12 Eylül'ün darbeci generalleri dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ile Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya, 4 Nisan'da darbe suçundan hakim karşısına çıkacak. Darbe mağdurları, sadece iki generalin değil, dönemin bütün kamu görevlilerinin, hükümet yetkililerinin ve sorumlularının yargılanması talebiyle 4 Nisan'da adliye önünde olacaklar.
12 Eylül darbesinin cuntacı şefleri Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya 4 Nisan'da hakim karşısına çıkacak. Evren ve Şahinkaya duruşma öncesinde mahkemeye gönderdikleri savunmada, "Biz kurucu iradeyiz" diyerek darbe suçundan yargılanmayacaklarını iddia ettiler. Darbeci generallerin avukatları kamuoyuna da açıkladıkları savunmada, sanıklar darbe suçundan yargılansa bile davanın zaman aşımın devreye girmesi gerektiğini ileri sürdü. Savunma, darbe mağdurlarının sert tepkisini çekti.
ETHA'ya konuşan darbe mağdurları, Evren ve Şahinkaya'nın darbe suçundan yargılanacakları 4 Nisan'da Ankara Adliyesi önünde olacaklarını belirtti. 12 Eylül mağdurları, sadece Evren ve Şahinkaya'nın değil, dönemin siyasi ve askeri ve tüm kurum ve görevlilerinin yargılanması talebiyle, davaya müdahil olacaklarını ve mahkeme önünde adalet talebini dile getireceklerini vurguladı.
'İŞKENCELERİN, ÖLÜMLERİN HESABINI SORMAK İÇİN DAVAYA MÜDAHİLİM'
12 Eylül'de tutuklanmış, işkence görmüş ve eşini işkencede kaybetmiş olan yazar Mukaddes Erdoğdu Çelik, dönemin darbeci generallerinin mahkemeye gönderdiği savunmaların siyasi anlamının toplumu 12 Eylül darbesine yeniden ikna amacı taşıdığını söyledi. Davaya müdahillik talebinde bulunacağını belirten Çelik, bu davanın 12 Eylül'le hesaplaşma anlamı taşımadığını, darbeyle hesaplaşma mücadelesini geriye çekmeye çalışanlara karşı daha güçlü barikat olmak için, 12 Eylül'ün tüm sorumlularının yargılanması talebiyle mahkeme önünde olmanın önemli olduğunun altını çizdi.
Mukaddes Erdoğdu Çelik, şöyle konuştu: "12 Eylül'e karşı bir dava açılmış olması, bu topraklarda adalet mücadelesinin en önemli konularından biri olmaya devam ediyor. Darbelerle hesaplaşmak; eşit, özgür, adil bir dünya için mücadele kadar güncel ve her bir ölümün, her bir işkencenin tek tek hesabını sorabilmek ve insanlığın adalet duygusunu gerçekleştirebilmek çok önemli. Ortada iki tane general eskisi var. Birinin kadavrası çıkmış, GATA'ya yatırmışlar. Rejim bu haliyle bile korumaya çalışıyor. Devlet, 12 Eylül'ün yargılanmasının sistemin kendisini yargılaması anlamına geldiği için bu davadan geriye dönüş çabası içinde. Evren'in avukatlarının yaptığı açıklamalar ve burjuva medyanın tavrı bunu gösteriyor. Bugün 12 Eylül şahsında adaletsizliklere, darbelere, işkencelere karşı önemli bir toplumsal tepki var. İşte bir hafta sonra mahkeme var. Evren ve Şahinkaya'nın avukatları savunmaları kamuoyuna yayınlıyorlar. Çünkü toplumsal muhalefeti düşürmek istiyorlar, politik anlamı budur. 4 Nisan'da Ankara'ya gideceğiz. Bugün toplumu yeniden 12 Eylül'e ikna etme çabalarına karşı daha güçlü barikat olabilmek önem kazanıyor."
'SİSTEMLE HESAPLAŞMADAN TETİKÇİLERLE UĞRAŞMANIN ÖNEMİ YOK'
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde uluslararası ilişkiler öğretim üyesiyken 12 Eylül darbesinin ardından görevine son verilen araştırmacı-yazar Haluk Gerger, 12 Eylül darbesinin kişiler meselesi olmadığını, bir sistem meselesi olduğunu söyledi.
4 Nisan'da görülecek davanın 12 Eylül'le hesaplaşma anlamına gelmeyeceğine dikkat çeken Gerger, şöyle konuştu: "12 Eylül bir kişi meselesi değil, sistem meselesi. Sistemle hesaplaşmadan onun tetikçileri ile uğraşmanın anlamı yok. Kenan Evren, 12 Eylül darbesinin baş tetikçisi. Sonuçta o da bu sistemin hizmetlisi, tetikçileri. 12 Eylül binlerce, on binlerce zalimi kapsayan bir olay. Suç ortakları çok. Amerika'dan TÜSİAD'a ve onların üniversitede, orduda, bürokraside, şuradaki buradaki hizmetlilerinden oluşan büyük bir tetikçi ordusu var. Göstermelik iki yaşlı adamı mahkeme ederek 12 Eylül'le hesaplaştık denebilir mi? Olmaz tabi. Hukuku magazinleştirmekten başka bir şey değil bu yapılan açıklamalar."
