Türkiye'de son 50 yıl içinde yaklaşık 1 milyon 300 bin hektardan fazla sulak alanın kurutma, doldurma ve su sistemine yapılan müdahaleler nedeniyle ekolojik ve ekonomik özelliğini yitirdiği bildirildi.
WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Derneği) Genel Müdürü Tolga Baştak, göller, nehirler, bataklıklar, turbalıklar, taşkın düzlükleri, tuzlalar, deniz çayırı yatakları, gelgit anında altı metreden derin olmayan deniz kıyısı alanları gibi kıyı sulak alanları, atık su arıtım gölcükleri ve rezervuarların sulak alan tanımı içine girdiğini söyledi.
Tolga Baştak, dünyadaki hayvan türlerinin yüzde 12'sini bünyesinde barındıran sulak alanların, biyolojik üretimin en yüksek olduğu ekosistemler arasında yer aldığını kaydetti. Türkiye'de uluslararası öneme sahip 135 sulak alan bulunduğuna işaret eden Baştak, ''Uluabat, Tuz ve Eğirdir gölleri gibi alanları içinde bulunduran söz konusu sulak alanların çoğu önemli kuş ve bitki alanı, doğal sit alanı, özel çevre koruma alanı gibi statülere sahip olmalarına rağmen, bu alanlardan sadece 13'ü Ramsar Sözleşmesi ile uluslararası koruma statüsüne sahiptir'' diye konuştu.
Gediz, Göksu, Kızılırmak deltaları, Kızören Obruğu, Burdur, Kuş, Kuyucuk, Seyfe, Uluabat gölleri, Meke Maarı, Akyatan, Sultansazlığı ve Yumurtalık lagünlerinin Türkiye'deki Ramsar alanları olduğunu belirten Baştak, bu alanların, nesli tehlike altında olan deniz kaplumbağası, saz kedisi, su samuru, Akdeniz foku, bıyıklı sumru, pasbaş patka, tepeli pelikan gibi sürüngen, memeli ve kuş türlerine ev sahipliği yaptığını bildirdi.
'Ramsar alanlarının sayısı artırılmalı'
Türkiye'de son 50 yılda yaklaşık 1 milyon 300 bin hektar sulak alanın kurutma, doldurma ve su sistemine yapılan müdahaleler nedeniyle ekolojik ve ekonomik özelliğini yitirdiğine dikkati çeken Baştak, şunları kaydetti: ''Sulak alanlarımızı tehdit eden başlıca etkenler plansız su altyapı projeleridir. Bunlar arasında hidroelektrik santralleri, barajlar ve havzalararası su transferi projeleri sayılabilir. Geleneksel yüzey sulama yöntemlerinin halen yaygın olması, modern sulama yöntemlerinin kullanıldığı alanlarda bile bitkiye ihtiyacının ötesinde aşırı su verilmesi, evsel, endüstriyel ve tarımsal kirlilik, yasak avcılık ve balıkçılık, otoyollar ve madencilik gibi diğer yatırımlarda sulak alan ekosistemlerinin göz ardı edilmesi gibi konular sulak alanları olumsuz etkilemektedir.''
Türkiye'de uluslararası öneme sahip sulak alanların kayda değer bir bölümünün Ramsar Sözleşmesi'yle ortaya konulan kriterleri karşıladığını ifade eden Baştak, sulak alanların korunması ve sürdürülebilir kullanımı için atılması gereken adımlardan birinin Türkiye'deki Ramsar alanlarının sayısının artırılması ve uluslararası düzeyde korunan alanların yaygınlaştırılması olduğunu söyledi.
Tuzla Sulak Alanı
Bodrum Habitat Kozası kurucusu Cüneyt Karaloğlu ise kuş gözlemcisi Brian Stoneman'ın Tuzla Sulak Alanı'nda sık sık kuş gözlemleri yaptığını belirterek, ''Bu sayımlara göre Tuzla Sulak Alanı'nda 23 Aralık 2006'da bin 307 flamingo ve 63 türde 6 bin 567 kuş vardı. 29 Aralık 2007'de yapılan gözlemde de bin 347 flamingo, 69 türde 8 bin 425 kuş vardı. Alanda aralık ayında yaklaşık 350 flamingo saydık. Bu rakama bakıldığı zaman bugün için Tuzla Sulak Alanı'nda kuş sayısında çok ciddi azalma görüyoruz'' dedi.
Sulak alandaki kuş türü ve sayısının azalmasının çeşitli nedenleri olabileceğine işaret eden Karaloğlu, ''Bu konuda insan faktörünün yarattığı baskılar etkili olabilir. Yapılaşma, kimyasal kirlilik, bölgedeki su rejimindeki değişiklikler, mevsimler, küresel ısınma gibi faktörleri de sayabiliriz'' diye konuştu.
AA
Kaynak: Cumhuriyet