24 Ocak 2012 Salı

Nefret Suçlarına Karşı Yasa Teklifi

Dink cinayetini ve Kaya'nın ülkeden çıkmak zorunda bırakılmasını nefret suçu olarak tanımlayan Ağbaba, verdiği kanun teklifiyle nefret suçlarına karşı yasal düzenleme yapılmasını talep etti.

Hrant Dink cinayeti ile Ahmet Kaya'nın Fransa'ya sığınmasına yol açan nefret suçlarının cezalandırılmasına yönelik kanun teklifi Meclis'e sunuldu.

"Nefret Suçlarının ve Ayrımcılığın Önüne Geçilebilmesi için Türk Ceza Kanunu'nun 216. Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi"ni, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Malatya Milletvekili Veli Ağbaba hazırladı.

Ağbaba'nın sunduğu gerekçeler arasında cinsel yönelimleri nedeniyle nefret suçuna maruz kalanlar da var:

"Nefret suçunun oluşmasına neden olan önyargılar, etnik veya ulusal aidiyete, din veya inanca, engellilik durumuna yönelik olduğu gibi, zenginlere, yoksullara, içki içenlere, küpe takanlara, uzun saçlı olanlara ve farklı cinsel yönelimlere karşı da söz konusu."

"Nefret suçuna yönelik hukuki düzenlemenin olmaması, başta cinayet ve katliamlar olmak üzere bu eylemlerin cezasızlığa yol açıyor" diyen Ağbaba, yazılı ve görsel basın yoluyla işlenen suçların tamamen cezasız kaldığına dikkat çekti. Ağbaba, kanun teklifinde verdiği "nefret suçu" örneklerini şöyle sıraladı:

1938 Dersim katliamı, gayrimüslimlere yönelik 6-7 Eylül 1955'teki saldırılar, 1978 Maraş katliamı, 1978 Malatya olayları, 16 Mart katliamı, 1978 Bahçelievler katliamı, 1980 Çorum katliamı, 1993 Sivas katliamı, 1995 Gazi katliamı, 19 Ocak 2007 Hrant Dink cinayeti, 2007 Zirve Yayınevi katliamı.

Vanlılara yönelik nefret söylemi

Ayrıca, Ahmet Kaya'nın Fransa'ya sığınmasına ve orada ölmesine neden olan nefret söylemi içerikli yayınlar, 1998'de Malatya İnönü Üniversitesi öğrencisi Ümit Cihan Tarho ile Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi öğrencisi Kenan Mak'ın oruç tutmadıkları için öldürülmeleri ve Van depreminin ardından yazılı ve görsel basın ile internet sitelerindeki ırkçı söylem de nefret suçlarına örnek gösterildi.

Kanun teklifinde, TCK'nın "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama" başlıklı 216. maddesine, "Nefret suçu kapsamında verilen cezalar paraya çevrilemez, suçlar zamanaşımına uğramaz" şeklinde ekleme yapılması öngörülüyor.

5187 Sayılı Basın Kanunu'nun 3. maddesinin 2ç fıkrasının da şu şekilde değiştirilmesi teklif ediliyor:

"Basın özgürlüğünün kullanılması, demokratik ilkeler göz önüne alınarak; nefret suçları, ırkçı ve etnik ayrımcılığa karşı Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşme hükümleri ile çatışan hallerde sınırlandırılabilir."

Kaynak: Bianet