'DÖNEMİN TÜM KAMU GÖREVLİLERİ YARGILANMALI'
12 Eylül darbecilerinin yargılanması için savcılığa suç duyurusunda bulunanlardan biri de Necati Abay. Bugün Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu sözcülüğü yapan Abay, 12 Eylül darbesi mağdurlarından.
Abay, 4 Nisan'da görülecek davaya müdahil olma sebebini ve taleplerini şöyle açıkladı: "Ben 12 Eylül döneminde bir ay boyunca ağır işkencelerden geçirildim, kişisel bir mağduriyetim var, aynı zamanda Metris askeri cezaevinde kaldım. Burada diğer tüm tutuklular gibi günlük işkencelere maruz kaldık. Ayrıca iki devrimcinin de katledilmesine tanık oldum. Birisi Hakkı Erdoğan. Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü'nde öldürdüler, bununla ilgili suç duyurusunda bulundum. Yine cezaevinde Adil Can adındaki devrimci öldürüldü. Yaptığım suç duyurusunda da bunları özel olarak belirtmiştim. Tabi milyonlarca emekçi, işçi, memur, halklarımız mağdur oldu bu dönemde. Dolayısıyla darbeyi yapan generallerin yargılanması temel insan hakkı meselesidir. Sadece bu iki kişi değil, o dönemde görev almış tüm kamu görevlilerinin de yargılanmasını istiyorum, davaya müdahilim."
'SİLAH ZORUYLA KENDİLERİNİ KURUCU İRADE YAPTILAR'
78'liler Girişimi'nden Baki Ceylan da 12 Eylül darbesinin cezaevine konulan, işkencelerden geçirilen mağdurlarından. Ceylan, uzun süredir darbecilerin yargılanması için 78'liler olarak bir kamuoyu oluşturmaya çalıştıklarını belirterek, "4 Nisan'da biz de Ankara'ya gideceğiz. Hükümetin 12 Eylül darbecilerini yargılama konusundaki tutarlılıklarını da orada anlamış olacağız, mahkeme önünde de bu anlamıyla çağrıda bulunacağız" dedi.
Ceylan şöyle devam etti: "12 Eylül'ün insanları nasıl yargısız infazlarla cezalandırıldığını bütün toplum biliyor. Bunlardan hesap sormak için 4 Nisan'da mahkeme önünde olacağız. Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'nın avukatları aracılığıyla yaptıkları savunma dile getirdikleri 'kurucu iradeyiz yargılanamayız' sözünü hukuki bir yanı da yok. Kendi oluşturdukları antidemokratik anayasayla kendilerine bu hakkı tanıdılar. Biz böyle bir iradeyi tanımadık, vermedik onlara. Onların kurucu irade olması mümkün değil. Silah zoruyla mevcut olan anayasayı kendileri ilan ettiler, kendilerine dokunulmazlık zırhı geçirdiler, bunu kendilerine hak olarak görüyorlar. Ama bu hakkı kimse onlara tanımayacak."
'AKP HÜKÜMETİNİN SAMİMİYETİ ORTADA'
12 Eylül mağdurlarından Hulusi Zeybel de bu davanın gerçek bir yargılama olacağına inanmayanlardan. Zeybel, bunun sebebini şöyle açıklıyor: "Zaten iddianame hukuk tekniği bakımından tartışmaya boğulmaya çalışılıyor. Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya da basına savunmalarını verdiler. Burada amaç davayı gerçek bir yargılamadan uzaklaştırmak. Bir bütün olarak darbe koşullarını hazırlayanlar, siyasi liderlerde olmak üzere, bütün işbirlikçilerin bunların yargılanması gerekir, bu topluma zarar üzerine bir yargılama yapılması gerekir."
AKP Hükümetinin, 12 Eylül darbesi ve darbecilerle hesaplaşmada samimi olmadığını vurgulayan Zeybel, şöyle konuştu: "Böyle bir yargılamaya çok müsait bir ortam olduğunu düşünmüyorum. Çünkü hükümetin bu konudaki samimiyeti ortada. Kendi iktidarını kitlelerin gözünde meşrulaştıracak bir malzeme şeklinde görülüyor. 4 Nisan'daki dava için müdahil dilekçelerimizi daha öncesinden vermiştik. Bu dava göstermelik de olsa, gerçek bir yargılama için 4 Nisan'da mahkeme önünde olacağız. 12 Eylül'de zarar görmüş herkesin müdahillik talebinde bulunması gerektiğini düşünüyorum, ancak bununla bir şeyler başarılabilinir diye düşünüyorum."
Kaynak: ETHA