5 Mart 2012 Pazartesi

Kadın örgütleri endişeli ve öfkeli

Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerine karşı kadınların isyanıyla, hükümet en sonunda adım attı ve yasa tasarısı hazırladı. Tasarı, bugün Adalet Komisyonu'nda görüşülecek. Kadın örgütleri ise taslağın kağıt üzerinde kalmasından endişeli, atılması gerekirken atılmayan adımlar sebebiyle öfkeli.

Kadın cinayetleri, kadın katliamı oldu. Onlarca, yüzlerce kadın, savcılığa başvurup koruma talep ettiği halde korunmadı ve öldürüldü. Kadını değil, aileyi korumayı hedefleyen 4230 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun yetmedi, yetemedi. Ve hükümet, en sonunda, kamuoyu baskısına dayanamayarak adım atmak zorunda kaldı.

KADINLARIN TALEPLERİ TASLAĞA GİRMEDİ

Önce iyimser bir hava yaratıldı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'yla yüzlerce kadın örgütü toplantı yaptı. Bakan Şahin, tüm önerileri dikkate alacaklarını söyledi. En sonunda, bakanlık bir yasa tasarısı açıkladı. Ancak, kadın örgütlerinin onlarca önerisinden çok azı taslakta kendine yer bulabilmişti.

İLLA Kİ AİLEYİ KORUYACAKLAR!

Bakanlık, "Kadın ve Aile Bireylerinin Şiddetten Korunmasına Dair Kanun Tasarısı" başlığıyla tasarıyı Başbakanlık'a gönderdi, Başbakanlık da Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne. Meclise gelen taslağı inceleyen kadınlar, Bakanlık tasarısında yer alan en önemli maddelerin çıkarıldığını, taslağın adının "Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun Tasarısı" olarak değiştirildiğini gördü.

Alt komisyonda, her ne kadar tasarı Bakanlık'ta oluşturulan tasarıya geri çevrilse de, taslağın ismi değişmedi.

Haber yayına hazırlanırken, yasa tasarısı taslağın ana komisyonu olan Adalet Komisyonu'nda görüşülmeye başlandı. Kadın örgütleri, söz konusu tasarıyı ETHA'ya değerlendirdi.

BU TASARIYI SAHİPLENMİYORUZ

Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı'ndan Selma Toluay, bakanlığın kadın örgütleriyle yaptığı toplantılara işaret ederek, "Bir yıldır 237 kadın örgütüyle yasayla ilgili görüşme yapıldı. Sanki hiç toplantı yapılmamış gibi önümüze bambaşka bir şey çıktı. Hükümet kadınlara verdiği sözleri unuttu, onaylamadığımız bir yasa metnini meclise sevk etti. Kadınlar olarak, ülkenin AB'ye karşı prestij malzemesi olarak görülmek istemiyoruz. Bu tasarıyı sahiplenmiyoruz. Tam bir hayal kırıklığı yaşadık" dedi.

MOR ÇATI'NIN TALEPLERİ

"Biz aile değiliz, kadınız" diyen Toluay, yasanın adının değiştirilmesine tepki gösterdi. Toluay'ın yasaya eklenmesini talep ettiği düzenlemeler ise şu şekilde:

-Cinsel kimlik ve cinsel yönelim ifadeleri yasaya eklenmeli.
-Kadın örgütlerinin müdahillik talepleri kabul edilmeli.
-Sığınaklara ve cinsel şiddet kriz merkezlerine ilişkin düzenlemelere yer verilmeli.
-Tedbir kararları gerektiğinde süresiz verilmeli.
-Şiddeti azmettirenlere ve yardım edenlere karşı tedbir alınmalı.
-Tedbir kararlarına aykırı davrananlar cezalandırılmalı.
-Yasanın uygulanmasında görev alacak hakimler, savcılar ve tüm görevliler insan hakları, toplumsal cinsiyet gibi konularda eğitim almalı.
-Şiddete uğrayanla uygulayan arasında emniyet ve sığınakların yaptığı arabuluculuk ve uzlaşma girişimleri yasaklanmalı.
-Şiddet mağdurlarının zararları karşılanmalı.
-Gizlilik ihlali ihtimaline karşı, şiddet mağdurunun sosyal güvencesi şiddet uygulayana dayanıyorsa, kadınlara ücretsiz sağlık hizmeti verilmeli.
-Yasanın uygulanmasını denetleyecek Şiddet İzleme ve Önleme Merkezleri kurulmalı.

'AİLEYİ YÜCELTEN ANLAYIŞ'

Sosyalist Feminist Kolektif'ten Filiz Karakuş da, Toluay gibi yasanın adında yapılan değişikliğe tepki göstererek, "Kadına yönelik erkek şiddetini aileyi korumakla beraber ele alan ve bütün hedefinin merkezinde aileyi korumak, aileyi yüceltmek olan hakim bir anlayış var. Bütün yasa ve yönetmelikleri buna göre yapan bir iktidardan söz ediyoruz" diye konuştu.

'YASANIN KAĞIT ÜZERİNDE KALMA RİSKİ YÜKSEK'

Karakuş, yasaya dair endişesini şöyle dile getirdi: "Bu yasadaki olumlu maddeleri, şöyle bir endişeyi taşıyarak değerlendiriyoruz: Bu yasanın da, 2006 yılındaki Başbakanlık genelgesi, Türk Ceza Kanunu'nun cinsel saldırılara karşı olumlu maddeler gibi kağıt üzerinde kalma riski çok yüksek."

'SIĞINAKLAR OLMADAN OLMAZ'

Kadına yönelik şiddeti engellemek noktasında sığınakların önemine vurgu yapan Karakuş, "Yasayı tamamlayacak başka bir şey, sığınaklar meselesidir. Kadına yönelik erkek şiddeti; sığınaklar olmadan, erkek şiddetinden kurtulmaya çalışan kadınları ekonomik olarak güçlendirmeden, maaş ve barınma hakkı net bir şekilde sağlanmadan çok zor önlenebilir bir şey."

'HÜKÜMET TAKİYE YAPIYOR'

Sosyalist Kadın Meclisleri Sözcüsü Birsen Kaya, Bakanlığın kadınları oyaladığını ifade ederek, "Onlarca kadın örgütü, aylarca, bakanlıkla çeşitli görüşmeler yaptık. Her görüşmede bakanın bize açıklaması şu oldu: Sizin önerileriniz dikkate alınacak. Bakanlık, kadın örgütlerini bekletmeci bir tavır sergilemiştir. Bu da hükümetin takiyeci yüzünü gözler önüne sermiştir."

Var olan değişikliklerin kadın örgütlerinin mücadelesiyle olduğuna işaret eden Kaya, "Yine de yapılan değişiklikler kadın örgütlerinin sokaktaki ısrarlı mücadelelerinin sonucudur. Sokaklar bizim muhalefet alanlarımızdır. Tam da 8 Mart'ta, erkek egemen devletin ve sistemin kadına dönük her türlü şiddetine, baskısına karşı da isyanımızı haykıracağız" diye konuştu.

Kaynak: ETHA