Şırnak'ın Uludere İlçesine bağlı Ortası Köyü'nde 28 Aralık'ta öldürülen 35 kişi ile ilgili olarak Mazlum Der, ÇHD, TİHV, İHD, Türkiye Barış Meclisi, KESK, TTB ve DİSK'in olayın yaşandığı bölgede yaptığı inceleme sonucunda hazırlanan raporu bugün bir basın toplantısıyla kamuoyuna açıklandı.
İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, bugün Mülkiyeliler Birliği'nde yapılan sivil toplum örgütlerinin (STÖ) hazırladığı Uludere Raporu'nun basın açıklamasında sözlerine böyle başladı.
Katliamdan sağ kurtulanlarla görüştüklerini, otopsinin yapıldığı hastanede incelemeler yaptıklarını söyleyen Türkdoğan, yapılan inceleme sonucunda cesetlerin kimlik tespitlerinde aileleri temsilen sadece Şırnak Barosundan tek bir avukatın bulunduğunu, otopsiye hastanenin de uygun olmadığını belirtti. Kendilerinin de askeri birlikler tarafında engellendiğini ve askeri helikopterler tarafından taciz edildiklerini de sözlerine ekledi.
Raporda katliamdan sağ kurtulan Hacı Encü ve Servet Encü'nün de ifadelerine başvurulduğunu belirten Türkdoğan, "Onlar operasyonun bilerek yapıldığını söylediler. Katliamı yaşayanlardan, köy halkında ve muhtardan dinlediklerimizle şunu söyleyebiliriz: bu bir toplu katliamdır ve olaydan sonra kimse bu insanlara yardıma gelmemiştir. Burdan şunu anlıyoruz ki, devlet bile isteye bu insanları öldürmüştür. Katliamda tahrip gücü yüksek, yakıcı özellikte mühimmat kullanılmıştır."
"Ölürsek, Öldürürsek Nasıl Birlikte Yaşarız"
Mazlum Der Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal konuşmasında insanların kasten bombalandıklarını düşündüklerini ifade etti. Ünsal: "Öldürülen insanlar sınır ticareti yapan sivil halktır. Eğer doğru bir soruşturma yürütülecekse, bu olayın başat sorumluları olan İçişleri Bakanı ve Genel Kurmay Başkanı görevden alınmalıdır" dedi.
Operasyonların bilerek yapıldığını söyleyen Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı avukatların otopsi ve delil toplama sırasında orada olduklarını belirtti. Kozağaçlı sözlerini şöyle sürdürdü: "Devlet kaçakçılığa izin mi versin?" diyenler bu katliamı açık ve net bir şekilde meşrulaştırma çabası içindedir. Yanlışlıkla olduğuna hüküm verenler, "operasyon hatası" diyenleri pekiştirmektedirler. "
Türk Tabibler Birliği Merkez Konsey Başkanı Eriş Bilaloğlu "hata" kelimesini kullanmanın başlı başına bir hata olduğunu vurguladı. "Aradan dört gün geçti artık saklanacak bir şey yok. Fakat saklanma çabasını geçtim çarpıtıyorlar da. Adli tıp incelemesi gösterdi ki bazı insanlar yardım ulaşmadığından dolayı donarak hayatını kaybetmiştir."
Eski değerlendirme yöntemlerinden ve geçiştirme çabalarından kesinlikle vazgeçilmesi gerektiğini belirten KESK Genel Başkanı Lami Özgen ortak fikrin bu olayın katliam olduğu yönünde olduğunu söyledi. Özgen "Bu insanlar devlet gözetiminde yıllardır geçimlerini kaçakçılık yoluyla sağlamaktadırlar. Buna hata demek ne kadar doğrudur?" dedi.
DİSK Genel İi Yönetim Kurulu Üyesi Remzi Çalışkan "Yaşanılan olay bilinçli bir katliamdır" diyerek başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü "Bu katliam Dersim'i, 33 Kurşunu, Kasaplar Deresi'ni hatırlatmaktır. Bu olay Kürt sorunundaki imha ve inkarın bir sonucudur. Artık içi boş açılımlar, özür dilemeler ve sahte gözyaşları istemiyoruz."
Operasyonun planlı yapıldığını belirterek sözlerine başlayan Türkiye Barış Meclisi üyesi İmam Canpolat ise yerel güçlerin böyle bir katliama tek başlarına kalkışamayacaklarını söyledi. Canpolat: "O insanlarda birlikte yaşama isteği var ama ölürsek, öldürülürsek nasıl birlikte yaşayalım diye soruyorlar" dedi.
İnsan Hakları ve Mazlumlar için Dayanışma Derneği (MAZLUMDER), İnsan Hakları Derneği (İHD), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Tabipleri Birliği (TTB), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Türkiye Barış Meclisi (TBM) ve Disk Genel İş Sendikası'nın hazırladığı rapor için tıklayın.
Kaynak: Bianet
* Fotoğraf: Esra Koçak