Geçtiğimiz 24 Nisan’da, görev yaptığı karakolda, Kıvanç Ağaoğlu adlı askerin silahından çıkan kurşunla hayatını kaybeden Sevag Balıkçı’nın ölümüne ilişkin davaya, Diyarbakır’da 7 Ekim Cuma günü yapılan duruşmayla devam edildi. Tutuksuz yargılanan Ağaoğlu’nun katılmadığı duruşmada, anne Ani Balıkçı, Sevag’ın ırkçılık nedeniyle öldürüldüğünü savundu. Abla Lerna Özdef, Sevag’ın öldürüldüğü karakolda yaptıkları keşif sırasında karakol komutanlarının anlattıklarını aktarırken, Avukat Cem Halavurt, tanık ifadeleri incelendiğinde ve vurulma anındaki pozisyonlara bakıldığında, Ağaoğlu’nun Sevag’ı kasten öldürdüğünün anlaşılacağını söyledi.
“Rahatsızım” dedi, duruşmaya gelmedi
Ermeni Soykırımı’nı Anma Günü olan 24 Nisan’da, Batman’ın Kozluk ilçesindeki Gümüşörgü Jandarma Karakolu’nda askerlik görevini yapan 25 yaşındaki Sevag Balıkçı, milliyetçi görüşlere sahip olduğu anlaşılan Kıvanç Ağaoğlu adlı bir askerin silahından çıkan kurşunun hedefi olmuştu. Karnının alt bölümünden giren kurşunla ağır yararlanan Balıkçı, hastaneye yetiştirilemeden hayatını kaybetmişti. Açılan davanın ilk duruşmasında tanık askerlerin ifade değiştirmeleri kuşku yaratırken, rütbeli bir asker, Ağaoğlu’nun Sevag’a “Seni vururum tombulum” dediğini aktarmıştı. Duruşmanın sonunda Ağaoğlu’nun tutuksuz yargılanmasına karar verilmişti.
Sanık Ağaoğlu, 7 Ekim Cuma günü yapılan ikinci duruşmaya, rahatsız olduğunu ileri sürerek katılmadı. Sevag’ın annesi ve babası Ani ve Garabet Balıkçı ve ablası Lerna Özdef ise mahkeme salonunda hazır bulundu.
“Sevag kasten vuruldu”
Avukat Cem Halavurt, duruşmada, tanık ifadeleri dikkatle incelendiğinde, Ağaoğlu’nun Sevag’ı kasten öldürdüğünün anlaşılacağını belirterek şunları söyledi: “Tanıklar, Ağaoğlu’nun silahı Sevag’a doğrulttuğunu açıkça beyan ettiler. Olay sırasında Sevag’a en yakın duran Mehmet İdekçi, Ağaoğlu’nun Sevag’a silahı doğrulttuğunu açıkça söyledi. Naim Çelikbaş isimli tanık da, olayın hemen ardından verdiği ifadede bunu doğruladı. Dosyada yer alan uzman raporu da silahın kendiliğinden ateş almasının mümkün olmadığını ortaya koydu.
Tüm bu bilgiler ışığında, olayın kazayla meydana geldiğini söyleyen Ağaoğlu’nun savunmasını doğru kabul etmek mümkün değildir. Ağaoğlu, Sevag’ı ölümüne neden olan atışın meydana gelmesi için bilinçli ve kasıtlı olarak kurma kolunu çekmiş, silahı dolduruşa almış, emniyeti açmış ve silahı Sevag’a doğrultarak tetiğe basmış. Tüm bunlar dikkatsizlik sonucu yapılmış eylemler olamaz.”
Olay yeri ‘orası’ mı?
Duruşmada söz hakkı verilen Lerna Özdef, olay sonrasında karakola götürüldüklerini hatırlatarak, kendilerine verilen bilgileri mahkemeyle paylaştı. Özdef, mahkemede şunları söyledi: “Karakolda bizi Başçavuş Kenan Üzyetici karşıladı. Olayı anlatırken Ağaoğlu’nun tüfeğini tel örgülerin arasından geçirdiğini ve o sırada silahın ateş aldığını söyledi. O da bu bilgileri başka bir askerden almıştı. Bunları anlatırken, sözü başka bir rütbeli asker tarafından kesildi. Daha sonra tekrar anlatmasını istediğimde konuyu geçiştirdi. Tellerde hiç barut izi olmadığını gördük. Bunun üzerine, kafamda olayın bize gösterilen yerde olup olmadığına dair bir soru işareti oluştu.”
