Murat Polat'ın askeri cezaevinde işkenceyle öldürülmesinin ardından açılan dava cezasızlıkla sonuçlandı.
Murat Polat adlı genç, Adana 6. Kolordu Komutanlığı 1. Sınıf Cezaevi'ne gördüğü işkence sonucu yaşamını yitirdi. Olayın ardından komutanların da içinde olduğu askerler hakkında "işkence" suçundan dava açıldı. Ancak 5 yıllık yargılama sonunda, işkence yine cezasız kaldı.
Murat Polat, 27 Haziran 2005 tarihinde, "hırsızlığa teşebbüs ettiği" iddiasıyla tutuklanarak Adana 6. Kolordu Komutanlığı 1. Sınıf Cezaevi'ne konuldu. Cezaevine kabul sırasında gardiyanlar tarafından cop ve sopayla dövülen Polat, komaya girdi. Bir ay hastanede yoğun bakımda tutulan genç, yaşamını yitirdi. Hazırlanan otopsi raporu, Murat Polat'ın aldığı darbeler sonucunda komaya girdiğini ve yaşamını yitirdiğini belgeledi.
DELİLLER KARARTILDI
Ölümün ardından soruşturma başlatan askeri savcılık, delillerin toplanması sırasında, daha önce cezaevi idaresi tarafından bir soruşturma başlatıldığını ve bu soruşturmada delillerin karartıldığını ve sahtecilik yapıldığını saptadı. Askeri savcılık ayrıca, Murat Polat'ın dövülmesinde kullanılan sopa üzerinde, isim ve tarihler de belirtilerek "şafak" yazıldığını saptayarak cezaevindeki işkence fiillerinin uzun süreden beri uygulanmakta olduğunu tespit etti.
BAŞKA ASKERLER DE İŞKENCE GÖRDÜ
Soruşturma sırasında Hasan Motu, Yener Bezek, Adil Kılıç, Mustafa Kılıç, Ahmet Sambur ve Harun Teke'nin de aralarında olduğu çok sayıda askere işkence yapıldığı ortaya çıktı.
DAVA İŞKENCEDEN AÇILDI
İşkencenin sistematik olarak uygulandığı, komutanların emir verdiği hatta bizzat kendilerinin işkence yaptığı anlaşılınca 1'i yarbay, 4'ü başçavuş toplam 30 asker hakkında "işkence” ve "neticesi sebebi ile ağırlaştırılmış işkence" suçlarından dava açıldı. 2007 yılında Adana 5.Ağır Ceza Mahkemesi'nda davanın görülmesine başlandı.
SAVCI İŞKENCEYİ GÖRMEDİ
2011 yılı Aralık ayında sanıklar hakkındaki taleplerini açıklayan savcılık, Murat Polat'ın öldürülmesi ile ilgili "işkence" nitelemesini yapmadı, "kasten adam öldürme" suçunu düzenleyen TCK'nın 81. maddesinden ceza istedi. Bu cezalandırma talebi de, iddianamenin aksine sadece gardiyan Hüseyin Güldaşı hakkında yapıldı, diğer komutanlar ve gardiyanların söz konusu suç bakımından beraati istendi. Savcılık, diğer sanıklar hakkında mağdurlara "işkence" yaptıkları gerekçesiyle ceza istedi.
MAHKEME DE İŞKENCEYİ GÖRMEDİ
Adana 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen son duruşmada, mahkeme, sanıkların çokluğu ve iş yoğunluğu gerekçesiyle kararını sözlü olarak açıkladı. Sanıkların eylemini, "işkence" olarak görmedi.
Mahkeme, Murat Polat'ın ölümüne neden olan işkencenin Hüseyin Güldaşı'nın "bireysel eylemi" olduğuna karar verdi. "Kasten adam öldürme" fiilinden cezalandırılan Güldaşı hakkında "pişmanlık" indirimi de yapıldı.
Diğer sanıklar hakkında "kasten yaralama" suçundan ceza veren mahkeme, cezayı önce para cezasına çevirdi, ardından da erteledi.
AVUKATLARDAN AÇIKLAMA
Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir Şubesi adına süreci takip eden avukatlar Şule Arslan Hızal ve Hülya Üçpınar, "Mahkemenin bu kararı yürek sızlatan bir karardır. 'İşkenceye sıfır tolerans' söyleminin ardında yatan gerçek Adana 5.Ağır Ceza Mahkemesi kararında da görüldüğü üzere politik bir göz boyama çabasından başka bir şey değildir" dedi.
Kararın "işkencecilere cezasızlık" yaklaşımının açık ve somut bir sonucu olduğunu belirten avukatlar, şu değerlendirmelerde bulundu: "İşkence dosyaları büyük oranda 'kovuşturmaya yer olmadığı' ya da 'beraat' kararlarıyla veya 'zamanaşımı' ile sonuçlanmaktadır. Açılan davalarda 'işkence' nitelemesine rastlamak son derece zordur; açılan davalardaki atılı suç, bugünkü kararda da olduğu gibi, çok az bir ceza gerektiren, paraya çevrilmesi mümkün olan, hükmün açımlanması geri bırakılabilen 'zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suretiyle kasten yaralama'dır. Nitekim bu dosyada da görüldüğü gibi işkenceciler halen yargı eliyle korunmakta, işkence mağdurları halen acılarıyla baş başa bırakılmaktadır. Adalet arayışları sırasında yaşanan bu cezasızlık olgusu da mağdurların, maruz kaldıkları fiziksel ve ruhsal travmanın derinleşmesinden başka bir şeyle sonuçlanmamaktadır."
Avukatlar, mahkemenin kararını temyiz edeceklerini ve sürecin takipçisi olacaklarını duyurdu.
Kaynak: ETHA