Köyündeki HES’lere karşı ineğini satıp hukuk mücadelesi başlatan Kazım Delal ile keşfe gelen hâkim arasındaki diyaloglar mahkeme heyetine baskı uygulandığı iddialarına neden oldu. DEKAP Sözcüsü Ömer Şan, heyete baskı uygulandığını belirterek, keşif sırasında yaşananların kabul edilemez olduğunu söyledi.
Rize’nin içme suyu havzası olarak ilan edilen Salarha Vadisi üzerindeki Küçükçayır (Andon) köyünde Ambarlık Enerji firması tarafından yapımı planlanan Ambarlık 1-2 Regülatörleri ve HES projesine karşı açılan davada ikinci kez keşif yapıldı. Yurttaş Kazım ve arkadaşları tarafından Rize İdare Mahkemesinde açılan davada Mahkeme, Bakanlığın verdiği ‘ÇED Olumlu Raporunun’ da ‘yürütmesini durdurarak’ bölgede Bilirkişi İncelemesi yapılmasına karar verdi.
Mahkemenin belirlediği, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi'nden Prof. Dr. Ahmet Adem Tekinay, İzmir Yük. Tek. Ens. Müh Fak. İnş. Müh. Su Kaynakları Anabilim Dalından Doç.Dr. Alper Baba ve Çanakkale 18 Mart Ünv. Müh. Mim. Fak. Çevre Müh. Bölümünden Yard. Doç. Dr. Akın Alten’den oluşan bilirkişi heyeti, mahkeme heyeti ile birlikte önceki gün sabah saatlerinde bölgeye geldi. Rize İdare Mahkemesi Hakimi Nihat Koçak’ın başkanlığında yapılan yemin töreninin ardından çalışmalarına başladı. Kazım Delal ve arkadaşlarının avukatlığını üstlenen Remzi Kazmaz ise Bilirkişi İncelemesine katılmadı.
Hakimden davacıya: 'Hikaye anlatma, kısa kes!'
Yağmur altında başlayan çalışmalarda Heyet Başkanı Koçak, davacı Kazım Delal’e neden davacı olduğunu ve konuyu Bilirkişi Heyetine anlatmasını istedi. Delal’in konuyu ayrıntılarıyla anlatmasına sinirlenen Hâkim Koçak, mahkemeye sunulan gerekçe ve belgelerin dışında anlatımlar yapmasını istedi. 67 yaşındaki Kazım Delal, Bilirkişilerin konuyu ayrıntılarıyla bilmesi gerektiğini anlatmaya çalışırken Koçak, “Hikâye anlatma. Kısa kes. Bu davayı niye açtın onu anlat. Fazla konuşma, dışarı atarım seni. Hocaları uçağa yetiştireceğiz” sözleriyle çıkışarak yüksek sesle uyardı.
Davacı Delal: 'Savunma yapmayacaksam davaya ne gerek var?'
Hâkim Koçak’ın bu çıkışı köylülerin ve Yurttaş Kazım’a destek vermek için keşfe katılan yaşam savunucularının tepkisini çekti. Kazım Delal ise heyecanlanmasına karşın sakinliğini koruyarak, “Sayın Başkan, bu davanın sahibi benim, ben açtım bu davayı. Savunma yapamayacak ve konuyu, şikâyetlerimizi anlatamayacaksam o zaman bu davaya ne gerek var? Neden geldik buraya o zaman? Hukukun ne anlamı kalır” karşılığını verdi.
Hakimin tavrına köylülerden tepki geldi
Köylülerin ve yaşam savunucularının Hâkim Koçak’ın Kazım Delal’e karşı sert tutumunu, ‘Hukuk ve bilim uçağa yetişmek için acele eder mi? Bir Hâkimin davacıya karşı bu kadar aşağılayıcı şekilde davranması bilime ve hukuka uyar mı’ şeklinde eleştirirken, HES çalışanları ile HES karşıtı köylüler arasında kısa süreli gerginlikler yaşandı.
'Can suyunun can suyu olur mu?'
Kazım Delal, mahkeme ve bilirkişi heyetine Ambarlık HES’e karşı neden dava açtığını anlatırken; önünde bulundukları Andon İçme Suyu Tesislerini göstererek, “bu tesislerden vadiye yüzde 10 oranında can suyu bırakılmaktadır. HES firması ise hemen bu tesisin 200 metre aşağısında bir regülatör kurarak, bu can suyunu alacak ve yaklaşık 5,5 km’lik tünellerle HES’e taşıyacak. Bunu yaparken de dereye yine yüzde 10 oranında can suyu bırakacakmış. Allah aşkına, zaten deredeki su can suyu! Bunlar bunu alacak ve dereye can suyu bırakacak. Can suyunun can suyu olur mu? Bunu hangi bilim, hukuk, vicdan veya akıl kabul eder” diye sordu.
