28 Nisan 2012 Cumartesi

İş Cinayetleri: Davutpaşalı aileler mücadelede kararlı

Davutpaşalı ailelerden Hakkı Güler, "Bize dediler ki 'karşınızda devlet var, devlet ile başa çıkılmaz.' Karşımızda devlet de olsa mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Bu da Türkiye'de emsal olsun, başka işverenlerin iş güvenliğini sağlamalarına vesile olsun" dedi.


İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin 28 Nisan Dünya İş Cinayetlerinde Hayatını Kaybeden ve Yaralananları Anma Günü nedeniyle düzenlediği etkinliğe, kararlı mücadeleleri ile pek çok aileye ilham olan Davutpaşalı aileler de katıldı.

'HUKUK GÜÇLÜNÜN YANINDA'

Davutpaşa patlamasında eşi Gülhan Çabuk'u kaybeden İdris Çabuk, Türkiye'de iş cinayetlerinin hep gözardı edildiğini söyledi, "Kendi başımıza gelince anladık" dedi. Ailelerin hukuki mücadele yürütmediğini, tazminat alıp kenara çekildiklerini belirten Çabuk, Bir Umut Derneği'nin kendilerini bilgilendirmesi sonucu mücadeleye başladıklarını anlattı.

Çabuk, "Tabi biz normal vatandaşlar olarak bilgimiz olmadığı için ilk etapta çekinerek başladık. Çünkü hukuk sistemi güçlünün, paranın yanında oluyordu her zaman. Buna rağmen yola çıktık. Çok uğraştık" diye konuştu. Olaydan iki yıl sonra dava açıldığını hatırlatan İdris Çabuk, bilirkişi raporlarında devletin kurumlarının sorumluluğu görüldüğü halde bu kurumların suçlarını örtmek için her türlü yolu denediklerini kaydetti.

Çabuk, öncesinde ve dava süreci için, "Destek olanlar oldu. Fakat bizim ülkede çoğunluk bu tip davalara herhangi bir sonuç çıkmaz mantığı ile baktılar. Biz bu zinciri kırdık" dedi.

Sadece Zeytiburnu Belediye Başkanı'nı sanık sandalyesine oturtabildiklerini kaydeden Çabuk, idari amirlerin sorumlular hakkında dava açılmasına izin vermemesine ilişkin, "Oy vererek seçtiğimiz insanlar hırsızı, katili koruyor" dedi. "Adını nefretle anıyorum" dediği dönemin İstanbul Valisi Muammer Güler'in patlamada sorumluluğu olan görevli hakkında soruşturma izni vermek yerine terfi ettirdiğini ifade etti. Çabuk, "Onlar paranın ve hırsızlığın yanında yer alıyorlar. Vatandaşın uğradığı haksızlıkları engellemek yerine büyük patronların ne dediğine bakıyorlar" dedi.

Kendilerine destek olmayan sendika ve meslek örgütlerine sitemde bulunan Çabuk, "Arkamızda olsunlar, maddi değil ya da flamayla, afişle değil kişi olarak arkamızda dursunlar" dedi. Çabuk, Davutpaşa'nın sorumlularının cezalandırılması durumunda OSTİM, Bursa, Karadon, Adana'daki baraj patlamasının, Erzurum'da TEDAŞ işçilerinin ölümünün engellebileceğini söyledi. Çabuk, ekledi: "Biz yolu açtık. Bu yolda tüm arkadaşlarımızla yürümek istiyoruz. Yılmayacağız, korkmuyoruz. Biz çalışanların haklarını arıyoruz. Destek bekliyoruz."

