Azeri, Ermeni, Türk, Kürt, Çerkes, Gürcü, Laz, Arap ve Adıge halkları, Taksim'den ırkçılara yanıt verdi: Yaşasın halkların kardeşliği.
Geçtiğimiz hafta Hocalı Katliamı'nı protesto adı altında ırkçı sloganlara sahne olan Taksim, bugün halklar bahçesine ev sahipliği yaptı. "Hepimiz Ermeniyiz, Hepimiz Hrant'ız", "Nefret sizin, insanlık bizim", "Irkçılığa geçit yok" sloganlarıyla yürüyen yüzlerce kişi, kendi anadillerinde aynı mesajı verdi: Yaşasın halkların kardeşliği
Halkların Demokratik Kongresi, Azeri Sosyalistler, Gürcü Kültür Merkezi, Hemşin Kültür ve Araştırma Derneği, Jineps Gazetesi, Kafkas Dernekleri Federasyonu ve Kangal Dernekler Federasyonu'nun da içinde olduğu çok sayıda kurumun çağrısıyla yüzlerce kişi Galatasaray'da bir araya geldi.
'NEFRET SİZİN, İNSANLIK BİZİM'
Kitle, "Yaşasın halkların kardeşliği", "Hepimiz Ermeniyiz, Hepimiz Hrant'ız", "Irkçılığa geçit yok", "Nefret sizin, insanlık bizim" sloganları ve dövizleriyle yürüdü.
Yürüyüş sırasında Adıyaman'da Alevilerin evlerinin işaretlenmesine tepki olarak, "Biz de buradayız, bizi de işaretleyin" denildi, çarpı işareti atılmış dövizler taşındı. Hrant Dink davasındaki "örgüt yok" değerlendirmesine tepki gösteren kitle, "Örgüt, geçen hafta Taksim'deydi. Örgüt devletin kendisi" sözleriyle tepkisini dile getirdi. Eylemciler, geçtiğimiz Pazar yapılan ırkçı gösteriye İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in de katılmasına protesto etti.
ANADİLLERİNDE "KARDEŞLİK" DEDİLER
Kitle, Taksim Meydanı'na ulaştığında Azeri, Ermeni, Kürt, Zazaki, Adıge, Abhaz, Laz, Çerkezleri temsilen birer kişi, anadillerinde halkların kardeşliğini dile getirdi.
'HİÇBİR ACI DİĞERİNDEN ÜSTÜN DEĞİLDİR'
Azeri Sosyalistleri adına konuşan Metlep Muhtarov, Sovyetler Birliği dağılıp Azerbaycan bağımsızlığını ilan ettikten sonra, Türkiye ve Azerbaycan arasında yakın ilişkiler başladığını hatırlattı, "Halkların kardeşliğine inananlar olarak bu yakın ve kardeşçe ilişkilerin olumlu taraflarını desteklemekle birlikte, bu ilişkilerin her iki ülkedeki milliyetçi, hatta kimi zaman faşizan duyguları tetiklediğini de belirtmek isteriz" dedi.
Ermeni halkına karşı kin ve nefret söylemlerin, bu ilişkilerin vazgeçilmez parçasına dönüştüğünü söyleyen Muhtarov, şöyle konuştu: "Fransa'daki 'Ermeni Soykırımını İnkar Yasası'nı fırsat bilen aynı milliyetçi çevreler, tekrar Hocalı katliamını 'koz olarak' kullanmak istemektedirler. Yüzlerinde bu katliamdan dolayı en ufak acı ve keder bulunmayan bu insanlar, acıları birbiriyle tartarak gerçek niyetlerinin siyasi oyunda kendi ellerini güçlendirmek olduğunu göstermektedir."
Hocalı katliamını gerçekleştirenlerin cezalandırılması gerektiğini ifade eden Azeri Muhtarov, son olarak "Unutmamak gerekir ki, çıkarılan her savaşta kazanan yalnız burjuvazi ve onun araç olarak kullandığı devletdir. Halklar ise bu savaşlarda yalnızca kaybeden taraflardır. Biz hiçbir katliamın diğerinin bahanesi olamayacağına, hiçbir acının diğerinden üstün olmadığına inanarak, Hocalı katliamının 1915'deki Ermeni olaylarıyla kıyaslanmasına, Ermeni trajedisini inkar etmek için malzeme olarak kullanılmasına itiraz ediyoruz."
