Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 31 Mayıs’taki Hopa mitingi öncesi ve sonrasında çıkan olaylar nedeniyle başlatılan soruşturmada ‘artçı’ gözaltı ve tutuklamalar sürerken; bu kez de Rize’de başlatılan benzer bir soruşturma kapsamında dava açıldı.
Rize Cumhuriyet Savcılığı’nca, 30 Mart 1972’de Kızıldere katliamında öldürülen THKO’lu Cihan Alptekin’in, 2007’de Rize’nin Ardeşen ilçesine bağlı Yeniyol Köyü’ndeki mezarı başında düzenlenen anmaya katıldıkları gerekçesiyle toplam 48 kişiye beş yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldığı öğrenildi.
HOPA OLAYLARIYLA BAĞLANTILI MI?
Hopa’da Başbakan Erdoğan’ın mitingi öncesinde çıkan ve emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun polisin sıktığı biber gazından etkilenerek öldüğü ve miting sonrasında da devam eden, başbakanlık koruması bir polis memurunun da yaralanmasıyla sonuçlanan olayların ardından Karadeniz hedef olmaya devam ediyor. Olaylar sonrasında Erzurum Özel Yetkili Ağır Ceza Başsavcılığı tarafından başlatılan ve Hopa Cumhuriyet Başsavcılığı’nca sürdürülen soruşturma kapsamında gözaltı ve tutuklamalar devam ederken; bu kez 1972’de Kızıldere’de öldürülen Cihan Alptekin için, 30 Mart 2007 tarihinde düzenlenen anma etkinliğine katıldıkları gerekçesiyle 48 kişiye 5 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.
İZİNSİZ GÖSTERİ
Edinilen bilgilere göre daha önce haklarında soruşturma açılan 48 kişi hakkında, ‘2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet’ ve ‘suçu ve suçluyu övmek’ suçlamalarıyla, Rize Cumhuriyet Savcısı Mustafa Gökhan Yumrutaş tarafından dava açıldı.
Davaya gerekçe olarak ise, Hopa, Artvin, Borçka, Şavşat, Fındıklı, Ardeşen, Rize ve Trabzon’dan aralarında Cihan Alptekin’in yakın arkadaş ve akrabalarının da bulunduğu anma etkinliğine katılanların, anma sırasında, “Cihan Alptekin ölümsüzdür”, “Kızıldere son değil, savaş sürüyor”, “ Amerikan uşakları, iktidarın haydutları, George Bush köpekleri uyandık biz geliyoruz” şeklinde sloganlar attıkları ve izinsiz gösteri düzenlendikleri gösterildi.
KESİNLEŞMİŞ YARGI CEZASI YOK
Kızıldere operasyonunda Cihan Alptekin ile birlikte öldürülen Mahir Çayan ve Ulaş Bardakçı için bu güne kadar kesinleşmiş herhangi bir yargı kararı bulunmazken; Rize Cumhuriyet Savcısı Yumrutaş tarafından, soruşturmaya gerekçe olarak gösterilen ve davada iddia edilen ‘terör örgütü üyesi oldukları’ ve ‘suçu ve suçluyu övmek’ suçlamalarının ‘hukuki gerekçelerden yoksun’ olduğu ileri sürüldü.
Edindiğimiz bilgilere göre ise, 2007’deki anma etkinliğine Hopa’dan katılan Halkevi üyelerinin bazılarının, anma sonrasında Hopa Cumhuriyet Savcılığı tarafından ifadeleri alındı ve daha sonra olayla ilgili herhangi bir gelişme olmadı.
Alptekin’in doğduğu Yeniyol Köyü’ndeki mezarı başında 2007’de yapılan anma için 2011 yılında dava açılması ise Hopa Olaylarının ardından, bölgedeki baskıların giderek arttığının bir göstergesi olarak yorumlanıyor.
