16 Mart 2012 Cuma

Katliamlar, tüm Türkiye'de lanetleniyor!

MKÜ'de katliamlar protesto edildi

Mustafa Kemal Üniversitesi'nde öğrenciler, özel güvenlik birimleri ve jandarmanın engeline rağmen Halepçe ve Beyazıt Katliamlarını protesto etmek için eylem yaptı.

Kampus içinde yürüyüş yapmak isteyen öğrencilerin önüne özel güvenlik birimleri barikat kurdu. Barikata doğru yürüyen öğrenciler, barikatı dağıtınca, özel güvenlik birimleri jandarmanın arkasına geçerek öğrencilere taş attı. Yürüyüşe devam etmek isteyen öğrenciler bu kez jandarma barikatı ile karşılaştı. Jandarma barikatı zorlayan öğrencileri biber gazı kullanarak durdurmaya çalıştı. Öğrenciler bu kez yürüyüş güzergahını değiştirerek rektörlüğe yöneldi.

Öğrenciler rektörlük binasının yakınında yaptıkları açıklamada, Kürt halkına karşı gerçekleştirilen Halepçe Katliamı'nı unutmayacaklarını belirtti. Beyazıt Katliamı'nı da hatırlatan öğrenciler, "Katiller hala cezalandırılmadı" dedi. Eylem sloganlarla sona erdi.

Diyarbakır'da bir araya gelen yüzlerce kişi, Halepçe katliamını Dağkapı Meydanı'nda protesto etti.


Halepçe'de 24 yıl önce kimyasal silahlarla gerçekleştirilen katliam Diyarbakır'da düzenlenen kitlesel basın açıklamasıyla protesto edildi. İHD, Mazlum-Der, Diyarbakır Barasu, Barış Anneleri, Kardelen Kadın Evi, DTK İnanç Komisyonu, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, 78'liler Girişimi, KESK, Türk-İş 7. Bölge Temsilciliği, DİSK Bölge Başkanlığı, TMMOB, Diyarbakır Tabip Odası'nın da aralarında olduğu kurumlar tarafından düzenlenen eyleme, sivil Cuma namazı sonrası dağılan cemaat de katıldı.

Açıklama sırasında "Enfal'den Halepçe'ye, Qamişlo'dan Roboskî'ye katliamlarla geçen bir tarih; insanlığın yüzkarası halepçe katliamı. Sessiz kalmak, zulme ortak olmaktır, Halepçe'yi unutmadık, unutturmayacağız" yazılı büyük bir pankart açıldı.

Basın açıklaması öncesi kısa bir konuşma yapan Diyarbakır Barosu Başkanı M. Emin Aktar, tarihe kara bir leke olarak geçen Halepçe katliamını kınadıklarını söyledi.

Aktar'ın konuşmasının ardından kurumlar adına İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Raci Bilici açıklamayı okudu. Bilici, bundan 24 yıl önce Ortadoğu'nun kadim halklarından biri olan Kürtlerin tarih boyunca maruz kaldıkları vahşetlerden birini daha yaşadığını belirterek, Halepçe'ye yapılan kimyasal silah saldırısında 5 binden fazla insanın katledildiğini söyledi.

Bilici, "Halepçe kenti, ani ölümün dehşet verici sahnelerine, günlük işlerin ortasında donan cesetlere, avlularında oturan insanların, çocuklarını göğüslerine kaldıran kadınların, zehirli gaz bulutundan kaçarken saldırı ortasında can veren binlerin trajedisine sahne olmuştu" diye konuştu.

Katliamın sadece Halepçe'ye uygulanmadığını, Enfal hareketi süresince Kürt köylerine zehirli gaz atılarak veya dozerlerle evler yıkılarak köylerin boşaltıldığını kaydeden Bilici, başta ABD olmak üzere batılı devletlerin, İran-Irak savaşında Irak'tan yana tavır aldıkları için Kürtlere karşı geliştirilen vahşet karşısında sessiz kaldıklarını söyledi.

