TTB Merkez Konseyi Başkanı Eriş Bilaloğlu, TTB Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, cezaevlerinde yaşanan sağlık hakkı ihlalleriyle ilgili bilgi verdi. Bilaloğlu, tutukluların artan şikayetlerine dikkat çekti, cezaevlerinde sağlık koşullarınnı iyileştirilmesi gerektiğini söyledi.
Türk Tabipleri Merkez Konseyi, "cezaevleri ve sağlık" konulu bir basın toplantısı düzenledi. TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Eriş Bilaloğlu ve TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Arzu Erbilici'nin katıldığı basın toplantısında, cezaevlerindeki koşulların iyileştirilmesi gerektiği vurgulandı.
“Türkiye cezaevlerinde, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün 31 Ocak 2012 verilerine göre 75.909 hükümlü, 55.408 tutuklu olmak üzere toplam 131.317 kişi bulunuyor” diyen Bilaloğlu, “Yine aynı veriler ışığında bu sayının 2005’ten beri 2 katın üzerinde artmış olması çarpıcı bir gerçek olarak önümüzde durmaktadır. Türkiye’de toplam 114 bin kapasiteli 384 cezaevi olduğu ve tutuklu ve hükümlü sayısının son yıllardaki artışı göz önüne alındığında mevcut altyapı yetersizliği, beslenme, barınma ve cezaevlerinde sağlık hizmetlerine ulaşım konusunda yaşanan zorluklar giderek artmaktadır” dedi.
'ŞİKAYETLER İKİ KAT ARTTI'
TTB'ye son iki yılda cezaevlerinden yapılan başvuruların 2 kat arttığını belirten Bilaloğlu, başvurulardaki şikayetleri şöyle özetledi:
“Yaşam koşullarına yönelik; yoğun idari baskılar, tecrit cezaları, ortak alana çıkma hakkının engellenmesi, tecritin yol açtığı fiziksel ve psikolojik problemler, havalandırma, görüş ve telefon sürelerinin kısalığı, dışarıdan gelen gazete dergi ve yayınlara ulaşımın engellenmesi, yemeklerin sağlıksız ve kötü oluşu, fiziki koşulların yetersizliği.
Cezaevlerinde ayaktan bakım hizmetlerinde; sürekli görev yapan bir hekimin olmayışı, genel sağlık hizmetleri ve diş sağlığı hizmetlerine erişimde zorluklar, hastaneye sevklerde yaşanan gecikmeler, sevkler sırasında uygunsuz cezaevi araçlarında uzun süre bekletilme, muayene ve tedavi sırasında kelepçelerin çıkarılmaması, muayene ortamında güvenlik güçlerinin bulunması, mahremiyetin göz ardı edilmesi ve sağlık personelinin tutumlarına yönelik yakınmalar.
Hastanelerde yatarak tedavide; mahkum koğuşu eksikliği ve varolan koğuşların uygunsuzluğu gerekçesi ile tedavi olamama.
Tedavilerinin cezaevi koşullarında sürdürülemeyeceği ve hastalıkları son aşamaya gelen tutuklu ve hükümlülerin infazlarının ertelenmesine dair zorluklar ve yardım talebi bu mektuplarda en sık karşılaştığımız başlıklardır.”
'ÜÇLÜ PROTOKOL SIKINTILARI SÜRÜYOR'
TTB Genel Başkanı Eriş Bilaloğlu, cezaevlerinde tedavi edilmeyerek yaşamlarını yitiren tutuklular bulunduğunu hatırlatarak, cezaevlerinde sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi için taleplerini şöyle sıraladı:
“1- Ceza ve tutukevlerinde barınan tutuklu ve hükümlülerin evrensel hukuk çerçevesinde ve en temel insan hakları esas alınarak yaşam koşullarının düzenlenmesi ve şiddet, kötü muamele, işkence vb. kötü uygulamaların önüne geçilmelidir.
2- Cezaevi sağlık hizmetleri özellikli, süreklilik isteyen ve bağımsız çalışma koşullarının sağlanmasını gerektiren bir hizmet türüdür. Sağlık Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı arasında 2009 yılında imzalanan ve cezaevlerinde sağlık hizmetlerini düzenleyen protokol 5000’den az tutuklu ve hükümlü barındıran ceza infaz kurumlarında hizmetin sürekliliği açısından kaygı uyandırmaktadır.
3- Yürürlüğe girdiği tarihten itibaren cezaevlerinde sağlık hakkı ihlallerine, meslek ilkelerini savunan hekimlerin haksız biçimde yargılanmalarına neden olan, gizlilik ve mahremiyet ilkelerini gözetmemesinin yanı sıra hekimlik mesleğinin yürütülmesine ilişkin ulusal ve uluslararası düzenlemelere aykırı olan Adalet Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’nın imzaları bulunan “Üçlü Protokol” üzerinde 22 Ağustos 2011 tarihinde kısmi düzenlemeler yapılmıştı. Ne var ki bu düzenleme sonrası da halen sıkıntıların yaşanmakta olduğu bilinmektedir. Yapılması gereken açıktır:
4- Kronik, ağır, terminal dönem hastaların erken tanı alması tedavi süreçlerinin uzamaması, tedavi edilmemenin bir ceza aracı olarak kullanılmaması, düzenli olarak izlenmeleri ve yakınlarıyla görüşmeleri konusunda insani bir yaklaşımın esas alınması önemlidir.
5- F tipi ceza infaz modelinin kişilerin psikolojik ve bedensel sağlığını zedeleyerek ağır sorunlara yol açan gayrı insani tecrit uygulamaları terk edilmeli, cezaevi idarelerinin mevcut yasal düzenlemeleri de görmezden gelerek bu sorunu ağırlaştırması engellenmelidir, uygulanacak infaz modelleri bilimsel açıdan insan sağlığına kastetmeyen çerçevede olmalıdır.
6- Cezaevlerinin denetlenmesi, izlenmesi, yaşanan sorunların çözümü için kurulan bağımsız “izleme kuruları” etkin izleme ve denetleme açısından yetkilendirilmelidir.”
'AÇLIK GREVLERİ TİTİZLİKLE ELE ALINMALI'
TTB Merkez Konseyi Başkanı Bilaloğlu, açıklamasının son bölümünde cezaevlerinde başmayan açlık grevlerine de dikkat çekerek, “Cezaevlerinde yaşanan tüm sorunlara ilaveten son günlerde Diyarbakır başta olmak üzere birçok cezaevinde açlık grevleri başladığı ve bu grevlerin yaygınlaşma olasılığı taşıdığı yönünde haberler gelmektedir. Geri dönüşü imkansız sağlık problemlerine ve ölümlere yol açabilen bu süreç gerekli titizlikle ele alınmalı, yaşama hakkı devlet güvencesinde olan tutuklu ve hükümlülerin tecrit, izolasyon, havalandırma kısıtlamalarından kaynaklı sorunlar ve sağlık hizmetlerine erişimlerine kadar yaşanabilecek olumsuzluklara karşı tüm düzenleme ve iyileştirmeler hızla hayata geçirilmelidir” dedi.
Kaynak: ETHA