3 Kasım 2011 Perşembe

Adliye'de KCK Tutuklamaları Protesto Edildi

Ersanlı ve Zarakolu'nun aralarında olduğu KCK operasyonu kapsamında tutuklanan 46 kişi için "tutukluluğa itiraz dilekçesi" verildi; akademisyenler Adliye önünde tutuklamaları protesto etti.


Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) operasyonu kapsamında tutuklanan aralarında akademisyen Prof. Dr. Büşra Ersanlı ve yayıncı, yazar Ragıp Zarakolu'nun da olduğu 46 kişi için 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne  "tutukluluğa itiraz dilekçesi" verildi.

Beşiktaş Adliyesi önünde, aralarında akademisyenler Füsun Üstel, Fatma Gök, Meryem Koray, Nesrin Sungur, Tahsin Yeşildere, Özden Cankaya, Nilgün Tutal ile Jülide Kural, Gençay Gürsoy, Hülya Gülbahar, Ayşegül Devecioğlu, Arat Dink ve  Pınar Sağ'ın da olduğu bir grup, tutuklamaları protesto etti.

"En üzüldüğüm, Büşra'ya yapılan karalama kampanyası"

Ersanlı'nın kardeşi Sırma Evcan, "Beni en çok rencide eden Büşra üzerinden götürülen karalama kampanyası. Büşra, sorunların, meşru düzeyde şiddet içermeyen şekilde çözülebileceğini savunuyordu. İçişleri Bakanı'nın açıklamasını hayretle izledim, 'tek bir profesör alınıyorsa ne olacak' gibi bir anlam çıkıyor, bu şiddetin ortadan kalkmasına yönelik bir gayret değildir" dedi.

"Akademisyenler tutuklamaların takipçisi"

Gök, akademiye kadar uzanan endişe verici bu tutuklamalarla Türkiye'nin sosyal politik durumu hakkında kafa yoranlarının sesinin kısılmak istendiğini, ancak bunun toplumda  infial etkisi yarattığını belirtti.

Akademisyenlerin bu tutuklamaların takipçisi olduğunu söyleyen Gök, "Bu karşı çıkışı daha da büyütmeliyiz" dedi.

"Siyaset Akademisi'nde ders vereceğiz"

Yeşildere, Barış ve Demokrasi Partisi'nin (BDP) siyaset akademilerinde Türkiye ve yurt dışından birçok akademisyenin gönüllü ders vermek istediğini, yakın zamanda da bunu gerçekleştireceklerini söyledi.

Kural, "Ersanlı ve Zarakolu'nun simgesel olarak temsil ettiği şey; bu ülkede muhalif hiçbir düşünceye tahammül edilmeyeceğidir. İktidar, tek ve son söz söyleme hakkını sadece kendinde görüyor. Biz buna karşı her yerde, her zaman mücadele edeceğiz" dedi.

"Bu silaha davettir, mücadele etmeliyiz"

Koray, yalnız Ersanlı ve Zarakolu için değil, onların şahsında düşünce özgürlüğüne getirilen baskılara karşı çıkmak için burada olduklarını söyledi ve "Kürt sorununun siyasi yollardan çözümüne hizmet eden insanların tutuklanması, silaha davettir" diye ekledi.

Sungur, "Eğer akademisyenler ve gazeteciler 'bir gün biz de tutuklanabiliriz' diyorsa, sözün bittiği yerdeyiz. Bunun ne kadar devam edeceğini de bilmiyoruz; ancak mücadele ile bu süreyi kısaltabiliriz" dedi.

"İtirazımız duruşmalı bir mahkemede incelenmeli"

Avukat Ercan Kanar, siyasi iktidarın vesayeti altında gerçekleştiğini söylediği tutuklamalara itiraz ederek yargıyı hukukun alfabesini hatırlamaya davet etti.

"İtiraz dilekçemizde, tutukluluğa son verilmesini, kısıtlama kararının kaldırılmasını ve itirazın göstermelik değil, bizim de yer aldığımız duruşmalı bir mahkemede incelenmesini talep ettik."

Avukat Ezgi Şahin'in okuduğu basın açıklamasında da şöyle dedi:

"Soruşturma aşamasında  Ersanlı'nın notlarında 'demokratik özerklik', 'Türkiye vatandaşlığı' gibi kavramlar geçtiği için sanki örgütsel dokümanlar elde edilmiş gibi sorgulanmış olması, Zarakolu'nun Siyaset Akademisi'nin açılışına ve sertifika törenine katılmış olduğu için yasadışı örgüt üyesi olarak değerlendirilmiş olması, parti okulunun üye kayıt listesinin polis tarafından 'ele geçirilen' suç eşyası gibi gösterilmesi ve parti üye ve yöneticileri ile Akademide ders gören Üniversite öğrencilerinin teknik takibe maruz kalmaları ve sanki suçüstü halinde bir yere bomba atarken yakalanmış gibi değerlendirilerek parti binasına girerken çekilmiş kamera görüntülerinin sorulmuş olması artık hukukun yerlerde süründüğünün bir göstergesidir."

Kaynak: Bianet