Taksim'i insansızlaştırma projesine karşı bir araya gelen binlerce kişi, "Taksim emek ve demokrasi meydanımızdır" dedi, Taksim Meydanı'na hep birlikte sahip çıkma çağrısı yaptı.
Başbakan Erdoğan'ın seçimlerden önce açıkladığı Taksim projesine karşı binlerce kişi Taksim'de eylem yaptı.
Çok sayıda kurumun oluşturduğu Taksim Dayanışması'nın çağrısı ile Beyoğlu Tünel'de bir araya gelen binlerce kişi, Taksim Meydanı'na doğru yürüyüşe geçti. Eylemde, "Betonlaştırma, insansızlaştırma, kimliksizleştirme projesine karşı meydanımız, parkımız, kültür merkezimiz için Taksim Dayanışması" yazılı pankart açıldı.
DİSK, KESK, Mimarlar Odası, Çevre Mühendisleri Odası, Halkların Demokratik Kongresi, TKP, CHP, Halkevleri'nin de aralarında olduğu çok sayıda kurum pankart ve flamalarıyla yer alırken, Sanatçılar Girişimi de "Reddediyoruz" yazılı dövizleriyle eyleme katıldı.
Tulum ve ritm eşliğinde yürüyüşe geçen binler, sık sık "Emeğine kentine meydanına sahip çık" sloganını ve AKP karşıtı sloganlar attı. Yıkılmak istenen Emek Sineması önünden geçilirken de "Emek bizim İstanbul bizim" sloganı atıldı.
Yürüyüş boyunca katılım artarken, Taksim Meydanı'na gelindiğinde binlerce kişiyi Bandista'nın şarkılarıyla karşılandı. Balonların uçurulmasının ardından Taksim Dayanışması adına Orhan Aydın bir açıklama yaptı.
BİR YER ALTI PROJESİ
Aydın, Başbakan Erdoğan'ın seçimler öncesinde hazırladığı ve yayalaştırma projesi adı altında tanıtılan Taksim projesinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi ve 2 numaralı Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu tarafından onaylandığını hatırlattı. Projenin aslında betonlaştırma, insansızlaştırma ve kimliksizleştirme projesi olduğunu belirten Aydın, şöyle devam etti: "Bu proje aynı zamanda araç ve yaya güvenliğini tehdit eden, dalış rampaları ve istinat duvarlarıyla, yayaların meydana erişimini engelleyen, koridorlaştırılmış kaldırımlarıyla tarihi bir ortamın görsel ve yaşamsal bütünlüğünü yok eden bir yer altı projesidir."
'EMEK VE DEMOKRASİ MEYDANIMIZ'
Taksim'in koruma altına alınmış kültür varlığı olduğunu ve İstanbul'un en önemli kamusal alanı olduğunu kaydeden Aydın, projenin durdurulmasını istedi.
Aydın, "Taksim, tüm bayramlarımızı, şenliklerimizi, sevinçlerimizi, tepkilerimizi ve hak taleplerimizi dillendirdiğimiz emek ve demokrasi meydanımızdır. Taksim Meydanı'na hep birlikte sahip çıkıyoruz. Çünkü Taksim hepimizin" diye konuştu.
Kaynak: ETHA
Taksimli anarşistler ise eylemde şu bildiriyi dağıttı:
TAKSİMİN RUHU BİZİM, BEDENİ DE!
Doğup büyüdüğümüz ya da yaşamakta olduğumuz bu kentte, yaşama ehliyetimizi daha baştan birilerine kaptırmış gibiyiz. “Birileri” bizleri hiç hesaba katmadan bizim adımıza kararlar veriyor, hiçbir dahlimizin olmadığı birtakım uygulamaları “hizmet” olarak bize zorla “sunuyor”.
