Diyarbakır Barosu, Gülistan Gümüş cinayeti davasında “Namus, vatan aşkı Allah aşkı gibidir. Öldürülen kadın masum değildir” diyen sanık avukatına uyarı cezası verdi.
Diyarbakır Barosu, ailesince öldürülen Gülistan Gümüş cinayeti davasının sanık avukatı Z.Y.'ye meslek kurallarını ihlal ettiği ve savunma hakkı kapsamı dışına çıktığı için uyarı cezası verdi.
Avukat Z.Y., 5 Nisan 2007'de görülen duruşmada "Namus, vatan aşkı Allah aşkı gibidir. Öldürülen Gülistan Gümüş masum değildir" demişti.
Şikayetçilerden avukat Habibe Yılmaz Kayar bianet'e kararın önemli, ancak gecikmiş açıkladı.
"Avukatların tutumları uluslararası hukuk değerlerine uygun olmak durumundadır.Töre bahanesi ile öldürme suçunun yargılamasında bu değerler ve tutum farklılaşamaz.
"Savunma özgürlüğü, kadına yönelik suç işlemeyi övme özgürlüğü değildir. Hele yaygın ve sistematik kadına yönelik şiddeti meşrulaştırma olarak asla düşünülemez. Avukatlar savunma hakkı kapsamında müvekkil duyguları ile özdeşleşemez. Yaşam hakkını ortadan kaldırıcı, insan haklarına apaçık aykırı bir bir şiddeti yerel, kültürel ve geleneksel gerekçelerle suçun bahanesi haline getiremez. Evrensel insan hakları durulması gereken yeri de belirtmektedir. Bu kararın anlamı bu.
"Aslında gecikmiş bir karar bu. Çünkü başlangıçta Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu soruşturma açılmasına gerek duymadı. İtirazımız üzerine Barolar Birliği kararı bozunca, bu kararı vermek gerekliliği ortaya çıktı."
Ne olmuştu?
Diyarbakır'ın Çınar ilçesinde "berdel" usulüyle evlendirilen ve "erkek çocuk doğuramadığı" gerekçesiyle eşinin ailesinden gördüğü baskılara dayanamayıp İstanbul'a yerleşen Gümüş, "berdel" bozulur düşüncesiyle köyüne geri dönmüştü.
Gümüş 22 Temmuz 2006'da uzun namlulu silahla tarandı. Avukat Z.Y.'nin, öldürülen kadının masum olmadığını ve cinayetin "töre gereği" işlendiğini söylemesi tepkilere yol açtı.
Z.Y., savunmasında "Sadece bizim bölgede değil, dünyanın neresine gidilirse gidilsin, bu durumlar vardır. Burada bazı kesimler namuslarını candan öte görür. Bu kadının öldürülmesi de basit bir namus cinayeti değildir,'' dedi.
"Bir silah yakalanmıştır. O silahı kullanan suçunu itiraf etmiştir. O da M.Ş.T.'dir. Diğer sanıklarla ilgili dosyada çelişkiler vardır, Bu nedenle B.G. ve H.T.'nin tahliyelerini, olmazsa kefaletle serbest kalmalarını talep ediyoruz.''
Baro'nun iki kararı
Diyarbakır Barosu Nisan 2007'de "Bu benzetmeler ve değerlendirmeler kaba ve yanlış olabilir ama şikayetli avukatın müdafiliğini yaptığı sanıkların hukuki durumlarını değerlendirirken savunma dokunulmazlığı sınırlarını aşmadığı ve savunma çerçevesinde kaldığı" değerlendirmesiyle disiplin kovuşturmasına gerek görmemişti.
Nisan 2009'da ise Türkiye Barolar Birliği şikayetçilerin karara itirazını kabul edince Baro kararını şöyle açıkladı:
"1136 sayılı Avukatlık kanununun 158 maddesi esas alınarak şikayetli avukatın TBB meslek Kurallarının 3, 4, 5 ve 6. maddeleri ile avukatlık kanununun 34.maddesi gözönünde bulundurulduğunda yapılan savunmanın ilgili maddeleri ihlal ettiği kanaatine varılmış ve kullanılan sözlerin savunma hakkı kapsamında düşünülmesine olanak görülmemiştir."
* Kararda geçen avukatlık meslek kuralları:
3- Avukat mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür.
4- Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır. Avukat özel yaşantısında da buna özen göstermekle yükümlüdür.
5- Avukat yazarken de, konuşurken de düşüncelerini olgun ve objektif bir biçimde açıklamalıdır. Mesleki çalışmasında avukat hukukla ve yasalarla ilgisiz açıklamalardan kaçınmalıdır.
6- Avukat iddia ve savunmanın hukuki yönü ile ilgilidir.
Kaynak: Bianet