BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, parlamentoda düzenlediği basın toplantısında Festus Okey davasına ilişkin iddialarda bulundu. Hrant Dink davasına ilişkin yaşanan gelişmeleri de anlatan Önder, ''Dink cinayetinin MGK'da kararlaştırılıp adım adım uygulamaya konulduğunu'' iddia etti.
Nijerya'dan Türkiye'ye gelerek mültecilik başvurusunda bulunan Festus Okey'in, karakolda polis silahından çıkan kurşunla yaralanması ve ardından hastanede yaşamını yitirmesine ilişkin görülen dava sürecine de değinen Önder, bu davanın, soruşturmasının karartıldığını öne sürerek, delillerin yeterince soruşturulmadan karara bağlanmamasını istedi.
BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, BDP'lilere yönelik ''Çekilsen ne yazar, çekilmesen ne yazar'' sözlerini de eleştirerek, ''İktidar, BDP'nin Meclise dönmesinden rahatsız'' dedi.
BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, sözlerine şöyle devam etti:
" Nijerya'dan Türkiye'ye gelerek mültecilik başvurusunda bulunmuş olan Festus Okey, 20 Ağustos 2007 tarihinde, sanık polis memurunun ifadesi ile "siyahi" olması nedeniyle şüphelenilerek götürüldüğü Beyoğlu Karakolu'nda polis silahından çıkan bir kurşunla yaralanmış ve kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirmiştir.
Olay, gözaltına almadaki usulsüzlük ve ayrımcı uygulamadan başlayarak, soruşturma sürecinde de ilk andan itibaren şaibeli hususlar içermektedir. Şöyle ki:
Olay yeri tutanağını hazırlayarak imzalayanlar arasında, Festus'u öldüren kurşunun ateşlendiği silahın sahibi olan ve sanık pozisyonunda bulunan polis memuru Cengiz Yıldız'ın bizzat kendisi de vardır.
Sorgu odasında olması gereken kamera ve ilişkili kayıtlar yoktur; çünkü iddiaya göre sorgu odası bakımdadır.
Diğer taraftan sanık polis memuru sorguya tüm yönetmeliklere aykırı olarak silah belinde girmiştir.
Olay savcılığa 3 saat sonra bildirilmiştir.
Hastane girişindeki güvenlik kameraları yaralı olarak getirilen Festus'un üzerindeki tişörtün varlığını belgelediği halde, atış mesafesinin sağlıklı tespiti için gereken bu delil ortadan yok olmuştur.
Hakkında Asliye Ceza Mahkemesinde "taksirle adam öldürmek" iddiasıyla dava açılan sanık polis memuru sadece 10 ay kadar polislik görevinden uzaklaştırılmış ; sonrasında ise hem göreve iade edilmiş , hem de silahı kendisine geri verilmiştir.
Asliye Ceza Mahkemesi, adli tıp kurumunun "bitişik atış değil" değerlendirmesini dikkate alarak davayı Ağır Ceza Mahkemesi'ne devretmiştir. Ancak suç isnadı halen "taksirle İnsan Öldürmek" olarak devam etmektedir.
Sanık avukatının , ölenin gerçekten Festus Okey olup olmadığının bilinmediği iddiası ile maktülün kimlik bilgilerinin kontrol edilmesi talebi, mahkeme heyeti tarafından kabul edildi. Mahkeme yaklaşık 3 buçuk senedir Nijerya'dan kimlik bilgilerinin gelmesini beklemekte ve dava bir türlü gelmeyen bu bilgi nedeniyle sürekli ertelenmektedir.
Çağdaş Hukukçular Derneğinin erken aşamada yaptığı müdahillik talebini reddeden mahkeme, akabinde Göçmen Dayanışma Ağı katılımcılarının şahsi müdahillik başvurularını reddetmekle kalmayıp haklarında "adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs " ve "mahkemeye hakaret" iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuştur. Son celse itibarıyla yaklaşık 140 şahsi ve bir çok kurumsal müdahillik dilekçesi verilmiş ve yaklaşık 120 şahsi müdahillik talebi sahibi hakkında suç duyurusunda bulunularak soruşturması başlatılmıştır.
Son celsede savcılık makamı 17 Kasım'daki duruşmada artık kimlik belgesinin gelip gelmediğine bakılmaksızın esas hakkındaki mütaalasını sunacağını bildirmiştir. Bu gelişme 17 Kasım Perşembe günü saat 14:00'de Çağlayan Adliye Sarayında Beyoğlu 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek olan celsede davanın karara bağlanması ihtimalini ortaya çıkarmıştır.
Bu davanın, soruşturulma derinleştirilmeden, karartılmış deliller yeterirce soruşturulmadan karara bağlanması şu açılardan son derece sakıncalı olmuştur."
Kaynak: Meclis Haber