Bu “hizmetlerin” mahiyetini de, her zamanki gibi iktidarda olanın yanında mevzilenmiş medyadan, televizyonlardan öğreniyoruz! Her gün geçtiğimiz cadde artık ortadan kalkacakmış, oturduğumuz yer yıkılacakmış. Başbakan bu yıl da şu kadar araba sattık, başarılıyız diyor; arabalara da yeni yollar, altgeçitler, tüpgeçitler, viyadükler, yeni köprüler gerekiyormuş. Devlete para, daha fazla para, bize de susmak ve seyretmek düşüyormuş!
Bu bir kâbus! İş başındaki zevat, Dolapdere’de, Tarlabaşı’nda mutenalaştırıcı düzenlemelelerden sonra, şimdi de her birimize, hepimize ait olan Taksim Meydanı’nı “düzen”liyor. Birileri en ufak bir fikrimiz, en ufak bir hatıramız, en ufak bir isteğimiz, en ufak bir hayat tasavvurumuz olamazmış gibi çoktan ihaleye çıkarttığı, planlarını çizdirdiği, nereye neyi konduracağını çoktan belirlediği, üzerinde belki bütün hayatımız boyunca yürüdüğümüz caddeleri, kocaman deliklere döndürmeye, beton cehennemine dönmüş şehirde hayvanlar ve insanların soluklanabileceği birkaç yerden biri olan Taksim Gezi’nin, otellerin işgalinden kalan kısmını da park olmaktan çıkarmaya, oralarda yaşayan onca hayvanın ve insanın ve ağacın hayat rotasını değiştirmeye çoktan karar vermiş oluyor. İş makinaları çalışmaya hazır bile!
Bu arada gitgide daha renksiz, daha özelliksiz, hatırasız, tekdüze, neşesiz, güdük bir hal alan, bizim geçmişimizden, bugünümüzden ve geleceğimizden başka bir şey değil!
Muktedirler, özellikle bu inkâr ve unutkanlık cumhuriyetinde, hafızalarımızla, toplumsal belleğimizle oynamanın sayısız faydalarını iyi biliyor. Kendilerinden önceki muktedirlerin etnik temizliğine kurban gitmiş insanların izlerini silmek üzere kent, kasaba, köy ve sokakların değiştirdiği adlarını, bugün bir lütufmuşçasına iade etmeyi vadediyor ama aslında adları iade edilse bile bu yerlerin dokularını değiştiriyor, o dokuya göre oluşmuş hayatlarımızı siliyor, yeniden biçimlendiriyor. Yakın geçmişini bile hatırlamaktan aciz bunaklara dönmemizden, en büyük suç çetesi olan devletin çıkarı var elbet. Taksim’deyse silinmesi gereken çok iz var; her birimizin tek tek ve milyonlarcamızın ortak belleği var orada.
İktidar, işini iyi biliyor: Kirleten, bozan, aptallaştıran, uyuşturan, bölen “siyaset”in çarklarını döndürüyor, başımızı döndürüyor, “köşe” döndürüyor... Özellikle yerel yönetimlerde yol açtığı yapay “siyasi” tercih çekişmeleriyle, sahte gündemlerle kafaları bulandırıyor. Tepeden inmeci –tepeden denetlemeci paragöz/iktidargöz güdülerin kol gezdiği bu iklimde, bize ne yapıldığını bile anlamadan dilsizleşiyor ve silikleşiyoruz. Yani onlara izin veriyoruz! Hatta onları varetmemiz yetmiyor, onları inanılmaz bir güç ve iktidarla donatıyoruz.
Biz anarşistler şunu bilir şunu söyleriz: Her türlü, her ölçekteki iktidar biz izin verdiğimiz için ve verdiğimiz kadar vardır. Muktedirlerin rantçı, çıkarcı, siyasetçi tecrübeleri varsa bizim de isyankâr, arzulu, hayaller kuran, oyunbozan, imal edilmiş tarihlere pabuç bırakmayan bir yaşam sevincimiz var. Taksim’i insanlara, hayvanlara, ağaçlara rağmen bir otomobil düzeneğine; ruhsuz, tarihsiz, yaşamsız bir sapağa dönüştürmenize iznimiz yok!
TAKSİMLİ ANARŞİSTLER