Dersim’de akarsuların aktığı her vadiye hidroelektrik santralleri (HES) ve baraj projeleri yapılıyor. Munzur, Mercan ve Pilêmûriye (Pülümür) vadilerinden sonra şimdi de Peri Suyu üzerinde 7 ayrı HES ve baraj projesi hayata geçiriliyor. 9 köyü sulara gömecek olan Pembelik Barajı’nın inşaat çalışması devam ederken, projenin tamamlanması durumunda Dersim, Çewlîg (Bingöl) ve Xarpêt (Elazığ) üçgeninde bulunan yerleşim alanlarının birbiriyle irtibatları da kesilecek. Koruculuk sistemini kabul etmeyen köylüler, 10 yıl aradan sonra köylerine geri döndüklerini, ancak bu kez de baraj tehdidi ile köylerinden çıkmaya zorlandıklarını kaydediyor.
‘Üçüncü sürgün’
Dersim, Xarpêt ve Çewlîg illerinin kesiştiği alanda bulunan Peri Suyu’nda başlatılan Pembelik Barajı’na karşı 9 köyün oluşturduğu Özgür Köylü Hareketi, kurdukları “Direniş Çadırı”nda 40 gündür nöbet tutuyor. Aşağı Doluca köyü sakinlerinden Hasan Biter, iradeleri dışında baraj yapılmasına asla izin vermeyeceklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürüyor: “1938’de birinci sürgün gerçekleşti. 1994 yılında köyümüzü ateşe vererek bizleri tekrar topraklarımızdan sürdüler. 10 yıl aradan sonra köyümüze tekrar yerleştik, bu kez de elimizde bulunan tapularımıza rağmen arazilerimizi tamamen ormanlık alan göstererek, bize danışmadan baraj inşaatına başlamış durumdalar. Birçok köylünün üzerinde küçük çapta araziler gösterip dönümüne 4 TL değer biçmişler. Arazilerimize değil 4 TL, 4 bin TL değer de biçseler ne barajın yapılmasına izin veririz ne de arazilerimizi gözü dönmüş baraj şirketlerine peşkeş çekeriz.”
‘İnsansızlaştırma projesi’
Dersim coğrafyasını tamamen insansızlaştırma politikasının devreye konulduğunu söyleyen Zimtek (Çayağzı) Köyü Muhtarı Saadet Gönül ise, “Şu an Peri Suyu üzerinde yapılması planlanan 7 ayrı HES ile baraj projesi söz konusu. Su altında 9 köy kalacak, diğer taraftan Xarpêt, Çewlîg ve Dersim sınırında bulunan diğer köylerde yaşayan akrabalarımızın da birbiriyle irtibatları kesilecek. Bunun adı zulüm değil de nedir? Yetkililer artık bunu çok iyi anlamalı, bizi yerimizden yurdumuzdan ederek, Dersim’i insansızlaştırarak ne yapmayı düşünüyorsunuz? Atalarımızdan kalan bu toprakları terk etmeyeceğiz” diye tepkisini dile getiriyor. Dalibaş köyünde yalnız başına yaşayan 80 yaşındaki Hayat Aksoy ise, köyünü sular altında bıraktıkları an kendisini baraj suyuna atmaktan başka bir çaresinin kalmayacağını gözyaşları içinde ifade ediyor.
Peri Suyu kenarında her köyün kendine ait kutsal ziyaretlerinin olduğuna işaret eden Hasan Arslan ise, inanç mekanlarının sular altında kalması halinde büyük bir öfkenin doğacağını kaydederek, yetkililere “İnancımıza saygılı olun” diye sesleniyor.
Kaynak: Diha