Tekirdağ 2 Nolu'daki mahpuslar "gereksiz slogan atmak" suçlamasıyla yıllarla hesaplanan aileyle görüş ve iletişim yasağı cezaları alıyor; mahkumlar Kılıç ve Özçelik bu yasaklar nedeniyle "iyi halden" şartlı tahliye hakkını kaybetti, Kılıç 10 yıl fazladan hapiste kalacak.
"Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevi'ndeki disiplin cezaları sonucu, mahpuslar tecrit içerisinde tecride maruz bırakılıyor."
Avukat Oya Aslan, Tekirdağ 2 Nolu'da bulunan müvekkillerinin üst üste disiplin cezası aldığını, aile görüşlerinin yıllara varan sürelerle engellendiğini söyledi.
"Türkiye'nin tüm cezaevlerinde siyasi mahpuslar slogan atar, ancak sadece bu cezaevinde bu kadar fazla disiplin cezası uygulanıyor. Hemen yanındaki Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Cezaevi'nde tutuklu ve hükümlülere sistematik fiziki şiddet uygulanıyor, 2 Nolu'da da sürekli verilen disiplin cezalarıyla mahpusların dış dünyayla bağlantısı kesiliyor."
14 Temmuz 2009'da Osman Demirel hapishaneye müdür olarak atandı. Aslan, 2009'un son aylarında uygulamaların değiştiğini, daha önceden ceza verilmeyen slogan, ıslık çalmak, marş söylemek gibi eylemlerin hepsinin birer "ceza konusu" olduğunu söyledi.
Sloganın sonucu: 10 yıl fazladan ceza
Mahkumlar Cem Kılıç ve Fırat Özçelik, aldıkları cezalar nedeniyle "iyi halli olmadıkları" gerekçe gösterilerek şartlı tahliye haklarını kaybetti.
Slogan cezalarının sonucunda, yasaya göre cezasının dörtte üçünü hapiste geçirerek tahliye hakkı kazanmış olan Kılıç 10 yıl fazladan yatacak, bunun 14 ayı şimdiden geçmiş durumda. Aynı durumda olan Özçelik de 20 ay fazladan hapiste kalacak. Yapılan itirazların da karara bağlanmasını hapiste bekliyorlar.
Sessiz kalmak da yasak, slogan atmak da
5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 42/2. maddesinde iletişim yasağı gerektiren eylemler şöyle açıklanıyor:
* Protesto amacıyla idarece verilen yemeği topluca almama eylemine katılmak.
* Kurum işyurdu yönetim kurulunca uygun görülen işte çalışmamak.
* Herhangi bir şeyi protesto amacıyla veya idareye karşı toplu olarak sessiz direnişte bulunmak.
* Odalarda, eklentilerinde ve diğer alanlarda ilâç ve gıda maddesi stoku yapmak.
* Gereksiz olarak marş söylemek veya slogan atmak.
Madde 48/2'de de cezası kesinleşen tutuklu veya hükümlü tekrar ceza alırsa, ona bir üst ceza olan "görüş yasağı" uygulanacağı belirtiliyor.
Aynı marşa farklı ceza
Avukatlar, uygulamaların keyfiyetine şu örneği veriyor: "4 Ocak 2011'deki anma etkinliğinde atılan sloganlara soruşturma açılmazken, 4 Ocak 2012'de aynı sloganlara ceza verildi. 22 Ocak 2011'deki marşlar 'gereksiz' sayılıp ceza verildi, 22 Ocak 2012'de söylenen aynı marşlar 'yasal' sayıldı."
2009'dan bu yana mahpuslardan Nedim Öztürk 30 ay ziyaret, 17 ay iletişim, Mehmet Akdemir 28 ay ziyaret, 16 ay iletişim, Kenan Gönyel 32 ay ziyaret, 11 ay iletişim, Özçelik 32 ay ziyaret, 11 ay iletişim, Kılıç da 28 ay ziyaret, 17 ay iletişim yasağı aldı.
İletişim yasağı, mektup, faks ve telefon gibi tüm iletişim kanallarını kapatırken, ziyaret yasağıyla mahpuslar ailelerini ve yakınlarını görmekten mahrum bırakılıyor.
Yasak kararlarına itiraz önce Tekirdağ İnfaz Hakimliği'ne, buradan da Tekirdağ Ağır Ceza Mahkemesi'ne gidiyor. Avukat Aslan, usulen bir yanlışlık olmadığında, tüm kararların "yasaya ve usule uygun" denilerek onaylandığını belirtti.
"Gereksiz slogan ne demek?"
Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevi Disiplin Kurulu'nda "ıslık çalmak, alkış tutmak, slogan atmak" gerekçeleriyle verilen cezaların Tekirdağ İnfaz Hakimliği'ne taşınmasının ardından mahkumların bazıları 10 Şubat'taki duruşmada şu savunmaları verdi:
Cebrail Günebakan: "Slogan atmak ifade biçimlerinden biridir, ifade özgürlüğümü kullandım."
Hüseyin Polat: "Günde iki kez slogan atıyoruz, bunlar için soruşturma açılmazken, anma günlerinde attıklarımıza açılıyor."
Muhammet Akyol: "Gereksiz slogan atmanın ne demek olduğu ve hangi hallerde sloganın 'gereksiz' olduğu yasada somut şekilde belirtilmeli."
"Aile hayatına ve haberleşme hakkına saygı"
Ali Gülmez, Sincan F Tipi Cezaevi'nde 25 Ocak 2001-1 Kasım 2001 arasında aldığı iletişim ve görüş cezalarını, konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşımıştı.
AİHM, 20 Mayıs 2008'de verdiği kararla, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 6/1 ile 8. maddelerinin ihlal edildiğine hükmetti.
Karara, AİHS'in 8. maddesindeki "Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir" ifadesi gerekçe gösterildi. Türkiye, Gülmez'e toplam 2 bin 500 Euro tazminat ödemeye mahkum oldu.
Kaynak: Bianet