Bilici, şöyle devam etti: "Enfal hareketi süresince 180 bin civarında Kürdün öldürüldüğü belirtiliyor. Bunların büyük kısmı sivil Kürtler veya esir alınmış Peşmerge ve sivillerden oluşmaktaydı. Bu katliamları gerçekleştiren Saddam Hüseyin ve Ali Hasan El-Mecid daha sonra idam edildi. Ancak Kürtlere yönelik gerçekleştirdikleri katliamlar ve buna destek veren ülkeler hiç soruşturulmadı. Tarih boyunca olduğu gibi, Kürtlere yönelik bu vahşet de karanlıkta kaldı. Aradan geçen 24 yıla rağmen Kürtler bu katliamı unutmamıştır. Çünkü, unutmak onaylamaktır. Biz unutarak bu zulümlerin ortağı olmayacağız."

Bilici, Kürtlere yönelik katliamların son bulmadığını, üç ay önce Roboskî'de korkunç bir katliam yaşandığını söyledi. Bilici, "Kürtlerin payına düşen hep katliam, hep ölüm, hep gözyaşı oluyor" dedi.

Raci Bilici, Ortadoğu'da barışın ve kardeşliğin gelişmesi için Kürt sorununun tüm Ortadoğu devletlerinde demokratik bir şekilde çözülmesi gerektiğini söyledi ve ekledi: "Dünyada başka Halepçelerin, Roboskîlerin yaşanmaması için, savaşların son bulması için, farklı kimlikler üzerinde baskı ve zulmün uygulanmaması için, dünyadaki ve ülkemizdeki faili meçhul cinayetlerin faillerinin belirlenmesi, kayıpların akıbetlerinin açığa çıkarılması, işkencecilerin yargılanması için artık tüm kesimlerin bir şeyler yapması gerektiğini belirtiyor, gerçekleştirilen bu katliamları bir kez daha lanetliyoruz" dedi.

Açıklamanın ardından DİYA-DER Başkanı Zahit Çiftkuran, katliamda yaşamını yitirenlere Allahtan rahmet dilediklerini belirterek, yaşamını yitirenlerin ruhuna Fatiha okuttu.

BDP Halepçe katliamını lanetledi

Bundan 24 yıl önce Saddam yönetimi altında gerçekleştirilen Halepçe katliamını lanetleyerek, "Soykırım suçlarının hesabı sorulmadan yeni katliamların önüne geçmek de mümkün olmayacaktır" dedi.

BDP Genel Merkezi, tarihin en kanlı katliamlarından birinin bundan 24 yıl önce, 16 Mart 1988'de Halepçe'de gerçekleştirildiğini belirtti. Saddam diktatörlüğü tarafından kimyasal ve biyolojik silahlarla gerçekleştirilen katliamda 5 binin üzerinde Kürt'ün hayatını kaybettiği hatırlatıldı.

BDP, "Saddam diktatörlüğünün yıkılmış olması Kürt halkının acılarını hafifletmeye yetmemiştir. Zira Saddam diktatörlüğünü politik olarak destekleyen uluslararası güçlerin bu katliamdaki rolleri tarih ve insanlık karşısında halen hesap vermiş değildir" dedi.

BDP, bu insanlığa karşı suçlarda sorumluların hesap vermemiş olmasının, 12 Mart 2004'de Suriye rejiminin Qamişlo'da 30 Kürt'ü katletmesini ve son olarak 18 Aralık 2011'de Roboski'de 34 kişinin bombalanmasıyla yine Kürtlerin katledilmesi sonucunu getirdiğini kaydetti.

BDP, "İnsanlığın gözleri önünde yapılan bu katliamlar her yönüyle aydınlatılmadan, yaşanan bu soykırım suçlarının hesabı sorulmadan ve bu soykırımcı zihniyet yargılanmadan, katliamların izleri silinmeyecek, muhtemel yeni katliamların önüne geçmek de mümkün olmayacaktır" dedi.

