Çarkın'ın, "Efeoğlu'nun gözaltında kaybedilmesinde rol oynadığını" söylediği polisler savcıya ifade verdi; "Olayla ilgili bilgimiz yok" diyen polisler serbest bırakıldı.
Ayhan Efeoğlu'nun gözaltında kaybolmasıyla ilgili soruşturmayı yürüten İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği, dokuz polisin ifadesini aldı.
Ankara'da faili meçhul cinayetler soruşturması kapsamında Sincan F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski Özel Harekat Polisi Çarkın, Ayhan'ın gözaltında işkencede öldürüldüğünü ve Silivri'ye gömüldüğünü söylemişti.
Bu itiraflar üzerine soruşturma başlatan özel yetkili savcılık, Çarkın'ın ifadesine başvurdu. Çarkın, bu ifadesinde de F.I., A.O.A., B.A., H.E., A.S., Ş.K., A.Ö. ve A.Ç. isimli polislerin de olay sırasında kendisiyle birlikte olduğunu açıkladı.
Özel yetkili savcılık, olayın "örgütlü suç kapsamında olmadığını" belirterek görevsizlik kararı verdi ve dosyayı "örgüt yok" Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi.
Şişli Savcılığı ise "örgütlü suç" kanaatine vararak dosyayı 22 Şubat'ta tekrar özel yetkili savcılığa gönderdi.
Özel yetkili savcılık, dün Çarkın'ın adını verdiği ve bir kısmı emekli olan sekiz polis ile bir polisin daha ifadesine başvurdu.
Polisler, Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nde Savcı Hakan Karaali tarafından yaklaşık beş saat sorgulandı. Şüpheli sıfatıyla sorgulanan polisler, ifade verdikten sonra serbest bırakıldı.
Polisler, Çarkın'ın ifadelerinin gerçeği yansıtmadığını ve Efeoğlu'nun kaybolması ile ilgili bilgilerinin olmadığını söyledi.
Kardeşi de gözaltında kaybedildi
Üniversite öğrencisi iki kardeşten 1967 doğumlu Ayhan 6 Ekim 1992'de, 1965 doğumlu Ali de 5 Ocak 1994'te gözaltına alındı, kendilerinden bir daha haber alınamadı.
İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi öğrencisi Ali, 5 Ocak 1994'te Pendik'te sivil polislerce kaçırıldı.
Olayla ilgili açılan soruşturma sonucunda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 7 Ocak 2009'da "İstanbul Emniyeti Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü görevlilerine isnat edilen suçun, o dönem yürürlükte bulunan Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 102/2 maddesi uyarınca 15 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğundan kovuşturmaya yer olmadığı" kararını aldı.
Soruşturma dosyasında bulunan "Ali Efeoğlu gözaltına alınmadı" şeklindeki yazıda, Susurluk kazasında hayatını kaybeden eski İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin Kocadağ ile dönemin Emniyet Amiri Reşat Altay'ın imzası vardı.
Yıldız Teknik Üniversitesi Harita Mühendisliği bölümü 2. sınıf öğrencisi olan Ayhan da 6 Ekim 1992'de okulunun önünde sivil polislerce gözaltına alındı ve kendisinden bir daha haber alınamadı.
Başvuru sonucunda açılan soruşturma sonucunda, savcılık kardeşiyle ilgili soruşturmanın sonucunda verdiği cevabı yineledi: "15 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir."
22 Aralık 2011'de her iki karara da itiraz edildi. İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı tekrar soruşturma başlattı.
Kaynak: Bianet