İki sene önce Meksika Körfezi'nde meydana gelen petrol sızıntısının çevresel etkileri yeni yeni ortaya çıkmaya başladı. Bu konuda Global Research'de yayımlanan Gazeteci Jordan Flaherty imzalı makalenin çevirisini veriyoruz.
20 Nisan 2010'da BP'nin (Transocean ve Halliburton şirketleri ile birlikte) Meksika Körfezi'ne karşı umursamaz tavrı, Meksika Körfezi'nde 1,5 km derinde bir kuyuda patlamasına sebep oldu. Tüm dünya dehşet içinde izlerken, sualtı kameraları üç ay boyunca yüzmilyonlarca litre petrolün akışını ve bu akışı durdurmak için başarısız çabaları görüntüledi. Aradan iki sene sonra Körfez'deki dehşet bir çok kişi için sona ermiş değil.
Körfez'deki deniz dibi tortusundan ve deniz ürünlerinden örnekler alarak kirliliği ölçmek amacıyla test eden kimyager Wilma Subra, “İnsanlar petrolün hala orada olduğunun farkında olmalılar” dedi.
Subra, sahada gördüklerinin BP tarafından çizilen görüntü ile keskin bir şekilde tezat oluşturduğunu belirtirken, felaketin daha başlangıcında olabileceğimize inanıyor. Körfez'de ziyaret ettiği her insan topluluğunda balıkçılar, gözsüz karidesler, yaralı balıklar, kabuklarında delikler olan yengeçler gösteriyor. Subra, bölgede katran tabakalarının hâlâ kıyılara vurduğunu söyledi.
Uzun dönemli çevresel etkinin hesap edilmesi için henüz çok erken olmasına rağmen, ABD'nin Ulusal Bilimler Akademisi ve diğer saygın kurumlar tarafından tarafından yakın zamanda yayımlanan makaleler kaygı verici sonuçlar ortaya koydular. Makalelerde derindeniz mercanları, yunuslar, ve körfez besin zincirinin temelini oluşturan küçük bir balık türünde görülen kitlesel ölümler ortaya koyuluyor. Bölgede faaliyet gösteren aktif bir çevre örgütü olan Körfez Yenileme Ağı Yardımcı Direktörü Aaron Viles, “Hepsini topladığınızda, petrolün hâlâ ekosistemin içinde olduğu ve hâlâ etkisi olduğu açıkça görülüyor” dedi.
Petrol sızıntısından etkilenen bölge insanlarının açtıkları davada 7,8 milyar dolarda uzlaşıldı ve bu miktar mahkeme hakiminin onayına onayını bekliyor. Ancak çevreciler herhangi bir uzlaşma için erken olduğunu belirtiyor ve en kötü etkilerin gelecekte görülecek olmasından endişe ediyor. ABD karasularında BP sızıntısından önceki en büyük petrol sızıntısı olan Alaska kıyısındaki 1989 Exxon sızıntısına işaret eden Viles, o felaketin tüm etkilerinin de ancak birkaç sene sonra hissedildiğini söyledi. “Exxon sızıntısından dört mevsim sonra ringa balıkçılığı yokoldu” diyen Viles, “Körfez onyıllardır ihmal edilen bir ekosistemdi; onu daha yakından izlememiz lazım” dedi.
Sızıntı sonrasında BP Körfez'e 9 milyon litre kimyasal seyreltici döktü. BP bu kimyasalların petrolü parçalayacağını söyledi ancak kimi bilim insanları bunun petrolü sadece daha az görünür hale getirdiğini, zehiri besin zincirinin daha da derinlerine ilettiğini söyledi.
Körfez'deki çevresel problemlerin petrol kuyusunun patlamasından çok daha öncelere uzandığı yaygın bir kanaat. Bu devasa felaket bir nesildir varolan problemleri gözler önüne serdi. Petrol şirketlerinin sondajı nedeni ile toprak kaybı Körfez'de yaşayan birçok kişiyi yerinden etmişti ve arıtma tesislerinden kaynaklı kirlilik bölgedeki insan topluluklarının zehirlenmesine neden olmuştu; özellikle de “kanser geçidi” adı verilen ve Baton Rouge'un güneyindeki Mississippi Nehri'nden boyunca uzanan endüstriyel koridorda. Viles, ”Körfez dayanıklı bir ekosistem ve uzun zamandan beri tehdit altında idi.” dedi.”BP, canına okuduğu şeyi tekrar düzeltmek zorunda. Ancak ekosistemi sadece 19 Nisan 2010'daki haline geri getirmek zorunda iseniz, bunun ne anlamı var?”