Türkiye'de 6 bini aşkın Kürt siyasetçinin cezaevinde olduğunu da belirten BDP, anadilde eğitim hakkının engellenmesi, kültürlere yönelik yasakçı, asimilasyoncu tutumlar, örgütlenme özgürlüğü önündeki engellerin, siyasal-kültürel alanda uygulanan katliam olduğunu ifade etti. BD, "Ve bu yasakçı zihniyetle Halepçe'de Kürt halkı üzerine kimyasal bomba atan zihniyet arasında bir fark yoktur" dedi.

"Böylesi insanlık suçlarının yaşanmaması örgütlü gücü ve örgütlü mücadeleyi gerektirmektedir" diyen BDP, Halepçe katliamını lanetledi, yaşamını yitirenleri andı.

'Katliamları örgütlü güç engelleyebilir'

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu, Mart katliamlarında yaşamını yitirenlerin anarak, "Tüm insanlığın barış içerisinde yaşayacağı bir dünya mücadelesi veren halkların ve emekçilerin örgütlü gücü yeni katliamlar yaşanmasını engelleyebilecek tek güçtür" dedi.

16 Mart Beyazıt ve Halepçe katliamlarının yıl dönümü nedeniyle açıklama KESK Yönetim Kurulu, Mart'ta gerçekleşen Beyazıt, Gazi ve Halepçe katliamlarının üzerlerinden on yıllar geçtiğini ancak hala hafızalardaki tazeliğini koruduğunu belirtti.

Bundan 34 yıl önce, 16 Mart 1978'de İstanbul Üniversitesi öğrencisi 7 gencin kontrgerilla tarafından güvenlik güçlerinin gözleri önünde katledildiğini ifade eden KESK, sorumlular bilinmesine rağmen yıllar süren davanın üstünün kapatıldığını hatırlattı. KESK, "Beyazıt katliamı faillerini yakalamak için peşlerinden giden polislere 'dur' emri verenler bu katliamdan tam 17 yıl sonra İstanbul Gazi Mahallesinde halkın üzerine ateş açılması emri vermişlerdir" diyen KESK, 12 Mart 1995 Gazi Katliamı'nda ise 23 kişinin yaşamını yitirdiğini hatırlattı. Burada da katliamcıların aklandığını belirtti.

KESK, "16 Mart 1988 tarihinde gerçekleşen Halepçe katliamı ise başlı başına bir insanlık dramıdır. Kürtlerin, Asurîlerin ve Halepçe'de yaşayan diğer milletlerden halkların ulusal hak eşitliği mücadelesini hedef alan katliamda, Saddam Hüseyin rejimi tüm dünyanın gözleri önünde, 5000'den fazla çocuk, kadın ve erkeği kimyasal silahlarla acımasızca katletmiştir" dedi.

"Gazi, Beyazıt, Halepçe gibi katliamlar karşısında kör, sağır, dilsiz kalanlar bugün de tarihin karanlık sayfalarına yenilerini eklemeye, katliamcılara, tetikçilere kol kanat germeye, yaşananların hafızalardan silinmesi için ellerinden geleni yapmaya devam etmektedir" diyen KESK, Sivas katliamı davasının zaman aşımından dürüşülmesini hatırattı.

KESK, "Ancak bilinmelidir ki ezilenlerin, emekçilerin dünyasında insanlığın hedef alındığı katliamları ve ardındaki kirli ilişkileri unutmak değil hatırlamak, unutturmamak esastır. Tüm insanlığın barış içerisinde yaşayacağı bir dünya mücadelesi veren halkların ve emekçilerin örgütlü gücü yeni katliamlar yaşanmasını engelleyebilecek tek güçtür" dedi, Mart katliamlarında hayatını kaybedenleri andı.

Halepçe Katliamı Mersin'de lanetlendi

Mersin Üniversitesi öğrencileri, yaptıkları sessiz yürüyüşle Halepçe Katliamı'nı protesto etti.


Mersin Üniversitesi öğrencileri, Halepçe Katliamı'nın 24. yıl dönümünü nedeniyle Çiftlikköy kampusünde eylem yaparak, katliamı lanetledi.

