4 Nisan 2012 Çarşamba

Suyumuz da özelleştiriliyor: Tüm sular Bakan Eroğlu'na!

‘Nehir Havzaları Koruma ve Planlama Yönetmeliği Taslağı’, görüş ve önerileri alınmak üzere ilgili kurumlara gönderildi. Taslakta yer alan ‘sektörel tahsis’ konusuna vurgu yapan Doç. Dr. Yücel Çağlar, suyun ticarileştirilmesine yönelik uygulamaların alt yapısının oluşturulduğunu savundu.

Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından oluşturulan taslak metinde, “Bu çerçevede, Bakanlığımız tarafından su kaynaklarının havza bazında sürdürülebilir bir şekilde geliştirilmesi, iyileştirilmesi, korunması ve kullanılması ile AB Müktesebatı Su Çerçeve Direktifine uyum sağlanması maksadıyla ‘Nehir Havzaları Koruma ve Planlama Yönetmeliği Taslağı’ hazırlanmıştır” ifadelerine yer verilerek Yönetmelik Taslağına ilişkin görüş ve önerilerin 20 Nisan 2012 tarihine kadar Bakanlığa gönderilmesi istendi.

Suyun yönetimi tek bakanlığa verildi

4 Nisan 2011 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 645 sayılı Orman ve Su işleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile ‘Su kaynaklarının korunmasına ve sürdürülebilir bir şekilde kullanılmasına dair politikalar oluşturmak, ulusal su yönetimini koordine etmek’ görevinin Bakanlığa verildiği vurgulanan taslak metinde, yüzeysel sular ile yer altı sularının miktar, kalite ve ekolojik açıdan korunması ve planlaması için bir çerçeve oluşturulmasının amaçlandığı belirtildi.

‘Ulusal Su Planı’ hazırlanacak

645 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin, 2., 9. ve 26. maddelerine dayanılarak hazırlandığı belirtilen taslakta; göller, sulak alanlar, nehir havzaları ve yer altı ve yer üstü sularıyla ilgili bir ‘Ulusal Su Planı’ hazırlamayı öngörüyor. 11 bölümden oluşan yönetmelik taslağında ayrıca ‘Nehir Havza Yönetim Planları Hazırlanması Esasları’nı kapsayan bir eke de yer verildi.

Kurulun kimlerden oluşacağı kuşkulu

Yönetmelik taslağıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Doç. Dr. Yücel Çağlar, taslakta; “su havzaları bazında yönetimin planlama, uygulama ve yatırım gibi tüm bileşenlerinin üst ve ana havzada ele alındığı ve kamu kurum ve kuruluşlarınca yerine getirilmesi gereken hususların uygulanmasının değerlendirildiği kurul” olarak tanımlan “Su yönetimi ulusal koordinasyon kurulu”nun yaşamsal bir işleve sahip olacağını ancak kimlerden oluşacağı ve nasıl çalışacağının tartışmalı olduğunu savundu.

Nehir Havzaları Yönetim Planı'na eleştiri

Taslakta yer alan ‘Ulusal Su Planı’nın da hazırlanış ve bağlayıcılığı yönünden tartışmalı olduğuna değinen Çağlar, sektörel tahsislerde ekosistemin ihtiyacı olan su miktarının korunması ve güvence altına alınmasıyla ilgili belirleme ve denetimin soru işareti oluşturduğunu öne sürdü. Taslak kapsamında ele alınan nehir havzalarıyla ilgili yönetim planı tanımında kullanılan “ekonomik bakımdan önemli sucul türlerin korunması için tahsis edilen alanlar” ifadelerini eleştiren Çağlar, “planlar eylem planlarıyla güncellenir mi? Önemi kim belirleyecek. Önemli olmayanlar ne olacak?” diye sordu.

‘Havzalar arası su aktarımı korkunç!'

