Dün, Fethiye Ağır Ceza Mahkemesi'nde beşincisi görülen toplu tecavüz davasına dair izlenimlerini aktaran Yeryüzüne Özgürlük Derneği Üyesi Özge Özgüner, mahkemenin kadının beyanını görmezden gelip tecavüzcülerin beyanlarını esas aldığını belirterek, tecavüzcüleri cesaretlendiren erkek adalet sisteminin bu davada bir kez daha karşımızda olduğuna dikkat çekti.
Mahkemeye, tutuksuz yargılanan, aralarında Milli Eğitim müfettişi, öğretmen ve ressam gibi toplum içinde önemli mesleklere sahip erkeklerin bulunduğu, şu ana kadar kimliği tespit edilebilen 8 sanıktan, Gürzat Kışlak, Süleyman Karadere, Vahdet Kadıoğlu, Murat Külcüoğlu katılırken, diğer 4 sanık katılmadı. Geçtiğimiz 14 Temmuz'da görülen mahkemede sanıkların olay günü tecavüzün yaşandığı mekanda bulunduğu telefon kayıtlarından tespit edilmiş, mağdurun avukatları sanıkların tutuklanmalarını talep etmiş, mahkeme kabul etmemişti. Sanıkların avukatı Muğla Barosu Başkanı Mustafa İlker Gürkan, mağdur avukatlarını yalan söylemekle suçlamıştı.
Dün görülen davada da benzer saldırganlıklar ve suçlamalar devam ederken, Tecavüze Karşı Kadın İnisiyatifi'nin çağrısıyla biraraya gelen farklı illerden kadınlar, "tecavüzcüleri korumak, tecavüze ortak olmaktır" pankartıyla, "erkek adalet değil, gerçek adalet" talebiyle adliyenin önündeydi. Tecavüze Karşı Kadın İnisiyatifi adına Ece Ergüder, yaptığı açıklamada, "Bizler bu davayı takip eden kadınlar olarak hukuki sistemden, yargılanmaya başlanmamış tecavüzcülerin teşhis edilerek yargılanmasını, yargılanmaya devam eden tecavüzcülerin tutuklanmasını talep ediyoruz. Bunun için psikolojik rapor yeterli olmalı ve tecavüz davalarında kadının beyanı esas alınmalıdır" dedi. Bir yandan kadın cinayetlerinin durdurulması için basına beyanlar veren, diğer yandan tecavüzle yargılanan kişilerin avukatlığını yapan ve mağdurun avukatlarını tehdit eden Muğla Barosu Başkanı Mustafa İlker Gürkan'ın davadan çekilmesi ve baro başkanlığından istifa etmesi istendi.
Sanık avukatları, mahkemede, mağdur ile aynı yerde çalışan S.P'nin tanık olarak dinlenmesini talep etti. Bunun üzerine mağdurun avukatlarından Sevda Bayramoğlu ve Meriç Eyüpoğlu, söz konusu kişilerin tecavüz mağdurunun özel yaşamına ilişkin dinletilmek istendiğini, bunun kişi hak ve hürriyetine aykırı olduğunu söyledi. Ancak mahkeme heyeti itirazı reddetti ve bu kişinin dinlenmesine karar verdi. Tanık, mağdureyle 2 ay süren duygusal bir arkadaşlığı olduğunu, bu süre içinde herhangi bir ruhsal ve psikolojik rahatsızlığı olmadığını, kendisine cinsel saldırıya uğradığından da bahsetmediğini söyledi. Mağdurun avukatı Cevriye Aydın, tanığın ifadesi üzerine, "Cinsel saldırıdan sonra yaklaşık 6 ay süreyle uğradığı cinsel saldırıyı anlatması mümkün değildir. Tanığın bu yönlü dinlenmesi zaten mahkemeye katkı sağlamayacaktır. Zira bu husus ATK'nın raporu ile tespit edilmiş ve dosyaya yansımıştır" dedi. Sanık avukatı Selçuk Ayaz'ın, tanığa, tecavüz mağduru ile cinsel ilişkisi olup olmadığı sorusu, mahkeme tarafından kabul edilmedi. Bir sonraki duruşmada, tanık olarak dinlenmeleri için, cinsel saldırının yaşandığı otelde çalışan A.K., R. K. ve E. Y.'e tebligat yapılmasına karar verildi. Duruşma 16 Aralık 2011 tarihine ertelendi.
Adliye önündeki eylem, mahkeme bitene kadar 2 saat boyunca devam etti. Tecavüzcülerin yargılanmamasını prostesto eden kadınlardan biri, "Evet ben orospuyum, bu bana tecavüz edilmesini meşrulaştırıyor mu? Buyrun, ben orospuyum, beni de yargılayın" diye mahkemeye seslendi. Duruşma sonrası Avukat Meriç Eyüpoğlu, şu açıklamalarda bulundu: "Duruşmadan yine tatsız çıkıyoruz. Israrla şunu anlatıyoruz; bizim müvekkilimiz bu davada yargılanmıyor. Bu davada şikayetçi olan biziz, mağdur olan biziz, tecavüze uğrayan biziz. Yargılanan ise tecavüzcüler. Israrla bizim müvekkilimizin geçmişi araştırılıyor. Biz de ısrarla bunun yargıyla, yaşananlarla ilgisi olmadığını, müvekkilimizin geçmişte yaşadığı hayatın tecavüze maruz kalması gerçeğini değiştiremeyeceğini anlatmaya çalışıyoruz. Bu duruşma da benzer itirazlarla geçti. Müvekkilimizin iki ay birlikte çalıştığı kişi itirazlara rağmen dinlendi. Bir sonraki duruşmada daha kalabalık, daha güçlü bir şekilde yine burada olacağız."
Psikolojik rapor yeterli olması gerekirken, kadının tecavüzden önceki ve sonraki yaşantısını didik didik edip, buradan birşey çıkarmaya çalışan mahkeme heyetinin yaklaşımıyla ilgili, Özge Özgüner, "Her alanda olduğu gibi adalet sistemi de suçu kadında aramaya devam etmektedir. Giyimimiz, mesleğimiz veya gece geç saatte dışarıda olmamız tacize ve tecavüze davetiye anlamına geldiği sürece, erkek egemen ahlakçı zihniyetin kıskacından kurtulmamız mümkün değildir. Şiddete, tacize, tecavüze ve üzerimizdeki tüm tahakkümlere karşı, kadın dayanışmasını büyüterek, sokaklarda, kurumlarda, her yerde sesimizi yükseltmeliyiz." dedi.
Fotoğraf: Bianet