8 Nisan 2012 Pazar

Cezaevlerindeki işkence Meclis raporunda

Cezaevlerindeki insan hakları ihlalleri, Meclis raporlarına da girdi. Meclis İnsan Hakları Komisyonu'nun Osmaniye Cezaevi'nde yaptığı inceleme, hapishaneler gerçeğini bir kez daha ortaya koyuyor.

TBMM İnsan Hakları Komisyonu, Osmaniye Cezaevi'nde incelemelerde bulunarak bir rapor hazırladı. Cezaevi yönetiminin mevzuatı olabildiğince 'dar' yorumladığı vurgulanan raporda, mahkumların cezaevine girişte çırılçıplak soyularak arandığı belirtildi.

Osmaniye Cezaevi’nde incelemelerde bulunan TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nun 23 sayfalık raporunda cezaevine ilişkin dikkat çekici tespitler yer alıyor. C tipi 196 kişi kapasiteli cezaevinde 227 tutuklu ve hükümlünün kaldığı ifade edilen raporda, T tipi cezaevinde de bin kişilik kapasiteye rağmen bin 212 kişinin kaldığı ifade edildi.

Bir koğuşta 18 kişinin kalması gerekirken 27 kişinin kaldığı belirtildi. Vatan gazetesinde yer alan habere göre, cezaevi yönetiminin mevzuatı olabildiğince “dar” yorumladığı vurgulanan rapordaki tespitler şöyle:

ÇOCUKLAR DA CEZALI

Kadın koğuşlarında 2’si kreşe giden toplam 4 çocuk kalmakta olup, kantinde oyuncak satılmadığından çocuklara oyuncak temin edilememektedir. Çocuklarla sohbet edilmiş ve dinlenilmiştir. Çocuklar pek bir faaliyette bulunmadıklarını, spor için 14 günde bir 1 saat dışarı çıkarıldıklarını ifade etmişlerdir. Toplarının olmaması nedeniyle bu sürenin de keyifsiz geçtiği ifade edilmiştir. Çocuk mahpuslar arasında okuma yazma bilmeyenlerin de olduğu öğrenilmiştir.

ÇOCUKLAR DIŞARI ÇIKAMIYOR

9 çocuğun kaldığı çocuk koğuşlarından birisinde sadece 4 kişiye yetecek büyüklükte bir masa olduğu görülmüştür. Çocuklar masa ve tabak yetersizliği nedeniyle yemekleri sırayla yemek zorunda kaldıklarını ifade etmişlerdir. Çocuklar görevlilerin sert tavırlarından ve yazdıkları dilekçelerin dışarı çıkarılmadığından şikayetçi olmuştur.

TEK SIRA SAYIM

Sayım esnasında tespitin yapılabilmesi için askeri usulle sayım yapılmaktadır. Mahkumlar, “1, 2, 3, 4...” diye seslice saymaktadır.

KEYFİ GAZETE YASAĞI

Gazete, dergi, kitap gibi yayınlar, “Kurum güvenliğinin tehlikeye düşürülmesi” veya “müstehcenlik” içermesi gibi nedenlerle “Eğitim Kurulu” kararıyla mahkumlara verilmeyebilmektedir. Yasağın neden konulduğu belirsizdir.

HER GÜN SAKAL TIRAŞI

Cezaevinde “alışılmışın dışında” saç ve sakala müsaade edilmediği ifade edilmiştir. Mahkumların her gün sakal tıraşına zorlandıkları ifade edilmiştir. Günlük sakal tıraşı zorunluluğuna uymayanlar her türlü faaliyetten men edilmektedir. Zorunlu sakala ilişkin bir koğuşta bir mahkum saçını kestirmek için berbere gitmeyi talep ettiğinde, berbere gidebilmesi için söz konusu kişiden sakal tıraşı olması istenmiştir. Birkaç günlük sakalla dolaşan mahkumun “alışılmışın dışında” bulunması kabul edilemezdir.

Bu anlayış infaz rejiminin amaçlarıyla çelişecektir. Mevzuat ile de çelişecektir. Sağlık açısından ciddi sorun teşkil etmiyorsa bir hükümlünün sakalına ilişkin idari bir tasarrufta bulunulmasında haklı kılan bir neden yoktur. Bu olay ciddi tepki doğurmuş trajikomik bir hal almıştır. Sakal bırakmayanlar yasaklayıcı tutuma karşı artık sakal bırakmaktadır.

'MAHKUMLAR ÇIRILÇIPLAK SOYULUYOR'

Kuruma başka bir cezaevinden dahi geliniyor olsa tüm tutuklu ve hükümlüler çırılçıplak soyulmaktadır. Konuyla ilgili yaşadıklarını anlatan bir hükümlü, kuruma ilk girişte kolluk görevlileri (jandarma) tarafından üzerinin tamamen çıkarılmak istendiğini ancak ‘dinim elvermiyor’ karşı çıkışı üzerine askerin müsmaha gösterdiği ancak cezaevi görevlileri tarafından zorla çırılçıplak soyulduğu iddia edilmiştir. Yaşının 60’ın üzerinde olduğunu beyan eden bir başka mahpus ise çıplak soyularak “horlandığını” ifade etmiştir.

Ziyaretlerde görüşler kısa tutulmakta ve görüş bittiğinde insanlara kaba bir şekilde bağırılarak koğuşlara dönmeleri istenmektedir. Görüşlere gidilirken sağa sola bakılması yasaklanmakta sadece öne bakılması şart koşulmaktadır.

MAHKUMLARA ŞİDDET

Mahkumlarla yapılan görüşmelerde sistemli bir şekilde şiddet veya dayak bulunmamakla birlikte, onur kırıcı davranışlar son derece yaygın olduğu ifade edilmiştir.

Kaynak: ETHA