Uluslararası Af Örgütü, Türkiye yetkililerine, 2010 yılı Haziran ayında ‘polise mukavemet’, ‘hakaret’ ve ‘kamu maluna zarar vermek’ suçlamaları ile yargılanan Ankara’daki lezbiyen, gey, biseksüel ve trans dayanışma derneği Pembe Hayat üyesi üç aktivistin mahkûm edilmelerinden derin kaygı duyduğunu belirten bir mektup gönderdi.
Mahkûmiyet kararı, trans kadınlara yönelik polis tacizinin devam ettiği ve LGBT hakları aktivistlerinin hedef alındığı bir ortamda verildi. Uluslararası Af Örgütü polis tarafından kötü muameleye maruz kaldığını iddia eden kişiler hakkında rutin bir şekilde dava açılıyor olmasından kaygı duymaktadır.
Haklarındaki üç suçlamanın da görüldüğü dava, 26 Ekim 2011 tarihinde Ankara 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nde karara bağlandı. Aktivistlerden biri, Selay Tunç, ‘polise mukavemet’ etmekten altı ay hapis cezasına mahkûm edildi. Naz Güdümen, ‘polise hakaret’ten bir yıl, ‘polise mukavemet’ etmekten ise ek olarak altı ay hapis cezasına mahkûm edildi. Pembe Hayat derneğinin kurucularından biri olan Buse Kılıçkaya, ‘polise mukavemet’ etmekten beş ay hapis cezasına mahkûm edilirken, ‘kamu malına zara vermek’ suçlamasından ise beraat etti. Mahkeme Selay Tunç ve Naz Güdümen hakkında verilen cezaların ertelenmesine karar verdi. Ancak önümüzdeki beş yıl içinde başka herhangi bir suçtan hüküm giyerlerse, aldıkları her iki cezayı da çekmek zorunda kalacaklar. Yargıtay’ın Buse Kılıçkaya’nın cezasını onaması durumunda, daha önce aldığı bir cezadan dolayı hapse gönderilecek.
Mahkûmiyet kararının verildiği dava, 19 Haziran 2010 tarihinde Türkiye’nin başkenti Ankara’da aktivistler bir araç içinde seyir halindeyken, polis tarafından durdurularak gözaltına alındıkları bir vaka üzerine açılmıştı. Arabayı durdurmaları istendikten sonra, aktivistler arabadan çekilerek çıkarıldıklarını ve ardından polis tarafından kötü muameleye maruz kaldıklarını ve gözaltına alındıklarını iddia etmişlerdir. Bu vaka, 2010 yılı Mayıs ayında yaşanan iki aktivistin polis tarafından yakalanarak kötü muameleye maruz kaldıkları benzer bir vakanın ardından yaşandı. Her iki vakada da aktivistler suç duyurusunda bulunurken, polis memurları hakkında herhangi bir dava açılmadı.
Mayıs ayında yaşanan olayla ilgili olarak aktivistlere karşı bir kamu davası açılmıştı. Ancak, hâkim aktivistlerin bir suç işlediklerine dair herhangi bir kanıt olmadığını belirterek davada takipsizlik kararı vermişti.
Uluslararası Af Örgütü, yakın zamanda çıkardığı ‘Ne bir hastalık ne de bir suç – Türkiye’de lezbiyen, gey, biseksüel ve trans bireyler eşitlik istiyor’ (UAÖ Indeks 44/001/2011) başlıklı raporunda, cinsiyet kimliklerinden dolayı cezalandırmaya varacak şekilde, trans kadınların polis tarafından keyfi bir şekilde yakalandığı birçok vakayı belgelemişti. Uluslararası Af Örgütü, bu tür uygulamalara karşı çıkan trans kadınların polis tarafından şiddete maruz kaldıklarını belgelemişti.
Bu tür uygulamalara karşı, Uluslararası Af Örgütü Türkiye yetkililerini, sıklıkla trans kadınları taciz etmek amacıyla kullanılan Kabahatler Kanunu ve Trafik Kanunu uyarınca verilen cezaları, söz konusu kanunların ayrımcı bir şekilde kullanılmasını engelleyecek önlemler alınıncaya kadar durdurmaya çağırmıştı. Örgüt, aynı zamanda, yetkilileri, trans bireylerin kolluk kuvvetlerine karşı şikâyette bulunmalarını engellemek amacıyla haklarında karşı cezalar verilmemesini sağlamaya çağırmıştı.
Pembe Hayat aktivistlerinin mahkûmiyetlerine ilişkin olarak, Uluslararası Af Örgütü yetkilileri, polisin kötü muamelede bulunduğu iddiaları da dâhil, söz konusu cezaların verilmesine neden olan olayı yeniden incelemeye ve sorumluları adalet önüne çıkarmaya çağırmaktadır.
Uluslararası Af Örgütü’nün ‘Ne bir hastalık ne de bir suç – Türkiye’de lezbiyen, gey, biseksüel ve trans bireyler eşitlik istiyor’ (Indeks 44/001/2011) başlıklı raporuna aşağıdaki adresten erişilebilir.
Kaynak: KaosGL