6 Nisan 2012 Cuma

12 EYLÜL Davası: Gerekirse Duruşmaya Yataklarında Getirilecekler

12 Eylül darbesi davasının üçüncü duruşmasında ara karar verildi: Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya tutuklanmayacak ama gerekirse duruşmaya yatakta getirilecekler. Bir sonraki duruşma 11 Mayıs saat 9.45'te.


12 Eylül darbesi davasının üçüncü duruşması başladı. Dönemin Genelkurmay Başkanı ve 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya'nın yargılandığı davaya sanıklar yine katılmadı.

Saat 17.15'te biten duruşmanın ara kararları şöyle:

12 Eylül'de gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır'ın annesi 105 yaşındaki Berfo Ana'nın müdahil olma talebi kabul edildi.

Müdahil olan kurumlar şöyle sıralandı: Başbakanlık, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP),  Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) ve HAK-İŞ.

12 Eylül 1980 darbesi döneminde varolmayan partilerin ve diğer kişilerin müdahillik talepleri 16 Nisan'a kadar değerlendirilecek.

İşkence dosyalarıyla ilgili suç duyurusunda bulunulacak.

Mahkeme, Kenan Evren ile Tahsin Şahinkaya  hakkındaki yurt dışına çıkış yasağını yeterli bularak, tutuklama taleplerinin reddine karar verdi.

Evren ve Şahinkaya'nın ifadesi için görüntülü telekonferans sistem hazırlanacak. Durumları uygun bulunursa mahkeme bu yolla yapılacak. Evren ve Şahinkaya, sağlık durumuna göre yataklarında duruşmaya getirilebilecekler.

İddianamenin bir sureti Cumhurbaşkanlığı'na gönderilerek bilgi ve belgelerin kurumlardan istenmesi talep edilecek

MİT'e yazı yazılarak,  o dönemde darbe girişiminden haberdar olup olmadıkları sorulacak.
Bir sonraki duruşma 11 Mayıs saat 9.45'te.

Gün boyunca ne oldu?

Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan duruşmanın daha büyük ve yeterli başka bir salona alınmasına dair başvuruya cevap geldi. Önerilen salon, mevcut salondan daha yetersiz olduğu için salonun değiştirilmemesine karar verildi.

Ardından önceki duruşmada dinlenemeyen müdahillik taleplerinin dinlenmesine geçildi.
12 Eylül döneminde idam edilen teğmen Ömer Yazgan'ın ailesini avukatı Şener Akyüz, müvekkilinin kurmaca mahkeme tarafından idam edildiğini belirtti, müdahilliğinin kabul edilmesini istedi.

İdam edilen Necati Vardar'ın avukatı Mehmet Horuş ise, "Bu devrimciler idam sehpasına çıkarken, halkımız sizden hesap soracak diye çıkmışlardır. Onların son sözü bizim için, ailesi için ve tüm devrimciler için vasiyet niteliğindedir" dedi.

Kamu tanığı olmak istediğini söyleyen avukat Ömer Öneren, Balıkesir'de öğretmenlik yaparken darbe olduğunu ve gözaltına alındığını ve Kemal Yazıcıoğlu ekibinin kendisine işkence yaptığını anlattı. Öneren işkencecilerinin isimlerini de verdi. Kendisine işkence yapılırken bir doktorun işkenceye devam edilip edilmeyeceği onayını verdiğini söyleyen Öneren "90 gün işkencede kaldım. Daha sonra 10 yıl boyunca uyuyamadım" dedi.

Müdahillik talebinde bulunan İsa Tekin, Diyarbakır Cezaevi'nde yaşanan işkencelere dikkat çekerek, "Gayri Müslümlerin zorla sünnet ettirilmesi gibi akla hayale gelmeyecek, işkence metodu daha uygulandı. Davanın bu iki sanık ve suçla sınırlanmaması ve genişletilmesini istiyorum. Sanıkların tutuklanmasını istiyorum" dedi.

"Esat Oktay Yıldıranlar burada olmalı "

Müdahil talebinde bulunanlardan Temel Demirer, 12 Eylül'ü alkışlayan TÜSİAD, TİSK'in, AKP'li bir bakanın duruşma salonuna getirilmesini istedi.

