9 Mart 2012 Cuma

Sivas davasında zamanaşımına tepki

Sivas katliamı davasının zamanaşımına uğratılmak istenmesine tepki gösteren Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ve Emek ve Demokrasi Güçleri, insanlık suçlarında zamanaşımının işletilemeyeceğini söyledi. Devletin, sanıkları koruduğunu belirten örgütler, 13 Mart'a Ankara Adliyesi önünde olacaklarını açıkladı.

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Sivas katliamı davasının 13 Mart'a zamanaşımına uğrama durumuna ilişkin, Emek ve Demokrasi Güçleri'nin temsilcileri ve katliamda hayatını kaybedenlerin yakınlarının katılımıyla, basın toplantısı düzenledi.

Mülkiyeliler Birliği'nde yapılan toplantıya Alevi derneklerinin yanı sıra, Eğitim Sen Genel Sekreteri Mehmet Bozgeyik, Halkevleri, KESK MYK üyeleri, İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, TTB, EMEP, EDP, BDP ve HDK temsilcileri katıldı.

Ortak basın metnini okuyan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği MYK üyesi Cemal Şahin, 2 Temmuz 1993'te aralarında aydın ve yazarlarında olduğu 35 kişinin Sivas Madımak Oteli'nde yakılarak katledildiğini hatırlattı.

Katliama ilişkin görülen dava sürecine değinen Şahin, idam cezasına çarptırılan 33 sanıktan 12'sinin yurdışına kaçtığını hatırlattı. Şahin, uluslararası arama emri olmasına rağmen hiçbir sanığın yakalanmadığını, Türkiye'ye iade edilmediğini keydetti. Bu nedenle sanıklardan Cafer Erçakmak, Şevket Erdoğan, Köksal Koçak, İhsan Çakmak, Hakan Karaca, Yılmaz Bağ ve Necmi Karaömeroğlu hakkında ayrı bir dava açıldığını söyleyen Şahin, davanın bir numaralı sanığı Cafer Erçakmak'ın geçen yıl Sivas'ta bulunan evinde öldüğünü hatırlattı.

21 Haziran 2011'de görülen duruşmada Ankara 11 Ağır Ceza Mahkemesi Savcısı Hakan Yüksel'in, "Anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüse iştirak" suçunda yargılandıklarını, bu suçun zamanaşımının 15 yıl olduğunu belirterek, 6 sanık hakkındaki davanın düşmesi talebinde buluduğunu hatırlattı. Şahin, insanlık suçlarında zamanaşımının olamayacağını vurguladı, Evrensel hukukta yer alan tanımı okudu.

'ORTAK YAŞAM KONUSUNDA KAYGILIYIZ'

AKP hükümetinin ve bizzat Başbakan'ın Alevilere yönelik nefret ve ayrımcılık söyleminde bulunduğunu söyleyen Şahin, “Bu söylemler, Alevi açılımı adı altında Alevilere yönelik itibarsızlaştırma ve asimilasyon girişimleri, Sivas ve Maraş katliamlarını lanetleme mitinglerinde, Alevilere yapılan saldırılar Alevileri hedef tahtası haline getirmektedir. Yapılanlar, ortak yaşam konusunda kaygımızı arttırıyor" dedi.

"Adalet herkes için gerekli" diyen Şahin, "Adalet yerini bulmadığı taktirde zulüm edenler, katiller zamanaşamı sayesinde ceza almaktan kurtulacak. Bu ülkeyi karanlığa sürükler" şeklinde konuştu. Bu durumda yeni katliamların yaşamamasının kaçınılmaz olduğuna işaret eden Şahin, katliam ve, insanlık suçları ile yüzleşilmesi gerektiğini söyledi.

Sivas katliamı davasının 13 Mart'ta karara bağlanacağını hatırlatan Şahin, tüm duyarlı ve vicdanlı kesimleri, ogün 9.30'da Ankara Adliyesi önüne çağırdı.

'ADIYAMAN'DA YAŞANAN TESADÜF DEĞİL'

Alevi Birlikleri Federasyonu Yöneticisi Necdet Saraç ise, Alevilere yönelik ayrımcılığın devam ettiğni söyledi, "Adıyaman’da yaşanan bir tesadüf değildir, bu çocuk işi değildir" dedi.

İnsanlık suçlarına karşı mücadelenin ısrarla sürdürülmesi gerektiğini kaydeden İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, davada zaman aşımı uygulanmaması konusunda ısrarcı olacaklarını kaydetti.

HDK Yürütme Kurulu üyesi Hüseyin Gevher, Türkiye'nin katliamlarla dolu bir tarihe sahip olduğunu söyledi. Gevher, HDK olarak, 13 Mart'ta adliye önünde olacaklarını duyurdu.

Sivas katliamı davası avukatlarından Av. Süleyman Ateş, Adıyaman'da yaşayan Alevilerin evlerinin işaretlendiğini hatırlattı, "Adıyaman'da Maraş yaşandı" dedi. Hükümet'in, "İşaretleyenler çocuklar" şeklinde açıklamalarına karşılık Ateş, “Hangi çocuklar bunlar?” sorusunu sordu.

'BU ULUSLARARASI BİR SUÇTUR'

Sivas katliamında yakınını kaybeden Hüseyin Karababa, "Tüm katillerin adresleri bir yurttaş olarak benim elimde bile var. Devlet nasıl bulamaz?" diyerek, sanıkların bulunmamasına tepki gösterdi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün bugün yapılanlara ortak olduğunu söyleyen Karababa, şöyle devam etti: "Bu uluslararası bir sorundur, suçtur. Hollanda kendi vatandaşına neden sahip çıkmıyor, bunu sormamız lazım. Almanya nasıl insanlık suçu işlemiş kişileri kabul eder? Önce bunların üzerine düşmemiz gerekiyor. Ben Sivas katliamında yakınını kaybeden biri olarak asla bu davanın peşini bırakmayacağım. Adalet yerini bulana kadar, sorularımın cevaplarını alana kadar mücadeleme devam edeceğim."

Kaynak: ETHA