29 Şubat 2012 Çarşamba

Diyarbakır'daki toplu mezarlar...

İHD: Kemikleri bağımsız bir kurul incelesin

İHD'ye başvuruda bulunan kayıp yakınları ile birlikte basın toplantısı düzenleyen İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Raci Bilici, Adli Tıp Kurumu'nun İçkale raporuna tepki gösterdi, kemiklerin bağımsız bir kurul tarafından yeniden incelenmesini istedi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, İçkale'deki JİTEM üssünde yapılan kazılarda çıkarılan kemikler için İstanbul Adli Tıp Kurumu tarafından "Kemikler 100 yıl öncesine aittir" açıklaması ile ilgili dernek binasında basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısına İHD'lilerin yanı sıra yakınları açılan toplu mezarda olabileceği şüphesiyle derneğe başvuruda bulunan kayıp yakınları da katıldı.

'İNCELEMELER BAĞIMSIZ KURUMLAR TARAFINDAN YAPILSIN'

Toplantıda konuşan İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Raci Bilici, İstanbul Adli Tıp Kurumu'nun devlet kurumu olduğunu ve bağımsız kararlar alamayacağını belirtti. Çıkan kemiklerin bağımsız kurumlar tarafından yeniden incelenmesi gerektiğini belirten Bilici, kemikler için çıkan raporların tartışma yaratmayacak nitelikte olması gerektiğini söyledi. "Adli tıp kurumlarının daha önce hazırladığı raporlar ortadadır" diyen Bilici, İçkale'de çıkan kemikler için yapılan açıklamanın da inandırıcı olmadığını ifade etti. "Farz edelim ki kemikler o döneme ait, bu da insanlık suçu değil midir?" diye soran Bilici, "Çıkan kemiklerin büyük bir çoğunluğu hayvanlara ait" gibi açıklamaların insan onurunu kırıcı düzeyde olduğunu dile getirdi.

'KARAR SÜRPRİZ OLMADI'

İçkale'de yapılan kazı sırasında "Kemikler İstiklal Mahkemeleri dönemine ait" veya "Heyelan sonucu olmuş olabilir" gibi açıklamaları hatırlatan Bilici, kemikler için açıklanan raporun kendileri açısından sürpriz olmadığını söyledi. Bilici, toplu mezarların açılmasında ve çıkan kemiklerin incelenmesinde "Minnesota Protokolü" kuralları doğrultusunda hareket edilmesini talep etti. Yapılan kazı sonuçlarında ailelerin mağdur olduğunu dile getiren Bilici, ailelere yeniden acıların yaşatılmaması gerektiğini söyledi. Bilici, toplu mezarların derhal açılarak sorumlularının yargılanmasını talep etti.

KAYIP YAKINLARI KAYIPLARIN BULUNMASINI İSTİYOR

Bilici'nin ardından kayıp yakınları İhsan Acar ile Saliha Bayram konuştu. Büyük mağduriyetler yaşadıklarını belirten İhsan Acar, İçkale'de çıkan kemikler için yapılan açıklamanın kendilerini bir kez daha mağdur ettiğini ifade etti. Bayram ise kaybolan eşinin bulunmasını talep ederken, tekrar tekrar mağduriyetler yaşanmamasını istedi.

Kaynak: ETHA

Biçer: Kemik Analizi Yeterli Değil

Toprak analizi ve diğer incelemeler yapılmadan kazılarda bulunan kemiklerin 100 yıllık olduğu sonucuna varılamayacağını söyleyen Biçer, Adli Tıp raporunun yetersiz olduğunu söyledi ve bağımsız inceleme için başvuru yapılabileceğini açıkladı.

Diyarbakır'da restorasyon çalışmaları sırasında bulunan kafataslarının en az 100 yıllık olduğunu açıklandı ancak cinsiyet veya yaş konusunda bir bulgu elde edilemediği ifade edildi.

Adli Tıp Uzmanları Derneği Başkanı Prof. Dr. Ümit Biçer ise "Kafatasları bütünlüğünü korumuşsa, kişinin cinsiyeti ve yaşı konusunda belli aralıklarla da olsa bir yorum yapılabileceğini biliyoruz. Ama bunların bile yapılamadığı açıklandı" dedi.

Diyarbakır tarihi ile ilgili çalışmaları olan Yazar Mıgırdiç Margosyan da kentte 100 yıl önce İçkale denen bölgede Ermenilerin yaşadığını söyledi.

Margosyan, "1940'larda İçkale'de adliye gibi devlet binaları vardı" dedi.

Dişlerden DNA testi daha kolay

Diyarbakır'da 90'lı yıllarda Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele Merkezi'nin (JİTEM) kullandığı bina ile Diyarbakır Kapalı Cezaevi ve Adliye Sarayı'nın bulunduğu Saraykapı'da 11 Ocak'ta başlayan kazılarda 34 kafatasına ve kemiklere rastlanmıştı.

Adli Tıp Kurumu'nun dünkü açıklamasıyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Biçer, bu kazılar sonucunda elde edilen kemiklerin bütünlüğünün korunup korunmadığını bilmediklerini ama kemiğe bakınca o kişinin yaşını, cinsiyetini, boyunu, sağ elini mi sol elini mi kullandığı gibi özellikleri yorumlama şansının olduğunu söyledi.

Biçer, "Bu değerlendirmeler yapıldıktan sonra DNA incelemesine başvuruluyor. Ancak kemikler bütünlüğünü kaybetmişse DNA çalışmasından sağlıklı bir sonuç elde etmek zorlaşıyor" dedi.

DNA incelemesinin dişlerden daha kolay yapıldığını ve kemikler un ufak olsa bile dişlerden DNA elde edilebileceğini de sözlerine ekledi.

"Raporu görmediğimden, yalnızca çıkan haberler üzerinden yorumlama şansına sahibim. Açıklanan bilgiler ise yetersiz. Adli Tıp Kurumu, kamuoyuna açıklamasa bile konunun uzmanlarının olduğu bir toplantıda bilgileri paylaşabilir."

Biçer, yakınlarını kaybedenlerin avukatları aracılığıyla bu bulguları bağımsız bir heyetin incelemesi talebinde bulunabileceklerini söyledi ve bu talebin, soruşturmanın gizliliğine aykırı olmayacağını ifade etti.

Toprağın nem ve tuz oranı ve mineraller etkiler

"Sürecin başında Adli Tıp Uzmanları Derneği'nin ya da başka uzmanların bağımsız görüş bildirebileceğini, adli tıp süreci konusunda değerlendirme sunabileceğimizi belirtmiştik."

Tek başına kemiklere bakılarak değerlendirme yapılamayacağını söyleyen Biçer, şöyle devam etti:
"Toprağın özellikleri, nem oranı, tuzu, içerdiği mineraller, kemiklerdeki bozulmayı hızlandırabilir veya yavaşlatabilir. Bunlarla ilgili bir değerlendirme yapmadan 'kemiklerin yaşının 100 yıl olduğunu' söyleyemezsiniz."

"Ancak kamuoyuna açıklanan bilgilere bakıldığına incelemenin sadece kemik analiziyle sınırlı tutulduğu anlaşılıyor. Tabii inceleme yöntemlerini toprak analizini ve hazırlanan raporu görmeden kesin bir yorum yapmak mümkün değil."

Kaynak: Bianet