'ACIMIZI GÜCE DÖNÜŞTÜRDÜK'

Hakkı Güler, acılarını güce dönüştürdüklerini söyledi. Amaçlarını "başka canlar yanmasın, başka aileler yıkılmasın" olarak açıklayan Güler, işçileri temsil eden örgütleri yanlarında görmek istediklerini dile getirdi. Güler, şöyle konuştu: "Hayatını kaybeden insanların yakınları olarak gelin gücümüzü birleştirelim. Örgütlü bir gücün karşısında hiçbir engel duramıyor. Biz başka ocaklara ateş düşmesin diye çırpınırken sesimiz kısılmaya çalışıldı. Ama biz pes etmedik ve vazgeçmeyeceğiz. Bize dediler ki 'karşınızda devlet var, devlet ile başa çıkılmaz.' Karşımızda devlet de olsa mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Hiçbir zaman tazminat için bu yola başkoymadık. Bana tüm dünyayı verseler kardeşimin tırnağını değişmem. Sorumluların cezalarını çekmelerini istiyorum. Bu da Türkiye'de emsal olsun, başka işverenlerin iş güvenliğini sağlamalarına vesile olsun. Başka acılar olmasın diye, elimizden geldiği kadar iş cinayetine kurban giden ailelerin yanında olmaya devam edeceğiz."

'28 NİSAN'DA YAS İLAN EDİLSİN'

Salih Teber, 28 Nisan'ın Türkiye'de de yas günü ilan edilmesi için mücadele edilmesi gerektiğini söyledi.

DEVLET YANLARINDA OLMADI

Adnan Saray, "Bizler Davutpaşa'da patlama olduğu zaman içimize düşen ateşi Türkiye'ye düşmüş olarak gördük. Ama ne vali, ne bakan, ne cumhurbakanı kimse yanımızda olmadı" dedi. Elbistan'da toprak altında kalan işçileri hatırlatan ve bunun içini yaktığını belirten Saray, "Bizler cenazemizi aldık maalesef 27 işçinin ailesi... Sadece toprak var. Devletin en büyük ayıbı. Devlet kendi yaptığı santrale ulaşamıyor" dedi. Saray, şöyle devam etti: "Bir belediye başkanını sen suçlusun diye benim ifademi aldığın gibi, baklava çalanın ifaesini aldığın gibi belediye başkanının da ifadesini al."

Denetim yetersizliğine dikkat çeken Saray, 17 ilçede denetim yapan sadece 7 kişi olduğunu söyledi.

Saray, 1 Mayıs'ta Taksim'de olacaklarını da duyurdu.

Kaynak: ETHA

Etkinlikle ilgili haberler:

Adalet arayan aileler bir araya geldi

OSTİM'deki patlamada yaşamını yitiren Dilek Güler'in kardeşi, "Davutpaşa patlaması hayatımızın dönüm noktası oldu. 20 canımızı kaybettik. Ateşin üzerini örtmeye çalışsalar da ateş hala kor halinde içimizde. Biz sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Sizden istediğimiz ne kadar kalabalık olursak sesimizi daha çok duyurabiliriz" dedi.

'Aileler mücadelesini sokaklara taşısın'

Eşini Tuzla tersanelerinde yitiren Ruhiye Levent, Çalışma Bakanı Faruk Çelik'in "Bu kadar ağır bir sanayi kolunda ayda 10-15 işçinin ölmesi gayet normaldir" açıklamasını hatırlatarak, "Yani Türkiye'de insan hayatına verilen değeri kendi açıkca anlattı" dedi, iş cinayetlerine karşı mücadelenin sadece toplantılarla sınırlı kalmaması, sokaklara da taşınması gerektiğini söyledi.

'İnsan üzerinden kâr-zarar hesabı yapılıyor'

Maden, elektrik, ev işçisi, gazeteci... Türkiye'de iş cinayeti yaşanmayan neredeyse hiçbir işkolu yok. Yakınlarını iş cinayetinde yitiren aileler ise "merhamet değil adalet" istiyor.

'Sorumlular mücadele ile cezalandırılabilir'

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi üyesi Aslı Odman, işçi aileleri ve halk hareketlerinin verdikleri mücadelenin iş cinayetlerinin sorumlularının cezalandırılması konusunda inanılmaz başarılar elde ettiğini söyledi.