ÖDP VE HALKEVİ ÜYELERİ
Bilindiği gibi Hopa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından sürdürülen Hopa Olayları soruşturması kapsamında bugüne kadar 100’e yakın kişi gözaltına alınmış ve bunlardan 15’i tutuklanarak çeşitli cezaevlerine gönderilmişti. Soruşturma kapsamında tutuklananların çoğunluğunun bölgede HES’lere karşı su ve yaşam mücadelesi verenler ile Halkevleri ve ÖDP üyeleri olması ise dikkat çekiyor.
Öte yandan, aradan geçen dört yılı aşkın bir süre sonra düzenlenen bir anma etkinliğine katılanlar hakkında önce soruşturma başlatılması ve sonrasında ise dava açılmasını bölge insanına bir gözdağı olarak değerlendiren ÖDP Rize il Başkanı Yaşar Aydın, davanın siyasi olduğunu ve hukuki dayanaklardan yoksun olduğunu vurguladı.
HES MÜCADELESİNE KARŞI
Davanın aynı zamanda Hopa olaylarında sürdürülen soruşturma ile hazırlık dosyasını etkilemek ve dosyaya yeni kanıtlar hazırlamak amacını da güttüğünü ileri süren Aydın; “Burada özellikle de Karadeniz bölgesine yayılmaya çalışılan bir baskı ve gözdağı var. Bu bölgede HES’lere karşı yerel halk ve köylüler tarafından sürdürülen dirençli bir mücadele var ve arkadaşlarımızın birçoğu da hiçbir siyasi amaç ve çıkar gözetmeden bu mücadelenin içerisinde yer alıyor. İnsanlara durup dururken ‘terör’ damgası vurmak, baskı altında tutmak, en doğal demokratik hak ve özgürlüklerini kullanmasına engel olmak hiçbir şekilde demokrasiyle bağdaşmaz. Öte yandan Hopa Olaylarıyla ilgili sürdürülen soruşturmanın Özel Yetkili Savcılıklarca sürdürülmesinin de hiçbir anlamı ve hukuki yanı yoktur. Bugüne kadar kesinleşmiş herhangi bir yargı kararı olmayan ve bugüne kadar bu yönde açılan bütün davalarda beraat kararı verilmesine karşın halen bu tür uygulamalarla insanların baskı altına alınmasının başka bir anlamı olamaz. Kaldı ki 4 yılı aşkın bir sürenin ardından böyle bir dava açılmasının başka bir anlamı da yoktur” dedi.
HUKUK DEVLETİNE YAKIŞMAZ!
Rize Cumhuriyet Savcılığı tarafından açılan davanın anlamsız ve gereksiz olduğuna değinen Avukat Remzi Kazmaz, Alptekin ise arkadaşları hakkında bugüne kadar açılan davalarda kesinleşmiş herhangi bir mahkeme kararı olmadığına ve dolayısıyla ‘suçlu’ olarak anılamayacaklarına vurgu yaptı.
Kazmaz değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: “Hukuki anlamda Mahir Çayan, Cihan Alptekin ve arkadaşları hakkında kesinleşen bir yargı kararı yok. Kaldı ki bu insanlar hukuki anlamda olduğu gibi kamuoyunda ve kamu vicdanında da aklanmış kişilerdir. Şimdi kalkıp bir şekilde eski 40 yıl önceki defterler açılarak, böylesine bir olayın peşine düşmek, mezar başında yapılan bir anma töreninin ardında başka şeyler aramak bir hukuk devletine yakışmaz. Böyle bir olayı böylesine bir ‘örgüt’ kapsamına sokarak, bir örgüt üyeliği yakıştırması yapmak ve böyle bir değerlendirmede bulunmak aynı zamanda hukuka da yakışmaz.”
