14 Şubat 2012 Salı

"Kazılar Şeffaf Yürütülmeli"

TİHV'den İpekyüz, Diyarbakır'daki kazılara gizlilik kararı konmasını eleştirerek, sürecin şeffaf yürütülmesi gerektiğini, şimdiye dek 50 ailenin "Buradaki benim yakınım mı?" diyerek savcılığa başvurduğunu söyledi.

Diyarbakır'daki kazılarda beş kafatası daha bulundu, toplam sayı 34 oldu. Kazı alanına giden uzmanlar, bugün yaptıkları açıklamada, kazılarla ilgili yürütülen soruşturmada gizlilik kararı olmasını eleştirdi.

TİHV Yönetim Kurulu Üyesi ve eski Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Necdet İpekyüz, bianet'e yaptığı açıklamada, bugün kazılarda inceleme yapmak istediklerini ancak buna izin verilmediğini belirtti ve sürecin şeffaf yürütülmesi ve halkın bilgilendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

34 kafatası bulundu

Diyarbakır'da 90'lı yıllarda Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele Merkezi'nin (JİTEM) kullandığı bina ile Diyarbakır Kapalı Cezaevi ve Adliye Sarayı'nın bulunduğu Saraykapı'da 11 Ocak'ta başlayan kazılarda bulunan kafatası sayısı, dün bulunan beş kafatasıyla 34 oldu.

Kazılar, Özel Yetkili Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcı vekili Ahmet Karaca'nın gözetiminde yürütülüyor. Bölge SİT alanı olduğu için kazılarda iş makineleri kullanılmıyordu. Ancak özel yetkili savcının Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'na yazdığı yazı sonucunda kazıda küçük iş makineleri de kullanılmaya başlanmıştı.

"Mezarlar tarumar ediliyor"

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Diyarbakır Tabip Odası, İnsan Hakları Derneği (İHD), Türk Tabipler Birliği (TTB) ve Adli Tıp Uzmanları Derneği'nden oluşan bir heyet, bugün kazıların yapıldığı alana girerek inceleme yapmak istedi. Buna izin verilmeyince, İçkale giriş kapısı önünde açıklama yaptılar.

Adli Tıp Uzmanları Derneği Başkanı Prof. Dr. Ümit Biçer, kazılar hakkında gizlilik kararının verilmesinin olayın örtbas edileceği kuşkusunu yaratığını belirterek, kazılara adli tıp uzmanları olarak dahil olmak istediklerini söyledi.

Biçer, Türkiye'de mezarlardan çıkarılan cesetlerle ilgili yeterli yükümlülüklerin bulunmasına rağmen toplu mezarların kazılmasında kepçelerin kullanıldığını ve mezarların tarumar edildiğini söyledi.

Ayrıca kazı işlemleri ile ilgili savcılık tarafından gizlilik kararının alınmasının hem toplumu hem de adli tıp uzmanları olarak kendilerini endişelendirdiğini ifade eden Biçer, kazıların topluma açık yapılması ve yakınlarını kaybeden ailelerin kendi uzmanını bulundurmasına izin verilmesi gerektiğini açıkladı.

"Bilimsel katkı sunmak istiyoruz"

TİHV'den İpekyüz de alana bilimsel inceleme yapmak için gittiklerini ancak kendilerine "soruşturmada gizlilik kararı olduğu nedeniyle" izin verilmediğini söyledi.

"Türkiye kendi geçmişiyle yüzleşmek istiyorsa, kazıların uluslararası standartlara uygun yapılması gerekiyor. şimdiye dek 50 aile 'O mezardaki benim yakınım olabilir' diyerek savcılığa başvuru yaptı. Sürecin şeffaf biçimde yürütülmesi gerekiyor."

"Kemiklerin kimliği ile ilgili çalışma yürütülürken, faillerin kimler olabileceği sorusu hala yanıtsız, bununla ilgili bir girişim ya da açıklama yok. bugün, sürecin takipçisi olacağımızı söyledik."

İpekyüz, soruşturmayı yürüten Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı'yla da görüştüklerini ve konuyla ilgili bilimsel katkı sunma taleplerini ilettiklerini söyledi.

Kaynak: Bianet