Elif Torun Öneren ise, 12 Eylül dönemi için "Bizim sırtımızdan silindir geçti" dedi. Öneren, şöyle konuştu: "Kardeşim Sabit Torun'u faşistler öldürdü. Kızım dayısız kaldı. Hala katilleri bulunamadı. Yıllardır bugünün gelmesini bekliyorum. Göstermelik olarak yargılanması bizim acımızı dindirmeyecektir. Bütün işkencecilerden, Esat Oktay Yıldıran'lardan hesap sorulmasını istiyorum. Kardeşimin arkadaşı Emin Arslan, afişleme sırasında yaralı olarak hastaneye gidiyor, bir doktor onun devrimci olduğunu öğreniyor ve iç organlarını oynatıyor. Bunun hesabını kim verecek? Mehmet Ali Kılıç, gözaltına alındıktan iki saat sonra elektrik verilerek öldürüldü. Bunların hesabının verilmesi istiyoruz."

Ordu seramik fabrikasını neden korudu?

Mahkeme Askeri Darbelerin Asker Mağdurları Derneği (Adam-Der) sözcüsü Rahmi Yıldırım'ın müdahillik talebini dinledi. Yıldırım, 3. Yol Davası'ndan yargılandığını ve ağır işkenceler gördüğünü, Darbe sonra Çanakkale'ye Seramik Fabrikası'nın korumakla görevlendirildiğini söyledi.

Hakimin "Neden o fabrika" sorusuna ise "Sanıklardan Tahsin Şahinkaya'nın eşi fabrikanın ortağı"ydı şeklinde yanıt verdi. Kendisinin üçlü kararname ile askerlikten atıldığını Yıldırım, "Bu fabrikayı korumakla görevlendirildim. Fabrikanın misafirhanesinde bize yer ayrıldı, Çan ilçesinin giriş çıkışını tuttuk. Diğer yandan da bu fabrikayı bir nevi çalışanlarına karşı korudum. Daha sonra gözaltına alınarak, işkence gördüm. 2,5 yıl tutuklu kaldım" dedi.

Müdahillik talebinde bulunan Mehmet Yürek, kardeşinin 12 Eylül döneminde Maraş'ta işkence ile öldürüldüğünü hatırlattı, "Yazdığım bir makale nedeniyle Kenan Evren beni dava etti. 2004 yılında da mağdur edildim. Tüm işkencecilerin ayrı ayrı yargılanmasını istiyorum" diye konuştu.

Devletten yanıt yok

Müdahillik taleplerinin tamamlanmasının ardından, mahkeme daha önce yazı yazarak sanıkların işkence yaptıklarına dair bilgi belge olup olmadığını sorduğu Milli İstihbarat Başkanlığı (MİT), Genel Kurmay Başkanlığı ve Emniyet Müdürlüğü'nden gelen yanıtları okudu.

Yanıtlar okunduğunda her üç devlet kurumundan da bu konuda bilgi ve belge olmadığını bildirdiği anlaşıldı.

Mahkeme başkanı Süleyman İnce, sadece MİT'ten 1 Mayıs 1977 olaylarıyla ilgili bir belge geldiğini ama üzerinde CMK 125. Maddesi gereğince "Devlet sırrı ibaresi"nin olduğu dolayısıyla açıklayamayacağını bildirdi.

Bunun üzerine Müdahil avukatlardan Ömer kavilli "Bu mahkemeyi yönlendirmek anlamına gelir.  12 Eylül Davası'nı baskı altına almaya çalışıyorlar" sözleriyle itirazını belirtti. Avukat Semih Özay'da "Devletin hafıza kaybı var anlamına gelir bu. Bu dava ciddi bir tehlike altındadır" dedi.

Mahkeme başkanı ardından Yükseköğretim Kurulu'undan (YÖK) alınan "Darbe sonrası görevden uzaklaştırılan akademisyen olup olmadığı" yönündeki soruya yanıt gelmediğini, Milli Eğitim Bakanlığı'na sorulan "Darbe sonrası siyasi nedenlerle öğretmenlerin işten atılıp atılmadığı" sorusuna ise "Arşiv sisteminin mahkemenin sorduğu soruya yanıt verme konusunda yetersiz olması nedeniyle yanıt verilemediği" cevabının verildiğini açıkladı.

Genel Kurmay Başkanlığı'na 12 Eylül'de okunan bildirilerin sorulmasına cevap olarak "Arşivde yok" denildiği bildirildi. Bayrak hareket planı hakkında hiç cevap gelmedi.