Fen Edebiyat Fakültesinden Cumhuriyet alanına kadar sessiz yürüyüş yapan öğrencilerin, yası temsil eden siyahlar giydiği görüldü. "Du Halepçe İro Kelepçe" yazılı pankart açan öğrenciler, sessiz yürüyüşlerinin ardından basın açıklaması yaptı.

Mehmet Demir, Halepçe Katliamı'nı unutmadıklarını ve unutmayacaklarını belirterek, Kürt halkına karşı katliamların devam ettiğini söyledi. Kürt halkının imha ve inkar politikalarına maruz bırakılmak istendiğini ifade eden Demir, bütün baskı ve katliamlara rağmen mücadelelerini sürdüreceklerini ve zafere ulaşacaklarını kaydetti.

Açıklamanın ardından bir süre oturma eylemi yapan öğrenciler, "Şehit namırın" sloganını attı.

16 Mart Beyazıt ve Halepçe katliamları, 12 Mart Gazi katliamı, çeşitli kentlerde düzenlenen eylemlerle protesto edildi. Eskişehir ve İzmir'de öğrenciler, İzmir ve Ankara'da BDP, yaptıkları eylemlerle, HDK ve İHD açıklamalarıyla katliamları lanetledi.

ESKİŞEHİR

Eskişehir Anadolu Üniversitesi Yunus Emre kampüsünde toplanan devrimci, demokrat yurtsever öğrenciler, Beyazıt, Halepçe ve Gazi katliamları için anma etkinliği yaptı. Öğrenciler, kampüs içerisinde “Dün Halepçe, bugün kelepçe”, “Disa disa serhildan disa disa berxwedan” sloganları atarak, kampüs içerisinde yürüyüş düzenledi, yemekhane önünde basın açıklaması yaptı. Yapılan açıklamada, “Beyazıt, Gazi, Halepçe... Bu kelimelerin birer yer olmaktan öteye farklı anlamları var Mart ayı içerisinde. Her biri birer katliamı, zulmü ve baskıyı işaret ediyor bizlere. Dünden bu güne değişmeyen devlet anlayışını ve bunun hayattaki yansımalarını anlatıyor. Bugün ise aynı zihniyet hala devam ediyor. Uludere katliamı AKP'nin 33 kurşunu olarak tarihe geçti” denildi.

İZMİR

HDK İzmir Gençlik Meclisi, 12 Mart Gazi, 16 Mart Beyazıt ve Halepçe Katliamlarının yıl dönümü dolayısıyla Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi önünden Kampüs Çarşı'na kadar yürüyerek katliamları protesto etti. Çok sayıda öğrencinin katıldığı yürüyüşte, "12 Mart Gazi, 16 Mart Beyazıt ve Halepçe katliamlarını unutturmayacağız" pankartı taşınırken, sık sık "Beyazıt'tan Sivas'a hesap sormaya", "Halepçeyi unutmadık unutturmayacağız" sloganları atıldı. Yürüyüş sonrasında basın metnini okuyan Ayşe Turaran, Mart'ta gerçekleşen olayları unutturmak isteyen devlet güçlerinin, toplumu hafıza kaybına uğratmak için yıllardır kampanyalar sürdürdüğünü belirterek, bu kampanyalara karşı toplumsal benliklerini ve duyarlılıklarını yitirmediklerini göstermek için burada olduklarını kaydetti.

