Kürt çocuklar Türkiye cezaevlerinde insanın kanını donduracak işkencelerle yüz yüze. Bütün bunlar olurken hükümetin ‘işkenceye sıfır tolerans’ yalanıyla hâlâ ortalıkta dolaşması ve kamuoyunun sessizliği dikkat çekiyor.
POZANTI CEZAEVİ ÇOCUK CEHENNEMİ
Çocuklara yönelik anti-demokratik uygulamalarla birçok defa gündeme gelen Adana Pozantı Cezaevi, şimdi de çocuklara cinsel istismar ve tecavüz ile gündemde. Siyasi nedenlerle cezaevine giren çocuklara, adli mahkumlar tarafından tecavüz edildiği ve cinsel istismarda bulunulduğu, şiddet uygulandığı, ırkçı uygulamalar yapıldığı ortaya çıktı.
ZALİMLİKLERİ ANLATILIR GİBİ DEĞİL
TMK mağduru Kürt çocuklarının cezaevlerinde maruz kaldıkları muameleyi tanımlayacak söz yok. Adli tutukluların koğuşlarına konulan çocuklar, cinsel taciz ve tecavüze maruz kaldıklarını açıkladı. Pozantı Cezaevi’nde 4 ay kalan H.K. (15), “Bazı arkadaşlarımıza adli tutuklular tarafından defalarca tecavüz edildi. Yaşadıklarımız anlatılır gibi değil” dedi.
Yaşadıklarımız anlatılır gibi değil!
Çocuklara yönelik antidemokratik uygulamalarla birçok defa gündeme gelen Adana Pozantı Cezaevi, şimdi de çocuklara cinsel istismar ve tecavüz ile gündemde. Siyasi nedenlerle cezaevine giren çocukların, adli mahkumlarla aynı koğuşa konulduğu, cezaevinde çocuklara adli mahkumlar tarafından tecavüz edildiği ve cinsel istismarda bulunulduğu, şiddet uygulandığı, ırkçı uygulamalara maruz bırakıldıkları ortaya çıktı. H.K. (15), yakın zamanda 4 ay Pozantı Cezaevi’nde kaldığını belirterek, B-4 koğuşuna yollandığını ve burada bulunan tüm tutukluların adli olduğunu ifade etti. Yanlarında kalan çocukların birçoğunun cinayet, hırsızlık ve uyuşturucu kullanmaktan tutuklu bulunduklarını vurgulayan H.K., söz konusu cezaevinde defalarca tecavüz ve taciz olaylarına tanıklık ettiklerini belirtti.
Defalarca tecavüz ettiler
H.K., “Bazı arkadaşlarımıza adli tutuklular tarafından defalarca tecavüz edildi. Bazen zorla pantolonlarımızı indirmeye çalışıyorlardı. Yaşadıklarımız anlatılır gibi değil” diye konuştu. Ş.A. (17) isimli çocuk ise, “Orada çok kötü şeyler yaşadım. Adliler, boğazımıza ip takıp sıkıyorlardı. Bizi dövüyorlardı. Terörist olduğumu söyleyip öpmemiz için yüzümüze bayrak uzatıyorlardı. Öpmek istemediğinde ise yine dövüyorlardı” dedi.
Cezaevi idaresi sessiz
Ş.A., yaşadıklarının etkisinden halen kurtulamadığını ifade etti. Serbest bırakıldıktan sonra da birçok arkadaşlarının normal yaşamlarına dönemediğini belirten Ş.A., “Arkadaşlarımız bize katılmaya utanıyorlar. Çünkü yaşadıklarını unutamıyorlar” dedi. Cezaevi idaresine defalarca söz konusu uygulamalara ilişkin bilgi verdiklerini, ancak cezaevi idaresinin sessizliğini koruduğunu vurgulayan Ş.A., Pozantı Cezaevi’nde 2 ay kaldığını ve bir aydır tahliye edildiğini söyledi. Ş.A., “Koğuşlarımızı değiştirmeleri yönünde taleplerimiz oluyor ama, taleplerimiz cevapsız bırakılıyordu” dedi.
‘En fazla cinsel istismar zorluyordu’
A.K. (17) ise, Pozantı’da kendilerini en fazla zorlayan sorunun cinsel istismar olduğunu belirterek, daha birçok sorunla boğuştuklarını da ekledi. A.K., “Adli suçlular geceleri arkadaşlarımızı zorla yataklarına çağırıyorlardı. Gözümüzün önünde arkadaşlarımızın kafasını kırıyorlardı. Ama cezaevi idaresi her zaman konuyu örtbas etmeye çalıştı” diye konuştu.
Akdeniz Belediyesi Kadın Danışmanlık Merkezi’nde pratisyen hekim olarak çalışan Didem Gediz Gelegen Türkmen ise belediye çalışanı olması nedeniyle birçok çocukla tanışma fırsatı bulduğunu kaydederek, araştırmalar kapsamında yapılan görüşmelerde cinsel istismara varan baskı ve şiddet mağduru çocukları dinlediklerini söyledi. Gelegen, çocukların cinsel istismarı anlatırken, hep bir başkasının başına gelmiş gibi anlattığına dikkat çekti.
‘Çığlıkları duymamak için...’
‘Çocukların kendilerini ifade etmekte zorlandıklarını ve dayanışmaya, desteklenmeye ne kadar ihtiyaç duyduklarını anlatan Gelegen, bir yandan da hem dünyaya hem de insanlara güvenmediklerini fark ettiğini aktardı. Gelegen, Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın gözaltı ve cezaevi deneyimi nedeni ile özellikle eğitimi sekteye uğrayan çocuklar için yürüttüğü psikososyal destek programı çerçevesinde belli çocuklarla görüşmelerinin devam ettiğini aktardı. O görüşmeler sırasında çocukların kendilerini daha açık bir şekilde ifade etmeye başladığını belirten Gelegen, “Örneğin çocuklardan bir tanesi, çok küçük yaştaki bir çocuğun koğuş sorumlusu tarafından zorla yatağına alındığını, onun çığlıklarını duymamak için kulaklarını kapattığını anlattı. Bunların hepsi ruhlarında derin yaralar bırakacak olaylardı” diye konuştu. Gelegen “Cezaevinde olup bitenlerden haberdar olan herkes artık bu davanın bir takipçisi olmalı. Devlet çocuk suçluluğunu engellemek istiyorsa, mahallelere karakollar kurmak yerine çocukların kendilerini geliştirebilecekleri yerler kursun. Devlet bir şahıs değil ki kendi vatandaşı çocuklara karşı kin gütsün, tecavüz edilmesine göz yumsun. Devletin böyle bir kin ve politikaya hakkı yok” diye konuştu.
Kaynak: Özgür Gündem