Boğaziçi Lubunya Topluluğu'nun düzenlediği panelde, Hala Tanığız Platformu'ndan Begüm Baki, Kadın Kapısı'ndan Şevval Kılıç ve İstanbul LGBTT'den Ebru Kırancu seks işçiliğini ve seks işçilerinin mücadelesini tartıştı.
Boğaziçi Üniversitesi Homofobi ve Transfobi Karşıtı Öğrenci Topluluğu LuBUnya'nın düzenlediği panelde seks işçiliği tartışıldı.
Açılış konuşmasını yapan Lubunya'dan Nazlı Cabadağ, 3 Mart Seks İşçileri Hakları Günü'nün Kalküta'daki 50.000 kişilik bir seks işçileri festivalinin ardından, tüm dünyadaki seks işçileri tarafından sahiplenildiğini belirtti.
Ardından sözü devralan Begüm Baki, Hala Tanığız Platformu'ndan ve Pınar Selek'in dava sürecinden bahsederek konuşmasına başladı. 13 yıldır süren ve belirsizliğin işkence haline döndüğü bu davanın adalet arayışının sembolü haline geldiğini söyleyen Baki, konuşmasına Pınar Selek'in Maskeler, Süvariler, Gacılar kitabıyla devam etti.
Bu çalışmanın diğerlerinden farklılaştığını, Selek'in Ülker Sokak'ta yaşanan polis vahşetine karşı seks işçisi translarla dayanışmak amacıyla böyle bir çalışma yaptığını belirttirken, trans ve seks işçiliği örgütlenmesinin öz örgütlenme pratikleri olarak çok değerli olduğunu ifade etti.
Seks işçileri mücadeleleri için söz üretmeli
Kadın Kapısı'ndan Şevval Kılıç, Kadın Kapısı'nın hakları için örgütlenen bir grup seks işçisi tarafından oluşturulan bir vakıf olduğunu belirterek söze başladı.
Seks işçiliği örgütlenmesinin ve seks işçiliğinin uzunca bir süre ve aslında hala kimi sosyalist ve feminist çevrelerde hoş karşılanmadığından bahsetti. Seks işçilerinin kendi mücadeleleri hakkında söz üretmesi gerekliliğini: "Nasıl ki feminist mücadelenin öznesi ve söz üreteni bir grup kıllı adam değilse, seks işçiliği mücadelesinin söz üreteni de seks işçileri olmalıdır" diye anlattı.
Seks işçilerinin sokaklarda, can tehdidi altında çalışmaktansa; genelevde görece daha rahat koşullarda çalışmayı tercih ettiğini söyledi. Seks işçiliğinin bir meslek kolu olarak tanınması gerektiğini ve diğer meslek kollarıyla aynı hakları sahip olunması gerektiğini belirtti. Seks işçilerinin sağlık haklarının, toplumun da sağlık hakkı olarak değerlendirilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
İstanbul LGBTT Dayanışma Derneği'nden Ebru Kırancı, Kazancı Yokuşu'nda ve civar sokaklarda, "Hortum Süleyman" adıyla bilinen emniyet müdürünün trans seks işçilerine yönelik şiddet içeren uygulamalarını anlattı.
Ülker Sokak olayları sırasında, civarda yaşayan insanların da polise destek olduğundan ve dayanışma bekledikleri sosyalistlerden çok fazla destek göremediklerini söyleyen Kırancı, seks işçisi translara yönelik şiddet pratiklerinin; emniyette şiddet uygulama ve saç kesmeden, para cezaları kesmeye doğru evrildiğini belirtti. Polisin bonus sistemi uygulamasından ve polisin trans bireyleri ya da seks işçilerini yakalayıp ona göre puan toplamasından bahsetti.
Kırancı, LGBTT Dernekleri olarak bu yasaya aykırı uygulama hakkında dava açıldığını söylerken, konuşmasının sonunda, Maltepe sahilinde son zamanlarda artan şiddet olaylarından ve LGBTT dernekleri olarak yapılan eylemden bahsetti.
Panelistlerin sunumlarının ardından salondan gelen sorularla şekillenen tartışmalarla panel sona erdi.
Kaynak: Bianet