Körfez'de balıkçılık ekonominin büyük bir parçası. Kıta ABD kaynaklı deniz ürünlerinin yüzde 40'ı buradan geliyor. Sızıntı Körfez'in üçte birini balıkçılığa kapattığında, birçok bölgede balıkçılar Katrina Kasırgası'nın etkilerinden henüz yeni yeni kurtulmaya başlamıştı. Körfez balıkçılarını destekleyen bir grup olan Birleşik Ticari Balıkçılar Birliği başkanı George Barisich, BP sızıntısı ile petrol akmaya başladığında birçok balıkçının Katrina Kasırgası'nın etkisinden toparlanamadığını belirtiyor. Barisich, şimdi ise birçokları evlerini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu belirtiyor. Sızıntıdan bir sene öncesine kıyasla “Üretim normalin yüzde 70 altında.” diyen Barisich, “fiyatlar ise yüzde 30, 40, 60 altında” diye ekliyor.
BP petrol sızıntısı başladığında balıkçıların birçoğu Katrina Kasırgası'nın etkisinden henüz kurtulamamışlardı.
BP'nin web sitesindeki bir videoda BP'nin Körfez Kıyısı Koruma Örgütü'nin Ekonomik Kurtarma Başkan Yardımcısı Geir Robinson, şirketin yasal uzlaşma ile en meşru ekonomik talepleri karşılayacağına inandığını belirtiyor. Robinson, “Eleştriler alıyoruz” diyor. “Sorumluluklarımızı yerine getirdiğimizi onlara göstermek için hergin çok sıkı çalışıyoruz” diyor.
Çevreciler ve bilim insanları Obama yönetiminin Körfez Kıyısı'nı kaderine terk etmekle suçluyorlar. Viles, ABD hükümetinin oynadığı rolü eleştiriyor ve birşey yapmayarak, BP'yi kıyı halkından ve çevreden daha fazla korumuş oldular diyor. “Sahil güvenliği BP'nin en kötü içgüdülerini harekete geçirdi gibi duruyor” diyen Viles, “Bu, Stockholm Sendromu mu acaba?” dedi.
Uluslararası çevreci gruplar da bu eleştriye katıldılar. Avrupa ve Amerika'da ofisleri bulunan Oceana adlı doğa koruma grubu, Salı günü ABD hükümetinin reformlarını eleştiren bir rapor yayımladı. Rapora göre reformlar etkili değildi veya yoklardı. Raporda, “Denizdeki sondaj çalışmaları riskli ve tehlikeli, tıpkı iki sene önce olduğu gibi, ve büyük bir sızıntının riski hâlâ etkin olarak azaltılmış değil” diyor.
Körfez'e kıyısı olan eyaletlerden Louisiana'da, Bayou Pointe-au-Chien'de yaşayan balıkçılık camiasından Amerikan yerlisi Theresa Dardar ve komşuları, kendi hayatları içinde petrol şirketlerinin kuyulara ulaşmak amacıyla kazdıkları kanallar nedeniyle topraklarını kaybetmişler. Kanallar taze su göletlerine tuzlu su getirmiş ve bu şekilde kıyı erozyonu ile Louisiana'da her 45 dakikada bir bir futbol sahası büyüklüğünde toprak kaybedilmiş. Civardaki ana cadde şu an bataklığa dönüşmüş ve yüzeyinde telefon direklerinin ucu görünüyormuş.
Kaybolan toprak ve yükselen kasırga riskine ek olarak ailesinin geçim kaynağının da elinden gideceğinden korkuyor. “Yıllar sonra bile işle düzelmeyecek” diyen Dardar, yöredeki balıkçıların ortak kaygısını dile getiriyor. “Biz balıkçılıkla geçinen Amerikan Yerlisi bir topluluğuz. Bu onları hayatları boyunca yaptıkları tek iş. Bazılar 60 yaşın üstünde. Ne yapacaklar şimdi? Eğer BP onlara hayatlarının sonuna kadar yetecek para verse, bu bir şey tabii ki. Ama eğer öyle olmazsa, ne yapacaklar?” dedi.
soL / Jordan Flaherty
Kaynak: Haberlink