Taslak metindeki “sulama suyunun ölçülmesi ve sulama suyu tarifelerinin kullanıcılar tarafından suyun verimli şekilde kullanılmasını teşvik edecek şekilde yapılandırılması, su tarifeleri” ve “hizmetlerinde maliyet” ifadelerinin suyun ticarileştirilmesi anlamına geldiğini savunan Çağlar, “demek ki su artık iyiden iyiye ticari oluyor. Bu maliyeti kimler kimlere ödeyecek?” diye soran Çağlar, taslak metindeki ‘havzalar arası su aktarımları’ hedefleri ifadelerini ise ‘korkunç’ olarak niteledi.

'Suyun ticarileştirilmesinin alt yapısı oluşturuluyor'

Orman ve Su İşleri Bakanı yürütülecek olan yönetmelik hükümlerini içeren taslak metnin açık ve katılımcı olması gerektiğine işaret eden Çağlar, ilgili demokratik kitle örgütlerinin de katılımın sağlanması gerektiğinin altını çizdi. Taslakta yer alan ‘sektörel tahsis’ konusunun yaşamsal önem taşıdığına vurgu yapan Çağlar, taslakla ilgili çekincelerini şöyle sıraladı: “gerekli görülen işlemlerin ‘yaptırtılması’ dönemi açılıyor. Planlama sürecinde terslikler var, yaptırım güçleri yok; 645 ve 648 sayılı KHK’larda sözü edilen ‘entegre havza yönetimi’ ile hiçbir biçimde ilişki kurulmuyor. Çok açık; suyun ticarileştirilmesine yönelik uygulamaların alt yapısı oluşturuluyor. 644 ve 648 sayılı KHK’larda sözü edilen ve hazırlık çalışmaları yürütülen ‘Mekansal stratejik planlama’ ile ilişkisi belirsiz. Sözü edilen kimi birimlerin yapısı ve çalışma düzenleri keyfiliklere çok açık.”

Türkiye'nin suları Bakan Eroğlu'na bağlandı!

Öte yandan Başbakanlık genelgesiyle kurulan ve 20 Mart’ta Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Su Yönetimi Koordinasyon Kurulu’na ilişkin görüşlerini de dile getiren Çağlar, Orman ve Su İşleri Bakanı’nın veya gerektiğinde Orman ve Su İşleri Bakanlığı Müsteşarının başkanlığında oluşturulması kararlaştırılan Kurul’un yalnızca kamu kurum ve kuruluşları tarafından oluşturulmasını eleştirdi.

Su yatırımları hızlandırılacak

Suyun iyi yönetimi açısından; bütün bakanlık, kurum ve kuruluşların koordinasyon ve işbirliği içerisinde ve ortak bir strateji çerçevesinde hareket etmeleri gerektiği belirtilen genelgede, “Su kaynaklarının bütüncül havza yönetimi anlayışı çerçevesinde korunması için gereken tedbirleri belirlemek, etkili bir su yönetimi için sektörler arası koordinasyonu, işbirliğini ve su yatırımlarının hızlandırılmasını sağlamak, ulusal ve uluslararası belgelerde yer alan hedeflerin gerçekleştirilmesi için strateji, plan ve politika geliştirmek, havza planlarında kamu kurum ve kuruluşlarınca yerine getirilmesi gereken hususların uygulanmasını değerlendirmek, üst düzeyde koordinasyonu ve işbirliğini sağlamanın” amaçlandığı ifade edildi.

'Çalınacak minareye kılıf mı hazırlanıyor?'

Kurulun çalışma düzeninin açıklanmadığını savunan Çağlar, “neden öteki ülkesel, sektörel ve bölgesel plan ve projelerle ilişkisi kurulmamış. Neden 644, 645 ve 648 sayılı KHK'larda sözü edilen ‘plan’, ‘kurul’ vb organlarla, ‘mekansal stratejik planlama’, ‘entegre havza yönetimi’ vb. ile nasıl ilişkilendirileceği açıklanmamış. Neden ülkemizde de ağırlıklı olarak su tüketen sektörlerin demokratik kitle örgütleri ile TMMOB, TZOB, ORKOOP vb. meslek kuruluşlarına yer verilmemiş. Neden Orman Genel Müdürlüğü Kurula alınmamış? Kurulun temel görevi çalınacak minareye kılıf hazırlamak mı? ” sorularının yanıtlanması gerektiğini dile getirdi.

Yusuf Yavuz
Kaynak: Haberlink