Nefret Suçları Yasa Kampanyası Platformu, nefret söylemiyle ilgili ilk bilgilendirme toplantısını medyacılarla yaptı. Konuşmacılardan Prof. Dr. İnceoğlu, nefret söyleminin artık daha maskeli ve tehlikeli olduğunu söyledi.
Nefret Suçları Yasa Kampanyası Platformu, nefret söylemiyle ilgili ilk bilgilendirme toplantısını medyacılarla yaptı.
60'a yakın sivil toplum kuruluşunun bir araya gelerek başlattığı "Nefret Suçları Yasa Kampanyası" dahilinde farklı meslek gruplarına yönelik bilgilendirme toplantılarının ilki dün Taksim Hill'de gazetecilerle gerçekleşti.
Nefret Suçları Yasa Kampanyası Platformu'ndan Cengiz Alğan ve Galatarasay Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu'nun konuşmacı olarak katıldığı toplantıda, Nefret Suçları Yasası'nın önemi ve medyada nefret söylemi tartışıldı.
Alğan, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) katılımcısı 56 ülkeden 34'ünde nefret suçlarına ilişkin yasal düzenleme olduğunu ancak Türkiye'de nefret suçu yaygın olmasına rağmen yasal düzenleme olmadığını belirtti ve Nefret Suçları Yasası'nın öncelikli olduğunu söyledi.
Alğan, "Nefret söylemi, nefret suçunun ön koşuludur" dedi ve dönüştürücü/toplumsal bir gücü olan medyanın kullandığı dil hakkında bilinç kazanmasının önemini anlattı.
Manşetlerden indi, köşelerde devam ediyor
Galatarasay Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu ise nefret söylemini tanımlayarak başladı: "Irkçılık, yabancı düşmanlığı, Yahudi aleyhtarlığı, azınlıklara/göçmenlere, kadınlara karşı ayrımcılık, dini hoşgörüsüzlük, homofobi, önyargıyı içeren, aşağılayan, hedef gösteren ya da simgeleştiren her türlü yazılı ve sözlü ifade."
İnceoğlu, nefret suçunu ise "Bir kişiye, gruba ya da mülke, sırf ırk, din, etnik köken, cinsiyet kimliği sebebiyle zarar vermek" olarak anlattı.
Nefretin bir duygu olarak algılanmaması gerektiğini de vurgulayan İnceoğlu, Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) bu suçlara "önyargı suçu" ya da "mesaj suçu" denildiğini söyledi.
"Bu gruba ait olduğu için onu öldürdüm, bu kiliseye saldırdım, bu kadını aşağıladım diyerek grubun diğer bireylerine haber veriyor, mesaj gönderiyor. Pasifize etmek, sindirmek için... Nefret bu anlamda bir duygu değil, bir tutumdur" dedi.
İnceoğlu, medyada nefret söyleminin eskisi gibi manşetlerden açık açık dile getirilmediğini ancak yazarların köşelerine, haberlerin içinde olduğunu ve bu yüzden mücadelenin daha zorlaştığını söyleyerek, "Bunu yine de olumlu bir gelişme olarak okumak gerek. 'Nefret söylemi'nin adını koyduğumuz için bu manşetlerden indi. Zamanla yazılardan da çıkacak, bunun için çalışıyoruz" dedi.
Toplantı, katılımcıların görüşlerini sunması ve medya alanında nefret söyleminin engellenmesi için neler yapılabileceğinin tartışılmasıya devam etti.
Nefret Suçları Yasası Kampanyası'na destek vermek için imza kampanyasına "imza.nefretme.org" adresinden katılabilirsiniz.
Kaynak: Bianet