Gazeteci Uğur Mumcu, yarın ölümünün 19. yıldönümünde anılacak. bianet'e konuşan Özgür Mumcu, “Tüm faili meçhul davalarda, babamınki de dahil olmak üzere benzer bir desen var ve benzer bir noktada tıkanıyor” dedi.
Araştırmacı gazeteciliğin öncüsü Uğur Mumcu, ölümünün 19. yıldönümünde, yarın İstanbul ve Ankara'da anılacak.
24 Ocak 1993'te evinin önünde bulunan arabasına konulan bombanın patlaması sonucu hayatını kaybeden gazeteci Mumcu'nun sevenleri yarın saat 13.00'te karanfillerle ve mumlarla evinin önünde toplanacak.
Uğur Mumcu'nun oğlu Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi ve yazar Dr. Özgür Mumcu bianet'e, "Tüm faili meçhul davalarda, babamınki de dahil olmak üzere benzer bir desen var ve benzer bir noktada tıkanıyor" dedi.
Mumcu, ailenin 2011'de suçun asli failleri ve azmettiricileri hakkında yürütülen soruşturma ve kovuşturmada ihmali görülen yetkililer hakkında yaptığı suç duyurusuna bir karşılık alamadıklarını söyledi.
Suç duyurusuna, yeni bir soruşturmaya gerek olmadığına dair bir cevap geldiğini ifade eden Mumcu, siyasi cinayetleri takip eden Toplumsal Bellek Platformu olarak, Anayasa çalışmaları sırasında meclisteki Anayasa Komisyonu'na insanlığa karşı suçlara ilişkin bir takım önerilerde bulunduklarını belirtti.
Mumcu, "12 Eylül soruşturmasını yakından izliyoruz ve Mecliste bir araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin taleplerimiz devam ediyor" şeklinde konuştu.
Uğur Mumcu davasında mahkûm olanların kimden emir aldığının hiçbir zaman ortaya çıkarılmadığını vurgulayan Mumcu, "Devletin içinden emir gelmediyse de emniyetin ihmalinin aydınlatılmasını istiyoruz. O mahkûm olanlar yalnızca babamı öldürmedi, üst üste cinayetlerde emniyetin ihmalinden bahsetmemek mümkün değil. Yani bu örgütler konusunda ya devletin katkısı ya da emniyetin ihmali var. Bunlar ortaya çıkarılmadı. Ama benim artık fazla bir umudum yok" dedi.
Hrant Dink davasında devlet bağlantılarının çok daha açık olmasına rağmen olayın üzerine gidilmediğini ifade eden Mumcu şöyle konuştu:
"Ortada bir istihbarat elemanı var; bağlantıyı devlet birimleriyle kurmak çok daha kolaydı ancak üzerine gidilmedi."
"Tüm bu faili meçhul davalarda, babamınki de dahil olmak üzere benzer bir desen var ve benzer bir noktada tıkanıyor. O nokta, emniyet ya da askere yaklaştıkça geliyor. Oradan sonra ilerletilemiyor; ya bir belgede tahrifat olmuş oluyor ya karartılan bir delil oluyor ya bir tanığın ifadesi alınmamış oluyor."
* Toplumsal Bellek Platformu, aydınlara karşı yapılan suikastların "insanlığa karşı suç" olarak kabul edilmesi ve bu tür cinayetlerle ilgili soruşturma ve kovuşturmalarda zamanaşımının ortadan kaldırılması için mücadele ediyor.
Ne olmuştu?
Mumcu, 24 Ocak 1993'te Ankara'da evinin önünde, aracına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu hayatını kaybetmişti.
Yargıtay'dan iki kez dönen dosyada Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi savcısı Salim Demirci, her ne kadar "örgüt içindeki konum ve faaliyetleriyle uyumlu şekilde bilgi verilmediği" gerekçesiyle sanıkların Topluma Kazandırma Yasası'ndan yararlanmalarına karşı çıktıysa da şu anda ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılan Ferhan Özmen tutuklu.
Sanıklar arasında Ekrem Baytap, Mehmet Ali Tekin, Hasan Kılıç, Abdulhamit Çelik, Fatih Aydın, Yusuf Karakuş ve Mehmet Aydın da var. Cinayette sorumluluğu bulunan "Tevhid-Selam Kudüs Örgütü"ne üye olduğu iddia edilen dört kişi geçen yıl yeni bir dava açılmıştı.
1975'te Cumhuriyet'e yazmaya başlayan Mumcu 1991'e kadar bunu sürdürdü; 20'den fazla kitabı yayınlandı. 1991-1992'de Milliyet'te yazdı, Cumhuriyet'te yönetim değişince yeniden gazeteye döndü. Yeni Ortam ve ANKA'da da çalışmıştı.
Kaynak: Bianet