25 Ağustos 2011 Perşembe

Somali'ye yardım, Kürtlere kurşun

Bu eserini de gör artık

Yüzde doksan yedi nokta dokuz.. Afrika’ya ait olmadığından, bu rakam dikkatinizi çekmemiş olabilir. İyidir de… Çünkü bu rakam dikkatinizi çekmiş olsaydı, rahat uyuyamazdınız. E rahat uyuyamayınca da bir şeyler yapmak gerekirdi ki, ne gerek var Afrikalı değil de seninse çocuklar, kadınlar.

Yüzde doksan yedi nokta dokuz.. İluh, Petrol ve Seyitler adlı Batman’ın üç mahallesi. Bu kendini yüzde yüze tamamlamak için can atan rakam ise mahallelerin yoksulluk oranı. Ve bu üç mahalledeki 3060 aile Batman’ın genel ahvalini yansıtır. Şöyle ki…

2009’da yapılan Sosyoekonomik Durum Araştırması’na göre Batman’da ortalama gelir düzeyi hane başına aylık 364 lira. Bu nasıl bi lira biliyor musunuz… TÜİK’e göre olmayan ve olamayacak türde. Çünkü TÜİK diyor ki; 4 kişilik bir evin aylık açlık sınırı 414 liradır. Yoksulluk değil, açlık sınırı! Halbuki ayda eline 364 liradan fazlası geçmeyen Batman’daki bu evlerde ortalama 7 kişi yaşıyor. Açlığın da en alçak haliyle karşı karşıyayız. Hemen yanı başımızda, bizim topraklarda.

Baktı ki olacak gibi değil Batman, kadınların mutsuzluktan ölmeyi yeğlediği, milletin açlıktan, yoksulluktan yerlerde süründüğü bir şehir olarak “Aç insan umudunu da yer” noktasını geçmek üzereler… Toplanıp başlarının çaresine bakmaya karar verdiler. Ama ne bakmak. Örnek bir zekâ ve ruhla tasarlanmış bir sivil hareket oluşturdular. İki hafta önce açılan Yoksullukla Mücadele ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği şehirdeki 40 kurumun öncülüğünde ilk iş olarak bir Gıda Bankası kurdu.

Projenin başında Batman’ın ve galiba Türkiye’nin en genç Belediye Başkanı Serhat Temel var. Fikri ve altyapıyı 20’li yaşlarındaki Ethem Çağır yönetiyor. Öyle modern ve mantıklı bir sistem ki Gıda Bankası, hem BDP hem AKP destek veriyor. Hem ticaret ve esnaf odaları hem de işadamları var kurucu üyeler arasında. Her bağışın izlediği yolun kaydı tutuluyor.

Son bir haftadır şehirdeki kadınların büyük bölümü Gıda Bankası’na geldi. Onları gönüllü bir sosyolog karşıladı. Sadece yoksulluklarını değil, mutsuzluklarını da dinledi. Evleri ziyaret edildi. Sonra da 15 temel gıda maddesi (çay, yağ, pirinç, makarna, şeker, mercimek, salça, nohut, fasulye, bulgur vs.) verildi. Bir defaya mahsus değil, her ay yapılacak bu gıda bağışı.

Ethem şöyle anlatıyor: “Para yardımı yapmıyoruz. Bu bir yardım ya da şefkat kurumu değildir. Dayanışma kültürünü esas alan anlamlı bir iştir. Sadece oruçta veya bazı özel durumlarda çalışmaz, belirlenen aileler on iki ay boyunca belirlenen kredileri ölçütünde bu bankadan yararlanır.”

“Yoksullukla mücadele ediyoruz” çok afili bir siyasi söylem. “Ediyorsun da nasıl” diye sorarlar. Mesela karşılığını beklediğin bir sadaka mıdır yoksullukla mücadele politikan… Yoksula yardım bir koz olarak kullanıldığından artık ezberlenmiş, kendi kendini ötekileştiren bir kültür oluştuğuna birebir tanıklık ettiğini anlatıyor Ethem: “Mağdur dilini muazzam derecede kullanan, hayatlarını yalvarma, hatta yalan söyleyip anlık bir şey kapma üstüne kuran bu insanlar bizim eserimiz…”

Ethem Çağır, benzer bir proje olan Diyarbakır’daki Sarmaşık için de çalıştı. Zihni yorulmadan zehir gibi üreten, okuyan, durmadan koşturan bir Kürt gencidir. Bu böyle biline… Şimdi sen, Afrika’da yoksullukla mücadele et, Kürtlere gelince… “Herkes silah bıraksın, yoksa vururum” de. Vur. Eline silah almamış, yoksulun peşinde koşan cevher gençleri de uyduruk davalarla tehdit et. Dünyada büyük iddiaların sahibi olmaya aday Türkiye Cumhuriyeti Devleti… Bu da senin eserin. Gör artık.

Ezgi Başaran / Radikal
Kaynak: Haberlink