12 Eylül darbesinin ardından, "DAL" olarak bilinen işkence merkezinde iki ay kalan Bakkalcı, Yazıcıoğlu'nun kendi işkencesinde bizzat bulunduğunu, talimatları onun verdiğini söyledi.
"DAL'daki işkenceleri yürüten Kemal Yazıcıoğlu'ydu, benim işkencemde bizzat bulundu. Sorguyu o yürütmüştü, soruları soran, talimatları veren oydu."
Eski Emniyet Müdürü ve Ordu Valisi Kemal Yazıcıoğlu'nın adı, Ankara'daki darbe soruşturmasında bir kez daha gündeme geldi. Devrimci 78'liler Federasyonu üyesi Ruşen Sümbüloğlu soruşturmayı yürüten Savcı Kemal Çetin'e verdiği ifadede, "Ankara Emniyeti'ndeki işkencelerden o zaman 'Komiser Kemal' olarak tanınan Yazıcoğlu ve 'Komiser Alper' sorumludur. İşkenceci gruplarını Yazıcıoğlu kurmuştu" dedi.
O dönem Ankara Emniyeti'ndeki "Derin Araştırma Laboratuarı (DAL)" olarak tanımlanan yerde gözaltındakilere yapılan işkencelerin baş sorumlusu olarak gösterilen, "Başkomiser Kemal Yazıcıoğlu"nu o dönem DAL'da işkenceye maruz kalan, Devrimci Yol davasında da yargılanmış olan Ayşe Bakkalcı bianet'e anlattı.
Bakkalcı, Yazıcıoğlu'nu, daha Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nde (ODTÜ) öğrenci olduğu dönemden tanıdığını söyledi.
"Okula keyfi baskınlar düzenler, hiçbir gerekçe göstermeden beni ve arkadaşlarımı zorla alır, Siyasal binasının arkasında Çamlık denilen yere götürüp döverdi. Bizi bırakırken de 'Ülkücülerin olduğu yere gitmeyin...' diyerek küfürler savurup tehdit ederdi."
Bakkalcı, "Zaten, Alparslan Türkeş vefat ettiğinde, cenazesinde açılan deftere, 'Başbuğum, ne öğrendiysem sizden öğrendim' diye yazdığını da hatırlıyoruz" dedi.
DAL'da iki ay tutulan Bakkalcı, "DAL'daki işkenceleri yürüten de oydu, benim işkencemde bizzat bulunduğunu biliyorum. Sorguyu o yürütmüştü, soruları soran, talimatları veren oydu" dedi ve Yazıcıoğlu'nu anlatmaya şöyle devam etti:
"Ordu'ya Kürtleri sokmam"
* Bizi 21 Ocak 1981'de İstanbul'da yakalayan ekibin başında da o vardı. Evimizin kapısını kırıp en önde içeri girdiğinde onu tanımıştım. Hatta biz gözlerimiz bağlı bekletilirken, İstanbul polisiyle bizi Ankara'ya götürmek için tartıştı, "Biz yakaladık, hemen Ankara'ya götürmeliyiz" dedi. Birkaç gün İstanbul'da tutulduktan sonra Ankara'ya, DAL'a götürüldük.
* Her 12 Eylül yıldönümünde bu isimleri tekrarlıyoruz. Bugüne dek somut bir adım atılmadı. Yazıcıoğlu kamuoyunda tanınan bir isim, daha ismi bilinmeyen, söylenmeyen birçok işkenceci var. Bu yapılanların hepsi devlet eliyle, talimatla yapıldı. Muhaliflerin hepsini düşman bellemişlerdi.
* İşkenceci olduğunu sürekli dillendirdiğimiz dönemde, Ordu Valiliği'ne atandı. Orada da mevsimlik işçi olarak gelen Kürtlerle ilgili "Ben Ordu'ya Kürtleri sokmam çünkü bunlar PKK'li" dediğini basında öğrendik. Hangi işkenceci doğru dürüst yargılandı? Aksine, birçoğuna Yazıcıoğlu'na yapıldığı gibi paye verildi. Yazıcıoğlu, insani değerlere sahip olmayan biridir.
"Biz tesadüfen yaşıyoruz"
* DAL'da birçok arkadaşımız işkencede öldü. Biz yaşıyorsak tesadüfen yaşıyoruz. Her türlü insanlık dışı muameleye tabi tutulduk. Vahşi, saldırgan bir haldeydiler. Elektrik verme, çırılçıplak soyma, soğuk su işkencesi, hortumla dövmek... Bilinen her türlü işkenceye maruz kaldık.
* Sadece bize değil, gecekondu çalışmalarında evlerinde bir gece kaldığımız insanları bile DAL'a getirip o insanlık dışı uygulamaları, onlara bir gece bile olsa yaşattılar.
* O dönem yasalara göre hiçbir suç işlemediğim halde 2,5 yıla yakın da Mamak Cezaevi'nde yattım. Mamak'ta da bu muamele devam etti. Zaten DAL'da "Burası sayılı gün, orası daha beter olacak" deniyordu. Gerçekten, orası da çok vahşi bir ortamdı.
Kaynak: Bianet