28 Kasım 2011 Pazartesi

AİHM Yargıcı: 'Vicdani ret mutlaka uygulanmalı'

AİHM'nin Türk yargıcı NTV'nin sorularını yanıtladı.

Türkiye’de tutukluluk ve gözaltı sürelerinin büyük sorun olduğunu belirten AİHM’in Türk yargıcı Işıl Karakaş, Türkiye’den AİHM’e başvurularda inanılmaz artış olduğunu söyledi. NTV muhabiri Kayhan Karaca’ya konuşan Karakaş, Vicdani ret mutlaka uygulanmalı dedi.

"Mahkeme, vicdani reddin tanınması gerektiğini, kişinin 9’uncu maddeden kaynaklanan din ve vicdan özgürlüğü hakkının ihlal edildiğini belirtmiş ve kararın içine 46’ıncı madde dediğimiz, devletin yapması gereken, alması gereken tedbirlerle ilgili bir de paragraf eklemiştir. Orada da diyor ki Türkiye mutlaka yasal düzenlemesini buna göre yapmalı, vicdani ret hakkını tanımalı, bir, ikincisi de, bu hakkı kullanan kişiler için de ilave bir kamu hizmeti, bir alternatif hizmet öngörmelidir.

Alternatif hizmetin cezalandırıcı veya caydırıcı olmaması da gündeme getiriliyor mu?

Karakaş:
 Elbette. Ya askerlik ya da 10 yıl kamu hizmeti ya da 10 yıl taş ocağında olmaz tabii. Kamu hizmetinin niteliği ve önerilen alternatif de burada önemli."

"AİHM'e başvuru arttı"

Son günlerde tartışılan bir diğer konu da vicdani ret. Konu AİHM’ye de dayanıyor zira mahkemeniz bu konuda Türkiye hakkında iki önemli karara imza attı. Vicdani ret hakkı Türkiye’de yok, hükümet de bu konunun gündemde olmadığını söylüyor. Siz buradan konuya nasıl bakıyorsunuz?

Karakaş:
 O söylem önce vardı zannedersem, sonra bir anda değişti. Aslında şöyle bir şey de söyleyebilirim: Bir konuyu uygulamak için aslında illa da Türkiye aleyhine bir karar olması gerekmiyor. AİHM Büyük Dairesi tarafından Ermenistan’a karşı alınmış Bayatyan kararı var. Mahkeme ilk defa burada vicdani retçilerin haklarını 9’uncu madde, yani din ve vicdan özgürlüğü kapsamında yorumladı. Türkiye’den de bu konuda gelen birçok başvuru var mahkemenin önünde. Dolayısıyla Mahkeme bu davaları Büyük Daire davası sonuçlanana kadar bekletti. Büyük Daire davası kararı çıktıktan sonra artık hükümet Türkiye’ye karşı yapılmış o başvuruların ne şekilde sonuçlanacağını biliyor. Çünkü daireler Büyük Daire kararlarını takip ederler. Dolayısıyla vicdani ret meselesi bugün din ve vicdan özgürlüğü kapsamında değerlendirilen bir haktır. Büyük Daire kararında açıkça söylendiği gibi bugün Avrupa Konseyi’ne üye 47 devletten sadece 2’sinde vicdani ret hakkı tanınmamaktadır, bunlar Türkiye ve Azerbaycan’dır. Onun dışında geriye kalan 45 üye devletin hepsinde vicdani ret hakkı tanınmaktadır. Mahkeme Büyük Daire’nin Bayatyan kararında bunu da dayanak aldı. Orada da açıkça söyledi: ‘Türkiye ve Azerbaycan dışında bu hak bütün devletlerde tanınmıştır’ dedi. Bu demektir ki Avrupa’da oluşmuş olan bir konsensüs var bu konuda ve siz bu konsensüsün dışındasınız. Dolayısıyla üye olduğunuz örgütün bütün devletlerinde belirli bir yönde bir uygulama bir düzenleme varsa, o uluslararası örgütün yargı organı olan AİHM bunu dikkate aldığı için, konsensüsün dışında olan ülkelerin de bu konsensüse uymak durumunda olduklarına hiç kuşku yoktur. Bu tespitten sonra Erçep kararında (not: AİHM’nin 22.11.2011 tarihli vicdani ret kararı) Mahkeme, vicdani reddin tanınması gerektiğini, kişinin 9’uncu maddeden kaynaklanan din ve vicdan özgürlüğü hakkının ihlal edildiğini belirtmiş ve kararın içine 46’ıncı madde dediğimiz, devletin yapması gereken, alması gereken tedbirlerle ilgili bir de paragraf eklemiştir. Orada da diyor ki Türkiye mutlaka yasal düzenlemesini buna göre yapmalı, vicdani ret hakkını tanımalı, bir, ikincisi de, bu hakkı kullanan kişiler için de ilave bir kamu hizmeti, bir alternatif hizmet öngörmelidir.

Alternatif hizmetin cezalandırıcı veya caydırıcı olmaması da gündeme getiriliyor mu?

Karakaş:
 Elbette. Ya askerlik ya da 10 yıl kamu hizmeti ya da 10 yıl taş ocağında olmaz tabii. Kamu hizmetinin niteliği ve önerilen alternatif de burada önemli. Bu çok önemli bir mevzu. Dolayısıyla kararın içinde yapılması gereken düzenleme açıkça belirtildiğine göre burada artık Türkiye’nin bunu yapmaktan başka çaresi olduğunu düşünmüyorum. Aksi halde (Avrupa Konseyi) Bakanlar Komitesi önünde, zaten daha önceden verilmiş (Osman Murat) Ülke kararı vardı ama orada 3’üncü madde, kötü muamele çerçevesindeydi. Şimdi ise din ve vicdan özgürlüğü bakımından. Zaten bu vicdani reddin de toplumda çok fazla yaygın bir düşünce olduğunu düşünmek pek doğru değil. Öyle herkes askere gitmeyecek, vicdani ret hakkını kullanacak diye bir şey yok. Belirli dine bağlı olanlar, bir de pasifistler, savaş karşıtları dediğimiz gruplar bakımından söz konusu bir haktır. 

ntvmsnbc
Kaynak: Savaş Karşıtları