12 Eylül darbesi davasının üçüncü duruşmasında tüm müdahillik talepleri kabul edildi. Evren ve Şahinkaya'nın tutuksuz yargılanmasına karar veren mahkeme, MİT'in 77 1 Mayıs'ı belgesiyle ilgili talep ettiği gizlilik kararını vermedi.

"Gizlilik kararı olmamalı, herkes müdahil olmalı"

Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin mütalaasında şöyle dedi:

*MİT'in 1977 1 Mayıs'ıyla ilgili gönderdiği belge hakkında talep edilen "gizlilik kararı" reddedilmeli. Avukatlar bu belgenin fotokopisini alabilmeli.

* Müdahillik talebinde bulunan tüm kurum ve kişilerin müdahillikleri kabul edilmeli.

* Sanıkların sağlık durumları ve yaşları göz önüne alınarak tutukluluk talepleri reddedilmeli.

* İstanbul Adli Tıp'tan gelecek rapora göre mahkemeye getirilip getirilmemelerine karar verilmeli ve dilekçe vererek davada tanıklık yapmak isteyenlerin davet edilmesine karar verilmeli.

Kaynak: Bianet

Davanın 3. gününden satır başları ve ilgili haberler şöyle:

'Sakıncalıydık, insan muamelesi görmedik'

12 Eylül darbesinin ardından işsiz kalan ve 13 yıl boyunca hakkındaki "sakıncalı" damgası silinmeyen Halil İbrahim Dirik'in avukatlığını, yoksulluk günlerinde hasta olduğu zaman ilaç alamadığı oğlu yapıyor. Halil İbrahim Dirik, darbe döneminde çok büyük acılar yaşandığını belirterek, tüm sorumluların yargılanmasını istiyor.

'Göstermelik de olsa yargılama önemli'

Kardeşinin ölümünden sorumlu olan yargılanması için davaya müdahil olan İbrahim Tunç, "Göstermelik de olsa bu yargılama önemli" diyor.

Ülkücülerin avukatı: Bu acı sadece Cumartesi Anneleri'ne has değil

Dönemin ülkücü tetikçilerinden Yılma Durak'ın avukatı Serdar Namkoç: "Berfo Kırbayır'ın acısına tanık oldum. Bu acı sadece Cumartesi annelerine has değil."

'O günlerde Türkiye'nin dağı taşı devrim istiyordu'

Müdahillerden Mukaddes Çelik Erdoğdu, eşi İrfan Çelik'in ölümünden sorumlu olan Davutpaşa Askeri Kışlası Müdürü Binbaşı Adnan Özbey, sıkıyönetim savcısı Erdoğan Savaşeri ve polis şefi Bayram Kartal'ın duruşmaya getirilmesini istedi.

'Şahinkaya'nın fabrikasını korumakla görevlendirildim'

12 Eylül döneminde Bayrak Planı'nın uygulanmasında Çanakkale'de görev alan Rahmi Yıldırım, sanıklardan Şahinkaya'nın eşinin ortağı olduğu Çanakkale Seramik Fabrikası'nda görevlendirildiğini söyledi. Yıldırım, kendisinin de 3. Yol Davası'ndan yargılandığını ve ağır işkenceler gördüğünü söyledi.

MİT, '77 1 Mayıs katliamına gizlilik istedi

Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi, askeri kurumlardan, 12 Eylül ile ilgili belgeler istedi. Ancak ilgili kurumlar, "Bizde bilgi yok" yanıtını gönderdi. MİT ise 1 Mayıs ile ilgili raporuna gizlilik istedi.

Savcı tutuklama talebinin reddini istedi

12 Eylül davasında mütaala veren savcı, sanıkların tutuklanma talebinin reddini, tüm müdahale taleplerinin kabulunü istedi. Savcı, dosyada bulunan Bayrak Planı'nın ise Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dosyadan aldığını söyledi.

'Evren sağlıklı, mahkemeye getirilmeli'

Savcının mütaalasına karşı görüşlerini ve taleplerini açıklayan müdahil avukatlardan Kazım Genç, Evren'in gazetecilere açıklama yapacak kadar sağlıklı olduğunu söyledi, "Kendisinin verdiği görünüm, sağlığının yerinde olduğunu gösteriyor. Bu nedenle duruşmada hazır bulundurulmasını istiyoruz" dedi.

Mahkeme, tutuklama istemini reddetti

Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 12 Eylül davası sanıkları hakkında müdahillerin tutuklama talebini reddetti. Sanıklar hakkında işkence suçundan suç duyurusunda bulundu.

* Haberler ETHA'dan derlenmiştir.