Her yıl olduğu gibi bu yıl da anma yapıldı
Cihan Alptekin için her yıl olduğu gibi bu yıl da mezarı başında anma töreni düzenlenmiş, Yeniyol Köyü’ndeki anmaya aralarında ÖDP, EMEP, Halkevleri ve ESP’nin de bulunduğu kalabalık bir topluluk katılmış ve daha sonra da Alptekin’in aynı köyde yaşayan annesini ziyaret etmişti. Ayrıca, her yıl anma töreni düzenlenen Cihan Aptekin’in Yeniyol Köyü’ndeki mezarının da bu ay içerisinde arkadaşları tarafından yeniden düzenlenerek, anıt mezar haline dönüştürülmesi için de çalışma başlatılacağı öğrenildi.
Kızıldere’de ne olmuştu?
Bilindiği gibi 1972’deki 12 Mart muhtırasından sonra yakalanan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idamlarını engellemek için 27 Mart 1972’de; THKP/C kurucularından Mahir Çayan, Dev-Genç Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü, Dev-Genç MYK üyesi Hüdai Arıkan, THKO’dan Cihan Alptekin, Fatsalı Nihat Yılmaz, öğretmen Ertan Sarıhan ve Ünyeli Ahmet Atasoy, Ünye’deki NATO üssünden iki İngiliz ve bir Kanadalı radar teknisyenini kaçırdı.
Kendilerini Tokat’ın Niksar ilçesine bağlı Kızıldere'de bekleyen Dev-Genç Genel Sekreteri Sinan Kazım Özüdoğru, SBF Öğrenci Derneği yöneticisi Sabahattin Kurt, THKO'dan Ömer Ayna ve 'Hava Kuvvetleri Proleter Devrimci Örgütü'nün kurucusu olarak aranan üsteğmen Saffet Alp'le buluştular.
Grup, köy muhtarının evinde saklanırken; helikopter destekli güvenlik güçleri, köydekilerin ihbar üzerine evi buldu ve kuşattı. Köylülerin iddialarına göre NATO askerleri de kuşatmayı destekledi. İçeridekiler, rehineleri dışarı gösterdiler fakat bilinmeyen bir sebeple güvenlik güçleri rehinelere önem vermedi. Grup lideri Mahir Çayan, güvenlik güçleriyle iletişime geçmek için çatıya çıkıp, ‘biz bu yola dönmek için değil ölmek için geldik’ şeklinde bir konuşma yaparken; makineli tüfeklerle yaylım ateşi başladı ve çatıdaki Mahir Çayan kafasına isabet eden bir mermiyle orada öldü. Daha sonra devam eden çatışma sonrasında evdekilerin tamamı öldürülürken; ağır yaralanarak yakalandığı ileri sürülen Saffet Alp’in ise askerler tarafından daha sonra infaz edildiği iddia edildi. Evden ise sadece, çatışma sırasında evin altındaki samanlığa kaçan Ertuğrul Kürkçü ise sağ olarak kurtuldu.
KİMLER ÖLDÜRÜLDÜ?
Kızıldere’deki çatışmada öldürülenlerin isimleri ise şöyle: “Mahir Çayan (1946, Samsun), Cihan Alptekin (1947, Rize-Ardeşen-Yeniyol (Oce) Köyü), Hüdai Arıkan (1946, Denizli-Çivril), Ahmet Atasoy (1946, Ordu-Ünye), Ertan Sarıhan (1942, Ordu-Fatsa-Beyceli Köyü), Saffet Alp (1949,Kayseri), Sinan Kazım Özüdoğru (1947, Sivas-Şarkışla-Ortaköy), Sabahattin Kurt (1949, Van), Nihat Yılmaz (1937, Ordu-Fatsa-Bozdağı Köyü) ve Ömer Ayna (1952, Diyarbakır).”
İLK KONTRGERİLLA KATLİAMI!
Bu olay tarihe, devletin içerisinde yer edinen ve daha sonraları büyük tartışmalara yolacak kontrgerillanın ilk ve en önemli eylemi olarak geçti. Zira o dönemde adları sıkça kontrgerilla eylemleriyle anılan ve Tevfik Türüng’ün yönettiği bu operasyona ayrıca MİT görevlileri Hiram Abas ve Mehmet Eymür’ün de katıldığı biliniyor.
Kaynak: Birgün