'Bize rüşvet teklif ediyorlar'
HES firmasına da sert çıkan Yurttaş Kazım, “Onlara göre hava hoş ve burada HES yapılmasında sakınca yok! Sadece kendi rant ve çıkarlarına bakıyorlar. Burada insan yaşıyor mu, bu insanlar ne eder, nasıl yaşar burada, bu sular, bu toprak, bu kültür nasıl korunur diye bir dertleri de yok. Köylülere ve bizlere rüşvetler teklif ederek, yerimizi, yurdumuzu, topraklarımızı, sularımızı size teslim etmemizi bekliyorlar. Daha çok beklerler! Bir çöpümüzü dahi onlara teslim etmeyeceğiz” dedi.
'Hakim fotoğraf çekilmesini engelledi' iddiası
Keşif çalışmaları sırasında, köylülerle çevreciler ve yaşam savunucularının Bilirkişi Heyetiyle görüştürülmemesi ve heyetin de buna dikkat edip köylülerden uzaklaşmaya çalışması da dikkat çekti. İncelemeler sırasında gazeteciler ile köylülerin fotoğraf çekmesinin, ‘Hakim Koçak’ın talimatı’ olduğu gerekçesiyle jandarma ekipleri tarafından engellendiği öne sürüldü.
86 yaşındaki Hanife nine: 'Paralarını başlarına çalsınlar!'
HES firmasına ve yetkililerine tepki gösteren ve Kazım Delal’in ablası olduğu öğrenilen 86 yaşındaki Hanife Esir de keşif çalışmalarını başından sonuna kadar izledi ve zaman zaman Mahkeme ve Bilirkişi Heyetine tepki göstererek anlatımlarda bulundu. Yüzyıllardır bu köyde fakir ama huzurlu bir hayat sürdüklerini anlatan Esir, “Şimdi ne oldu da bunlar huzurumuzu bozmaya geldi. Bizim satılık ne suyumuz ne de toprağımız var. Paralarını başlarına çalsınlar. Burada bombalar patladı, evlerimizde büyük korkular yaşadık. Devleti aradık yanımızda ama şimdi bakıyoruz ki bu HES’çilerin yanındalar. Boşuna kimse kendini zorlayıp umutlanmasın. Bu HES’leri burada yaptırmayacağız. Ölürsem de bu yolda öleyim. Bizim gidecek başka yerimiz yok. Evlatlarımızın, torunlarımızın da buradan başka gidecek yerleri yok” sözleriyle tepkisini dile getirdi.
DEKAP sözcüsü Ömer Şan: 'Hakimin tavrı kabul edilemez'
Keşfin alelacele yapılmasına tepki gösteren DEKAP (Derelerin Kardeşliği Platformu) Dönem Sözcüsü Ömer ŞAN, Yurttaş Kazım’ın HES’lere karşı verdiği mücadelede örnek olduğunu ifade ederek, “Kazım Delal’in mücadelesi, bizlere karşı yapılan suçlama, küçümseme ve iftiralara inen en büyük şamardır! Bilirkişi incelemesinin, bu hızla ve alelacele yapılmasına anlam veremedik. Heyetin Başkanı ve Hâkim’in Kazım Amca’ya bu şekilde davranmasını ve HES firmasının avukatı gibi davranmasını da anlayamadık. Bilimi ve hukuku uçağa yetiştirmek uğruna davayı açan ve heyetin ücretini ineğini satıp, bankadan kredi alarak yatıran Kazım Delal’e yapılanlar kabul edilemez” dedi.
'Heyete baskı uygulandığını düşünüyoruz'
Kazım Delal ve köylülere yapılan çok yönlü baskıların, mahkeme heyeti üzerindeki çeşitli baskılardan kaynaklandığını düşündüklerini kaydeden Şan, “bunun böyle, bizim tahmin ettiğimiz gibi olmamasını diliyoruz. Eğer öyle ise, bağımsız yargıdan ve hukukun üstünlüğünden söz etmemiz çok komik olur. Kimse unutmasın ki, bizim sığındığımız ve her şeyden daha üstün gördüğümüz bağımsız yargı ve hukukun üstünlüğü, bundan önce de olduğu gibi bir gün herkese lazım olacaktır! Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın” diye konuştu.
Bakan Eroğlu bilirkişileri hedef almıştı
Bir süre önce HES’lerle ilgili yargı kararlarını sert dille eleştiren Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Türkiye’de mahkemelerin artık ihtisas mahkemelerine dönüşmeleri gerektiğini belirterek “Öyle bilirkişiler var ki, onu da mahkemeye verdik. Teknik bir terimi bilmiyor. Bilirkişilik sistemi de bana göre çökmüş durumda. Bu yüzden ihtisas mahkemeleri olmalı” ifadelerini kullanmış, Bakan Eroğlu’nun bu açıklamaları biliminsanları ve yargıya baskı olarak yorumlanarak tepkilere neden olmuştu.
Kaynak: Haberlink