18 Ocak 2012 Çarşamba

"Öncelikli Olan Çocuk Haklarıdır"

Yargıtay, bir davayla ilgili verdiği kararda, cinsel istismara uğrayan çocukların isimlerinin iddianamede yer almamasına rağmen dava açılabileceğine hükmetti. Çocuk hakları uzmanı Avukat Topuzoğlu kararı bianet'e değerlendirdi.

Çocuk hakları uzmanı Avukat Aşkın Yaşar Topuzoğlu, Yargıtay'ın cinsel istismara uğrayan çocukların dava açılması için hazırlanan iddianamede açık kimliklerinin yazılmamasının davayı engellemediği yönündeki kararını bianet'e değerlendirdi.

Çocukların korunması, deşifre edilmemeleri, özel hayatlarının gizliliği, çocuk haklarındaki temel ilkeler ve sözleşme hükümlerine uygunluk anlamında Yargıtay'ın gerekçesinin çok memnuniyet verici olduğunu söyledi.

"Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin temel ilkesi olan çocuğun öncelikli yararı gözetilmiş kararda. Bu düzenlemede yasama, yargı, yürütme organlarının işlemlerinde çocuğun yararının gözeteceği belirtilir."

Topuzoğlu, iç hukukla çeliştiğinde dahi öncelikli olanın Çocuk Hakları Sözleşmesi olduğunu anlatarak Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin anayasaya göre iç hukukun üzerinde olduğunu hatırlattı.

Yargıtay'ın kararının örnek teşkil edebildiği için de önemli olduğunu vurgulayan Topuzoğlu, kararın çocuk haklarına dair görüşün değişmeye başladığını; çocuğa dair bir bakışın, çocuk lehine, onların yararına bir anlayışın oluştuğunu gösterdiğini ifade etti.

Çocukların mağduriyeti artmasın

Kırklareli'ndeki çocukların cinsel istismara uğradığı bir olaya ilişkin dava açılması sürecinde Yargıtay çocuk hakları açısından örnek olacak bir karar verdi.

İlköğretim öğrencisi olan üç kız çocuğuna cinsel istismarda bulunan S.M. adlı şüpheli hakkında dava açılması için savcı iddianame hazırladı. Ancak hazırlanan iddianamede mağdur çocukların açık kimlikleri yer almadı.

İddianame çocukların daha fazla mağdur olmaması için kimlik tespiti yapılmadan hazırlandı; olayın okul bahçesinde olması, görgü tanıklarının ifadeleri ve olay yerinde bulunan meni örnekleri delil olarak gösterildi. Ancak Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesi iddianameyi kabul etmedi.

Dosya Yargıtay'a gittiğinde ise Yargıtay 14. Ceza Mahkemesi'nin değerlendirmesi farklı oldu. Yargıtay, suçun mağdurlar üzerinde doğuracağı olumsuz etki göz önüne alındığında, kimlik bilgilerinin tespit edilmemesinin suçun oluşumunu etkilemeyecek olmasından hareketle farklı karar verdi.

Olay yerindeki meni örnekleriyle şüphelinin DNA'sının örtüşmesi ve cinsel istismarı gören tanıkları ifadeleri dava açmak için yeterli görüldü. "Esasen ve gerçekte ortada suçun mağdurunun var olduğu, yapılan soruşturmada toplanan delillerin kamu davasının açılmasına ilişkin yeterli şüphe oluşturduğu" yorumu getirildi.

Kaynak: Bianet