Zorunlu askerlik yaparken 24 Nisan 2011'de er Ağaoğlu'nun silahından çıkan kurşunla hayatını kaybeden Sevag Balıkçı, Taksim'de düzenlenen yürüyüşte "Hepimiz Sevagız hepimiz Ermeniyiz" sloganlarıyla anıldı.
Ermeni soykırımının 96. yıldönümünde, 24 Nisan 2011'de zorunlu askerlik yaparken, er Kıvanç Ağaoğlu'nun silahından çıkan kurşunla hayatını kaybeden Sevag Şahin Balıkçı, bugün Taksim'de düzenlenen yürüyüşle anıldı.
Nor Zartonk, Barış İçin Vicdani Ret Platformu, İstanbul LGBT, Lambda İstanbul, Toplumsal Özgürlük Parti Girişimi, Sosyalist Umut ve Öğrenci Muhalefeti'nin destek verdiği eyleme Sevag'ın annesi Ani Balıkçı, babası Garabet Balıkçı ve ablası Lerna Özder de katıldı.
Balıkçı'nın yanı sıra kışlalarda şüpheli şekilde ölen askerlerin de anıldığı yürüyüş saat 13.00'te Galatasaray Meydanı'ndan başladı.
"Hepimiz Sevagız hepimiz Ermeniyiz", "Ölmeyeceğiz, öldürmeyeceğiz, kimsenin askeri olmayacağız", "Reddet, diren hayır de, askere gitme", "Katil devlet hesap verecek", "Faşistler vuruyor, devlet koruyor", "Askere gitme kardeş kanı dökme", "Savaşta barışta militarizm öldürür" sloganlarıyla Taksim Meydanı'na yürüyen grup burada basın açıklaması okudu.
"Ermeni'yi öldürmek hala meşruluğunu koruyor"
Balıkçı'nın Ağaoğlu tarafından "kazara" öldürüldüğünün iddia edildiğinin hatırlatıldığı basın açıklamasında, cinayetin tanıklarına Ağaoğlu'nun ailesi ve komutanlar tarafından baskı yapılarak yalan ifade vermeleri yönünde tehdit edildikleri, komutanların cinayet günü iki farklı tutanak hazırladıkları ve Ağaoğlu'nun ilk duruşmada serbest bırakıldığı belirtildi.
"Biz bu oyunları Hrant Dink davasında da görmüştük. Ancak katillerin foyası ortaya çıktı. Tanıklardan Halil Ekşi ifadesini değiştirerek, Ağaoğlu'nun silahını dolduruşa alıp Sevag'a ateş ettiğini ve Ağaoğlu'nun akrabalarının kendisine Kıvanç lehine ifade vermesini söylediğini belirtti."
"Fakat katil ve zihniyeti hâlâ mahkûm edilmedi. 24 Nisan'a yaklaştığımız şu günlerde yine gördük ki 1915'te olduğu gibi bir Ermeni'yi öldürmek ülkede meşruluğunu hâlâ koruyor ve katiller cezalandırılmıyor, devlet yetkilileri meydanlarda faşizmi ve ırkçılığı tetikliyor."
"Kışlalarda sadece insanlar değil, insanlık da ölüyor"
2011'de 170, 2012'nin ilk dört ayında ise 23 kışla cinayeti işlendiğinin ve bu cinayetlerin "şaka", "intihar" gibi gerekçelerle örtbas edilmeye çalışıldığının vurgulandığı açıklamada, "Devletin bu kanlı ve kirli sisteminde yer almayı, onlardan emir almayı, ölmeyi ve öldürmeyi reddedenler, savaş karşıtları ve vicdani retçiler, uzun hapis cezalarıyla karşı karşıya bırakılıyor, tutuldukları disko denilen disiplin koğuşlarında, komutanların emirleriyle baskı ve işkence görüyorlar" denildi.
"Devlet, ordusuyla, polisiyle, kontrgerillasıyla, medyasıyla, Kürtleri, Ermenileri, Alevileri, 'sakıncalı' Türkleri, erkek egemen sistemi reddeden kadınları, LGBT bireyleri, ders kitaplarındaki nefret ve düşmanlık dolu ifadeleri reddeden liselileri, kısacası kendine benzetemediklerini, söz konusu vatan olunca 'teferruat' saydıklarını öldürüyor."
"Sadece son 30 yıldır süren savaşta birçoğu çocuk olmak üzere binlerce kişi kışlalardan açılan ateş sonucu, havan mermisiyle, mayınlarla öldürüldü. Ama kışlanın içinde de gençlerimiz, kimi zaman intihar etti denilerek, kimi zaman eğitim zayiatı sayılarak öldürülüyor. Kışlalarda yalnızca insan değil insanlık da öldürülüyor."
"Yaşamı savunan bizler, kışlanın dışında çocukların, kışlanın içinde gençlerin ölümüne neden olan hayatın her alanına nüfuz etmiş militarizm ile mücadele için herkesi duyarlı olmaya, somut bir adım olarak da kimseyi askere gitmemeye, kardeş kanı dökmemeye çağırıyoruz."
Kaynak: Bianet