'AMAÇ HOCALI DEĞİLDİ'
Muhtarov'un ardından eylemi düzenleyen örgütlen adına açıklamayı Çerkes Jineps dergisi yazarı ve HDK üyesi Yaşar Güven yaptı.
Geçtiğimiz Pazar günü yapılan ırkçı eylemin afişinde yazan "Ermeni yalanına kanma" sözünü hatırlatan Güven, "Amaç Hocalı değildi. 1915'de bir halkın tüm kültürünün, sosyal dokusunun, tarihsel mirasının yok edildiği, kökünün kazındığı, soykırıma uğratıldığı gerçeğinin inkarıydı" dedi.
"26 Şubat Hocalı mitingi, Hrant Dink'in ardından 'Hepimiz Hrant'ız, Hepimiz Ermeniyiz' diye yürüyenlere gözdağıydı" diyen Güven, şunları söyledi: "Israrla mahkeme sürecini takip eden, bu topraklarda halkların kardeşliği için mücadele edenlere verilmek istenen gözdağıydı. Aynı zamanda kaynayan Ortadoğu kazanında Türk milliyetçiliği, ırkçılık ve şovenizm tırmandırılarak kitleler savaşa hazırlanmalıydı."
IRKÇI EYLEME KATILAN SENDİKALARA ELEŞTİRİ
Mitinge katılan sendikaları da hatırlatan Güven, "İşçinin hakları için kılını kıpırdatmayan Hak-İş ve TÜRK-İş konfederasyonu adına bazı sendikacılar, milliyetçiliğin, ırkçılığın, şovenizmin mutemetleri olarak bu ırkçı tabloda yerlerini aldılar" diye konuştu.
Uludere Katliamı'nı, Adıyaman'da Alevilerin evlerinin işaretlenmesini ve Pozantı Cezaevi'nde çocuklara yönelik cinsel işkenceye dikkat çekerek, "Bunların hepsi aynı zihniyetin sonucudur. Sorunu imha, inkar ve şiddet yoluyla çözme politikalarının tezahürleridir. Hocalı mitingi işte böyle bir bütünün parçasıdır" dedi.
'ERMENİLERİ YALNIZ BIRAKMAYACAĞIZ'
Ermenileri yalnız bırakmayacaklarının altını çizen Güven, son olarak şunları söyledi: "O kadar ucuz değil. İşte buradayız. Çok çeşitliyiz. Buranın halklarıyız. Ermenileri yalnız bırakmayacağız. Hiçbir ezilen, inkar edilen, imha tehdidi altında olan halkı yalnız bırakmayacağız. Biz onlar gibi küfür etmiyoruz. Hakaret etmiyoruz. Elimizde kin ve nefret kusan dövizler, pankartlar yok. Biz en temel insani değerlere sahip çıkan herkesi ırkçılığa, milliyetçiliğe, nefrete, şovenizme karşı birleşmeye çağırıyoruz. Ölümü değil hayatı savunuyor, ölüm naralarına karşı barış ve kardeşlik ezgileri söylemeye çağırıyoruz."
HER ŞEY HALKIN KOLEKTİF EMEĞİ
Açıklamanın ardından söz alan Ali Kaya, geçtiğimiz pazar günü yapılan ırkçı gösteri için onbinlerce liranın harcandığını hatırlattı, "Biz ise bu yürüyüşü, halkımızın gücüne dayanarak yapıyoruz. Büyük paralarımız da yok. Öyle ki, ses düzenimizin parasını bile ödeyemedik. Onu da kolektif olarak ödeyeceğiz" dedi. Ardından yürüyüşe katılanların yaptığı katkılarla ses aracının ücreti de ödendi.
Eylem sloganlarla sona erdi.
Kaynak: ETHA