30 Kasım 2011 Çarşamba

Avukatlar Avukatları Dayanışmaya Çağırıyor

Birçok avukat, tutuklanan 33 avukatın serbest bırakılması için müvekillerinin savunmalarını üstlenmek dahil her türlü "itirazı" yapacaklarını söyledi ve bu süreci kınamayan baroları göreve davet etti.


Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), İnsan Hakları Derneği (İHD), Özgür Hukukçular Derneği ve Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı'nın (TOHAV) ortak düzenlediği toplantıda, 33 avukatın Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) operasyonları kapsamında tutuklanması kınandı ve buna karşı avukatların mücadele etmesi gerektiği belirtildi.

Taksim Cezayir Toplantı salonunda, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) milletvekili Aysel Tuğluk ve birçok avukatın katıldığı toplantıda, Yücel Sayman, Bahri Belen, Selçuk Kozaağaçlı, Fethiye Çetin, Ercan Kanar meslektaşlarıyla dayanışmak için, tutuklu avukatların ve müvekillerinin davalarını üstlenmek olmak üzere çeşitli eylem biçimleri geliştirilmesi gerektiğini ifade etti ve başta İstanbul Barosu olmak üzere bu tutuklamalara ses çıkarmayan baroları kınayarak göreve çağırdı.

"Aramalar hukuka aykırı yapıldı"

Yücel Sayman: "Avukat bürolarına yapılan aramalar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına da uymayacak şekilde, hukuksuzdur. Bu baskınlarda avukatlara ait her türlü evrak alındı. Oysa sadece avukatın eylemine suç teşkil edecek evraklar, baro temsilcisi tarafından aranmalı. Avukatın müvekillerine ait dava dosyalarına savcı ve polislerin bakma yetkisi yoktur. Bu meslek sırrını ihlal anlamına gelir."

"Bu yüzden çuvala konmuş ne kadar bilgisayar ve evrak varsa iade edilmelidir. Türkiye AİHM'de kesinlikle mahkum olacaktır; çünkü konuyla ilgili emsal kararlar var. Avukatlara ait tüm evrakların alınması ile ilgili savcı, yargıç ve güvenlik güçleri hakkında görevi kötüye kullanmaktan soruşturma başlatılmalı."

Bahri Belen: "Siyasi davalara bakan avukatlarla ilgili  hep böyle baskılar olur. Her yerden tehdit gelir, bu da yargının en temel unsuru olan savunma hakkına yönelik bir tehdittir. Eğer tehdit varsa ve önlem alınmıyorsa o ülkede yargı çöker.12 Eylül döneminde de avukat cinayetleri dahi oldu ama bu kadar fazla avukatın tutuklanması bir ilktir."

"Avukatların görüşmeleri zaten yıllardır devletin elinde"

Selçuk Kozaağaçlı: "Dosyalarda, İmralı'da görüştürülen avukatların devlet tarafından hukuka aykırı ses kaydına alınmış konuşmalar var; bunlar zaten 10 yıllardır devletin elinde. Avukatların İmralı, Kandil ve Avrupa temsilcileri arasında bilgi ve talimat götürdüğü söyleniyor. Devletin müsteşarı Avrupa'da görüşme yapıyorken avukatların meslekleri çerçevesinde yapılan görüşmelerinin suç teşkil etmesi kabul edilemez."

Bu barolar ne yapıyor?

Fethiye Çetin: " Bu barolar niye var, misyonları ne? Bu kararları veren yargı mensuplarını ve sessiz kalan baro yönetimlerini ayıplıyorum. Onların görevi otoriter, faşist dönemlere özgü kararları desteklemek ya da suskun kalmak değil, bununla mücadele etmektir."

Ercan Kanar: "Kürt halkı avukatsız bırakılmak isteniyor; binlerce avukatın buna karşı çıkması gerek. Halk egemenliğine dayanan bir ülkede halkın savunucusu avukatlar alınıyorsa,  bu saldırıdır. Tutuklamalardan sonra İstanbul Barosu'na yapması gerekenler konusunda öneriler sunduk ancak onlar sessiz kalarak, bunu desteklediler. Biz tutuklu avukatların savundukları insanların, Abdullah Öcalan dahil, savunmasını üstleneceğiz, kimse avukatsız kalmayacak."

Filiz Yıldız: Avukatların önceden tutuklanacağı belliydi. Ya bu Başbakan'ın talimatıyla yapılıyor ya da soruşturmayı yürütenler, iktidara bilgi veriyor; ikisi de kabul edilemez.

Kaynak: Bianet