Halepçe katliamının 24'üncü yıl dönümünde BDP İzmir İl Örgütü çağrısıyla bir araya gelen çok sayıda kişi Konak Pier önünden Eski Sümerbank önüne kadar yürüdü. Siyah zemin üzerine "24. yılında Halepçe katliamını bir kez daha nefretle kınıyoruz" pankartı açan kitle, "Dün Halepçe bugün Roboskî", "Em Halepçe jibîr nakin", "Beyazıt katliamını kınıyoruz" yazılı dövizler taşıdı. Yürüyüşte, "Dün Saddam bugün Erdoğan" sloganı atıldı. Eski Sümerbank önünde açıklama yapan BDP üyesi Abdulbaki Günyel, Halepçe katliamından bugüne pek bir şey değişmediğini şu sözlerle anlattı: "Henüz kundakta olan bir bebeğe sarılan 70 yaşındaki dede, o kimyasal gazdan zehirlenerek toprağa düştüğünde aslında bütün insanlık düştü. Bu insanlık ayıbını örtmek isteyen sistemler daha gelişmiş kitle imha silahlarını üretmeye ve kendi haklarını arayan halklara karşı kullanmaya devam ediyorlar. İşte en son belleğimizde canlı olan Kazan vadisindeki katliam ve Roboski katliamı bunun en yakın örnekleridir."

ANKARA

BDP Ankara İl Örgütü, Halepçe katliamının 44. yılı nedeniyle Kızılay Yüksel Caddesi'nde basın açıklaması yaptı. "Halepçe katliamını kınıyoruz" pankartının açıldığı basın açıklamasına ESP, SDP, HDK ve Halkevleri de destek verdi. BDP Ankara İl Eş Başkanı Ahmet Aday, 16 Mart 1988 yılında Halepçe kentinde yaşayan 5 bin Kürdün Saddam Hüseyin tarafından atılan kimyasal bombalarla katledildiğini hatırlatarak, geçmişte Kürt halkına yönelik yapılan katliamların günümüzde de devam etiğini vurguladı. Aday, "Kürtler bugün de Roboski'de katlediliyor. Katliamın üzerinden 3 ay geçmesine rağmen failler hala bulunamadı. Katillerin nasıl korunduğu ve cesaretlendirildiği daha 3 gün önce Sivas Katliamı davasında görüldü" dedi.

ADANA

Adana Halkların Demokratik Kongresi ve İnsan Hakları Derneği ortak bir açıklama yaptı. Halepçe ve Beyazıt katliamlarını lanetledi. Halepçe ve Beyazıt katliamlarının anlatıldığı açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Tarihin gösterdiği zulümle abad olunamayacağıdır. Günümüzde de zulme ve baskıya karşı halkların mücadele içinde olduğunun görüyoruz. Baskı ve şiddetle özgürlük bir süre bastırılabilir, ancak engellenemez! Katliamlarla, kimyasal, biyolojik ya da konvansiyonel, hangi silahlar ve hangi yöntemler kullanılırsa kullanılsın eşitlik, özgürlük ve demokrasi mücadelesinin durdurulamaz.

İSTANBUL

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi de, Halepçe ve Beyazıt katliamlarıyla ilgili olarak ayrı ayrı açıklamalar yayınladı. 16 Mart 1978'de İstanbul Üniversitesi'nden çıkan öğrencilerin üzerine atılan bomba sonucu Hatice Özen, Cemil Sönmez, Baki Ekiz, Turan Ören, Abdullah Şimşek, Hamit Akıl ve Murat Kurt adlı 7 öğrencinin öldürüldüğünü ve 41 öğrencinin yaralandığını hatırlatan İHD, “Saldırıyı ve sonrasında olayı soruşturmayan, katilleri cezalandırmayan devlet bu suçların ortağıdır” dedi.

İHD, Halepçe katliamının bir devlet politikası olduğunu belirterek, Roboski'de 34 Kürt'ün öldürülmesini ve faillerinin gizlendiğini hatırlattı. “Bu topraklarda katliamlar hiç araştırılmadı. Üstü örtüldü. Ortakları sobelenmemek için tetikçileri, kibrit yakıcılarını hep gizledi sakladı. Ama Halkların Vicdanında Mahkemeler kurulup hüküm yediler katiller. Adalet vicdanlar rahat ise adalettir” denilen İHD açıklamasında, “Bu durum, katliamların savaşlar devam ettiği müddetçe her yerde ve her zaman söz konusu olduğunun göstergesidir. Başka Halepçe’lere izin vermeyelim” ifadelerine yer verildi.

Kaynak: ETHA