Özdef, kardeşinin ölümünden sorumlu olanların cezalandırılmasını istedi: “Sevag’ı tabuta koyan, ne arkadaş kurşunu, ne de kaza kurşunu olabilir. Sevag’ın yaşama hakkını elinden alanların hak ettiği cezaya çarptırılmasını, hiçbir zaman dinmeyecek acımıza bir nebze de olsa bir ışık olmasını diliyorum.”
Lerna Özdef, ve ardından söz alan babası Garabet Balıkçı, olay yerinde tatbikat yapılmasını talep etti.
Anne Balıkçı: “Oğlumu ırkçılık öldürdü”
Anne Ani Balıkçı ise, mahkemeye bir mektup sunarak, Sevag’ın ırkçı bir kurşunla vurulduğunu kaydetti. Balıkçı’nın mektubunda şu ifadeler yer aldı: “Oğlum askere gittikten bir süre sonra TSK’den bir mektup aldık. ‘Oğlunuz bize emanet, her türlü probleminde bizi arayabilirsiniz’ deniyordu. Emanet şimdi toprağın altında. Sevag, bu vatanın evladıydı. Bu vatana sanatıyla katkıda bulunacak, belki de dünya çapında tanınacak bir sanatçı olacaktı. Ne yazık ki ırkçı bir kurşunla vurulup öldürüldü. Oğlumun hedef tahtası yapılması için suçu neydi? Acaba asıl kabahati, doğarken dinini, milliyetini seçememiş olması mı?”
Avukat Cem Halavurt, tanıklardan Mehmet İdekçi, Naim Çelikbaş, Saadettin Ersöz ve Özay Kulay hakkında, yalan ifade verdikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Mahkeme, tüm delillerin toplanmasının ardından, keşif talebine ilişkin bir karar verecek. Duruşma 12 Aralık tarihine ertelendi.
‘Bu mahkemede kimse doğruyu söylemiyor’
Duruşmanın ardından sorularımızı yanıtlayan Halavurt, şu açıklamada bulundu: “Tanıkların ilk ifadeleri, Ağaoğlu’nun Sevag’a silahı doğrulttuğu gerçeğini ortaya koyuyor. Ancak tanıklar, bu ifadeleri mahkeme önünde reddettiler. Olay, Ağaoğlu’nun anlattığı şekilde meydana gelmiş olsaydı, silahtan çıkan kurşun Sevag’a isabet edemezdi. Ağaoğlu’nun ifadesi gerçeği yansıtmıyor. Bize göre asıl gerçek şu: Ağaoğlu, silahı Sevag’a doğrulttu. Sevag bundan rahatsız olup yan dönerken vuruldu. Tehlikenin farkındaydı. Bu bir kaza olsaydı ‘Kıvanç, ağabey ne yaptın!’ demezdi. Kendisini vuran kurşunun Ağaoğlu’nun tüfeğinden geldiğini biliyordu.”
Sevag’ın biraz hatırı varsa…
Duruşmadan sonra görüştüğümüz Ani Balıkçı, gerçeğin ortaya çıkması için, olaya tanık olanların bilgilerini mahkemeyle paylaşmasını istedi: “Sevag’ın asker arkadaşları, onu ne kadar çok sevdiklerini söylüyorlar. Eğer onu gerçekten biraz olsun seviyorlarsa, mezarında huzur içinde yatmasını istiyorlarsa, tüm gerçeği anlatsınlar. Aksi halde vicdanları onları rahatsız edecektir.”
Garabet Balıkçı ise, askerlerin mahkemede farklı ifade vermesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirerek, “Bize hakikati anlatmalarını istiyoruz ama mahkemede kimse doğruyu söylemiyor. Olayın kaza olduğu düşünmüyoruz” dedi.
Sahag GÜRYAN / Agos
Kaynak: Nor Zartonk