağmen bu görüntüleri görmemize izin vermedi. Biz dosyaya girmiş bir delili göremedik. Adil yargılanma prensipi tamamen ihlal edildi.

"Ayrıca bilirkişinin uzmanlık alanı da belirtilmiyor, sadece adı, soyadı ve imzası vardı. Yani Soruşturma delil toplanmaya yönelik değildi ve baştan savma yapılıyordu."

"Adli Tıp, mağdurun tecavüze uğradığını belirtti"

"Mağdurun cinsel saldırıya uğradığı belirtilen Adli Tıp raporuna ve müvekkilimizin ayrıntılı ve asla kurgulanamayacak haldeki beyanlarına karşılık savcılık takipsizlik kararı verdi. İtiraz ettik. Soruşturmanın eksik olduğu çok açık görüldüğü halde Muğla Ağır Ceza Mahkemesi bu takipsizlik kararını onadı."

Ardından avukatlar Adalet Bakanlığına "yazılı emirle bozma başvurusu" yaptı ve Bakanlık 2011 sonbaharında dosyayı Fethiye Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi.

"Dosyalar birleşti, çocuklar da mağdur edildi"

Aydın, dava açıldıktan sonra çocuk sanıkların dosyasının yetişkinlerin dosyasıyla birleştirilmesine mağdur kadının avukatları olarak itiraz ettiklerini belirtti:

"Cinsel saldırı suçu gibi ruh sağlıklarını doğrudan etkileyebilecek bir davada, çocukların yetişkinlerle birlikte yargılanması çocukların zararına olduğunu ve Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olduğunu söyledik. Ancak dosyalar birleşti ve böylece davanın gizli görülmesine karar verildi. Belki de bu gizlilikten bir medet umuyordu."

Kaynak: Bianet